Başıboş kalmış serseri bir şiirin hikâyesi bu aslında ya da şiirin şairine getirdiği kara ama dalga geçilecek kadar da komik bir haber sadece…


Dünyanın en kolay işidir şairlik bir bakıma, hiçbir zaman meslek olamayacak kadar aylak, hiçbir disipline kanamayacak kadar serseri ve bir o kadar da başıboş sahipsiz bir iştir.

Sponsor Bağlantılar

Hiçbir zaman bir işçinin kutsal ellerinde rastlayamayacağınız zarif parmaklara sahiptirler. Tanrı bir ayrıcalık göstermemişse eğer bedenide bir çiftçi gibi yük görmemiş olacaktır.

Olmasa da olur işlerin başında gelir şairlik çünkü şiirde tanrı öğütleri gibi dar vakitlerde denk düşecek bir duygu durumunda kırılacak camın arkasındadır. Şairler bunu gayet iyi bilir ama ne yazık ki daha büyük belalar açmaktan korkarlar Dünyanın başına ve şiirle aktararak zehirlerini daha beter felaketlerden korurlar insanoğlunu.

Bir doğum sancısının ağrılı iniltileridir şairi için şiir bu nedenle de kanamalı bir ruh halidir. Aklın, duyguların ve ruhun ete, kemiğe büründüğü o an tek düşmanıdır şairi şiirin. Ve her zaman kazananı aynı taraf değildir bu savaşın.

Her şey şairle şiir arasında olur biter ve bir tanık bırakmadan geriye kendi serüvenine başlar şiir. Türlü araçlarla çıkar insanoğlunun karşısına ve dikilir şairinin dik edasıyla… Ben geldim, kitapla geldim, dergiyle, gazeteyle bir söyleyenin sesiyle geldim, sana geldim. Cevap yok…    

Sana geldim diyorum hey… Savaşarak geldim, kavga ederek, çok sevdiğim şairimi delip geçerek hey… Yine cevap yok…

Bin bir türlü kurnazlıkla ve şirinlikle dikilir karşısına okuyucunun ancak bir yanlış tanımlamanın kurbanı olur çok zaman. Çünkü okur dediğin okumuyorsa şiiri o nasıl okur olabilir ki? Beli burada okumuyor diye düzeltmeliyiz!

Şairi için yazmış olmak, sadece ruhunu o azman şiirin pençesinden kurtarmaktır. Oysa daha şiirin kendini kurtarma çabası yeni başlamıştır. Okunmalı bir tanrı buyruğu gibi ve çoğalmalıdır artık. Varlığının tüm gereği buna bağlıdır çünkü. Kendinden sonra geleceklerin ve neslin devamı bir bakıma buna bağlıdır şiir için.

Dönüp şairine getireceği okunmuş izler vardır… Okuyucuların mısra aralarına bırakacağı duygusal kırıntılar ve farkında oluşlar vardır sırtında. Onca savaşın hiçliğine katlanamama duygusudur şiir için bu.

İşte bu nedenle her şiir yaşar bu serüveni ve tanıklık ettiği bu yolculuğa, bazen insanların gözbebekleri, bazen de kıçları şahit olur. Bin bir çabayla her gün karşımıza bir vesile ile dikilen şiir, siz ona bakıp okuduğunuzda sizden bir iz taşır. Gözlerinizden akan bir duygu pırıltısı, bir tebessüm ya da bir gözyaşı olur bu kimi zaman. Kimi zamanda kendinize bile anlatamadığınız bir anı Dünya yapar kafanızda.

Dönüp gittiğinizde ise ancak malum yerinizin malum izini taşır sırtında size dair. Siz şiire dönmüş olursunuz arkanızı belki ama o şiirliğinden bir şey kaybetmez.

Okumadığınız her şiir unutmamalısınız ki sizden hiçbir iz taşımaz. Okumadığınız her şiir sizi sorumlu kılar. Şiir yazılarak üzerine düşeni, burnunuzun ucuna kadar gelerek de elinden geleni yapmıştır. Sizi tamamlayacak olan şey aranızda kuracağınız alış veriş ilişkisidir. Bu nedenle yüzünüzü ya da kıçınızı dönmek artık sizin bileceğiniz bir iştir.  

Yüzünüzü şiire dönmek sizi okur, kıçınızı dönmekte okumaz yapar. Bundan sonrası sizin bileceğiniz iş ister okursunuz ister okumaz…