“AYDINLAR VE ENTELEKTÜELLERİN AYDINLATAMADIĞI ÜLKELERİ CAHİLLER VE ŞARLATANLAR KARARTIRLAR.”

Yetmiş küsur milyon insanın yaşadığı ülkemizde, aydınlar diye sınıflandırılan ve benimde büyük bir çoğunluğuna tanıyamadığım halde saygı duyduğum elit insanların yanın da birde benim gibi hiçbir özelliği olmayan basit insanlar yaşamaktadır.
Tahmin edeceğiniz üzere yazarlık hakkında bir deneyimim veya bir kitabı yazarak engin bilgiye sahip okur severlere zevkli anlar yaşatabileceğim bilgi hazinem maalesef yok. Bu karalamaları deneme sebebim; benim pozisyonumdaki insanların sözlerini ilgi duyabilecek aydınlara ulaştırmak. Ben derdimi anlatmasını beceremesem de onların beni anlayabileceklerini biliyorum. Onların, insanlarımızın benim gibi karanlıklarda kalan kısmının ellerinden tutmalarını sağlamak. Üstelik bu işi, öyle yapmaları gerekmektedir ki; Ayda 600 TL ücretle sigortasız günde 16 saat çalışıp çocuklarını okula göndermek isteyen bir kaynakçı bile! (Bile diyorum çünkü açlık, sefalet, yokluk gibi şeylerle uğraşmak zorunda olan bu insanların maalesef başka bir şey düşünmek akıllarına, kalplerine, şuurlarına, şuur altlarına gelememektedir.) Ne olduğunu fark etmeden minimum bir vatandaşlık bilincine erişebilmelidir.

Sponsor Bağlantılar

Ne kadar yazık ki aydınları tanıma fırsatı çoğaldıkça endişeler oluşmaktadır. Benim burada ki amacım, aydınlarımızı eleştirmek hele, hele karalamak kesinlikle değildir.  Ancak benim gibi sadece karnını doyurmak için akşamlayan ve sabahtan akşama kadar medyada, sokakta neler döndüğünü anlamakta hiç zorluk çekmeyen insanlar milyonların üzerindedir. Anlamakta hiç zorluk çekmeyen diyorum çünkü anlamaya çalışmak akıllarına bile gelememektedir.

Ara sıra elime bir gazete geçtiğinde anlıyormuş gibi inceleyip biraz zaman geçirmekten keyif duyarım. Hâlbuki içinde geçenler anlamak bir yana kafamdaki soruları artırıp, cahil damgası yememek adına bastırılmış duygular şeklinde vücudumun bilemediğim kısımlarında depolanmaktadır. Bunlara belki lisede okuduğum okul kitapları ile bugün çocuklarımın okudukları arasındaki his veya zannettiğim farklar yüzünden oluşan “ yoksa benim cehaletimden mi kaynaklanıyor? “ korkusunu da ilave etmeliyim.

Anayasa değiştirilmek isteniyor. Ben emekli maaşımın kuşa döndüğünü düşünüyorum. Gazete, partilerin şöyle ya da böyle kapatılacağını veya kapatılamayacağını yazıyor. Ben acaba bu partiler canlı organizmalar mıdır? Siyaset hayatına atılırken ki sözlerini mi değiştirdiler? Diye saçma sapan şeyler düşünmeye başlıyorum. Müdür suç işleyince, öğrenci disipline aykırı davranınca okul kapatılmıyor. Çünkü okullar suç işlemez. Suç işleme ihtimalleri olsa, zaten açılmazlardı diye cahil cahil düşünürken sanki yanımdakiler düşüncelerimi okuyacaklarmış gibi konum değiştirmeye çalışıyorum.

Yukarıda bahsettiğim aydınlara gelince; Bu insanlar bana borçlular, bir şekilde içimizden seçilerek oraya sıyrılmışlarsa, bunu asla kendi başarıları gibi düşünemezler. Unutmasınlar ki bunu sadece zekâ katsayıları ile yapmışlarsa bile, benim elimden geçen her şeyin vergisini ödediğim bu ülkede onlarda zekâlarının zekâtını verseler bana ve benim gibilere yaşadığını anlama zevkini bahşetmiş olacaklar.

Bu işi nasıl yapacaklar? Aydın olan, sekiz dil konuşan, bilgi ekip kültür üreten ben değilim. Elli kilogram kaldırabilen, benim gibi bir adamın yanında halter şampiyonu Naim Süleymanoğlu ne ise, beyin haltercisi olan aydınlarda odur sanıyorum. Fakat ille de bir yardım isterlerse: Birinci önerim, hiçbir menfaat gözetmeksizin, biliyorum çok zor ama para dahi kazanmadan “Halkımızı nasıl aydınlatabiliriz? Hangi bilgiler önceliklidir? Onları sıkmadan kolayca neleri gösterebiliriz?” Sorularının cevaplarını bulmak için bir araya gelmelidirler. Tabii menfaat gütmeden bir araya gelen insanların yanlışta birleşmelerinin olanaksız olduğunu dünya tevatürünün bize haber verdiğini bilerek.