Cefayı Çekmeyen Sefanın Kadrini Bilemez Atasözünün Anlamı Açıklaması Nedir?

“Cefayı çekmeyen sefanın kadrini bilemez” atasözünde varlık ile yokluğun mukayesesini anlatan önemli bir atasözümüzdür. Bu atasözümüz yalnızca mal varlığı konusunda değil diğer manevi duygularda da kullanılan bir atasözüdür.
“Cefayı çekmeyen sefanın kadrini bilemez” atasözümüzde anlatılmak istenilen konu hangi konu olursa olsun, o konu hakkında öncelikle sıkıntı yaşamadan o konunu ne kadar değerli olduğunu anlayamazsınız.

Sponsor Bağlantılar

Yukarıda yalnızca mal varlığı konusunda olmadığını söyledik fakat bu atasözümüzü en iyi anlatan örnekler maddi örneklerden yola çıkarak yapılan örnekler daha iyi ifade edeceğini düşünüyoruz.

Örneğin mal varlığı yüksek bir aile oturduğu evin, açlığın, bindiği arabanın kıymetini olmayan insan kadar anlayabilmesi mümkün değildir çünkü daha önceden bu cefayı çekmemiştir. Bu yüzden elinde bulunan imkanların kıymetini anlamakta güçlük çeker. Fakat daha önce yokluk içerisinde yaşamış bir ailenin daha sonradan mal varlığı sahibi olması geçmişi hatırladığında elinde bulunan imkanların kadrini daha iyi anlayacaktır.

Bir örnek daha vermek gerekirse; Ramazan aylarında oruç tutuyoruz. Oruç tutmak yaz aylarında daha uzun olduğundan dolayı insani ihtiyaçlarımızın temelinde yatan su ve yemek gibi yiyecekleri akşam namazına kadar yiyemiyoruz. Akşam namazı okunduktan sonra ise içtiğimiz o suyun kadrini daha iyi anlayabiliyoruz.

Bu örneklerin yeterli olacağını düşünüyoruz ve cefa çekmeden de cefa çekenleri gördüğünüzde hallerinden anlamanızın önemli olduğunu ve sefanızın da kıymetini bilerek ona göre hareket etmenizi öneriyoruz.