Mainz, 18.08.2011
 
Hepimiz kabul etmeliyiz ki, 12 eylül referandumundan itibaren adalet sistemimizde bayaĝı bir kıpırdanma meydana geldi. En azından savcılarımıza bir güven geldi. Daha önceleri „Güçlü“ olanların işledikleri fiillere deĝil güçlerinin oranına bakılır; güçsüzse üzerine gidilir, güçlü ise kulak ardı edilirdi. Nisan ayında çıkartılan ve hemen herkesin memnun olup sabırsızlıkla beklediĝi 6222 sayılı „Sporda Düzensizlik ve Şiddeti Önleme Yasası“ şimdilerde birilerinin canını fena halde acıtacaĝa benziyor.
3 temmuz 2011 tarihinde ülkede meydana gelen topyekün temizlik dalgasına spordaki kirlenmelerin de dahil edildiĝi zehabına kapılarak sevinmiştik. Bu defa adalet mekanizmasının sadece zayıflara deĝil güçlülere de dokunacaĝına dair bir kanaat hepimizde uyandı. Nitekim bu konudaki beklentilerimiz halen devam ediyor. En azından savcılık iddianamesi hazırlanana kadar umudumuzu korumak istiyoruz.

Sponsor Bağlantılar

Denebilir ki devam eden bir dava sözkonusu iken bu pesimist yaklaşım da neyin nesi. İnsanların yahut kulüplerin suçları sabit olmadan cezalandırılmasını mı istiyorsun? Elbetteki böyle bir arzu içinde olmamız düşünülemez. Ancak davayı yakından takip edenler ve özellikle de adalet özlemi içinde olanlar için iyimser olmayı zorlaştıran bazı olaylar oldu.

Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak meselesi takip edilirken „Şike ve Teşvik“ konusu işin içine girmiş oldu. Bu konularla ilgili olarak adı en çok öne çıkan takım Fenerbahçe deĝil de sözümona Antalyaspor olmuş olsaydı acaba biz bu süreçleri yaşar mıydık? Şike ve teşvik konusunda Fener yerine bir başka takım öne çıkmış olsaydı şimdiye kadar çoktan bileti kesilir ve en aĝır cezaya çarptırılırdı. Bana göre adli makamlar bundan böyle „Adalet“ konusunda ikircikli davranmayacak ve „Üstünlerin Hukuku“ deĝil „Hukukun Üstünlüĝü“ hakim olacak. Mahkemelerimize ve hakimlerimize güvenimiz tamdır. Ancak herkesin malumu olduĝu bir şey daha var ki o da Türkiye Futbol Federasyonunun „Özerk“ bir kuruluş olduĝudur.

Mehmet Ali Aydınlar (!) Federasyonu bu konuyu kucaĝında buldu, doĝru. Daha koltuĝa ısınamadan operasyon patlak verdi. Bunları anlayışla karşılamak gerekir. Fakat federasyon nedense o tarihten bu yana ipe un sermeye devam ediyor. Savcılık belgelerinin gönderilmesinden önceki süreçte karar alınamamasını anlamak mümkün. Peki ya 15 aĝustos Pazartesi günü saat 17:35 sularında Başkan tarafından yapılan o utanç verici açıklamaya ne demeli…

Kuvvetli şüpheler var ama bizim kanaatimiz oluşmadı. Şike hem var hem yok. Sadece bu takım deĝil yandan çarklı da olsa başka takımlar da var. Biz bu durumda ceza veremeyiz. Kulüplere ceza veremeyiz ama şahıslara verelim.

Ve daha nice absürt açıklamalar. Atalar boşuna dememiş, zırva te`vil götürmez diye.

Ne şimdi bu? Sen şimdi federasyon musun? Yoksa seni oaraya taşıyan kuvvetin sözcüsü mü?

İşte gücün temerküzü burada ortaya çıkıyor. Birileri hapisteyken bile dışardakilerden daha güçlü. Bu defa adamın kendisine dokunulmuş ama kurumuna yine dokunulamıyor? Adamlar „Biz ve Diĝerleri“ yahut „Fenerbahçe Cumhuriyeti“ derken demek ki boş konuşmuyorlar mış?

Koskoca bir federasyon bir takımın elinde oyuncaĝa dönmüş durumda. Federasyon başkanı kendi takımına ceza vermemek için diĝer kulüpleri ve medyayı manüple ederek muazzam bir çalışma yürüttü. Sonuçta ne tür pazarlıklar sonucu bu „Kararsızlık Kararı“nın çıktıĝı mikrofonlara yansıdı. Bu ne utanç verici bir manzaradır. Niye bu memlekette „İstifa“ denen güzel hasleti kimse devreye sokmaz. O kendine Cumhuriyet diyen takımın hemen her gün baskı yapan açıklamalar yapmasına seyirci kalan federasyon bu utanç vesilesi kararı eleştirenleri hemen disipline sevkediyor.

İşte yukarıda bahsettiĝim ümitsizlik bu yüzden. Her bakımdan futbolun temiz olmasını savunması deĝil saĝlaması gereken bir kurum sadece bir kulüp uĝruna bütün ülke futbolunu lekelemeyi göze alabiliyor. Bir kulübü korumak için ülke futbolunu hiçe sayan bu adamlar hemen istifa etmeli. İstifa erdemli bir davranıştır. Davranış erdemli de erdemli sıfatı taşıyan insanlar nerede, onu bilemiyorum.

Bu federasyonla bu lig başlasa bile bitmez, bitse bile şaibeden geçilmez. Bazı şeyler vardır ki Şüyuu Vukuundan beterdir. UEFA`nın tavrı  ve federasyonun 55. maddesi çok açık. Bu amir bir hüküm. Çık ve yiĝitçe gereĝini yap. Biz de herhalde fazla beklenti içine mi girdik ne? Bir kölenin efendisine karşı çıkabildiĝi nerde görülmüş?

Baki Selam ve Saygılarımla.

Ömer Erdem
Mainz/Almanya