Çocuk ve Yeşillik

Dünyada çocuklarına bayram hediye edilmiş tek ülke olduğumuzu söyler dururuz hep. Bununla gurur duyarız. Bu arada pek çok şeyi gözden kaçırırız. Bayram hediye edilmesinin tek başına yeterli olmadığını ve başka şeyler de yapmamız gerektiğini.

Sponsor Bağlantılar

Bu ülkede çocuğa verilen önem hep sözde kalmıştır. Bunu fark etmek için kurduğumuz şehirlere bakalım mesela. Hani büyük parklar, oyun ve spor alanları? Çocuklarımızı doksan metrekarelik beton bloklara hapsettik. Sokağa çıkamaz çünkü sokak zaten yoldur ve araç trafiği vardır. Nerede oynayacak bu çocuklar? Nerede spor yapacak? Tabiatla köyü dışında nerede kucaklaşacak? Ağacı nerede görecek? Nerede nefes alacak ve doğanın sesini dinleyecek? Çocuklarımız boğuluyor güneşin görünmediği sokaklarda.

Okula gidiyorlar. Beton blokların kuşattığı itici mimarlık örnekleri… Adeta çocukların hapishanesi. Çok katlılar. Bahçeleri daracık. Teneffüse çıkınca metrekareye on öğrenci düşer. Koşamaz, oynayamaz çünkü bahçe daracıktır ve çok kalabalıktır okul. Tüm bunlar ne için? Hep biraz daha rant, hep biraz daha talan ve para için. Her taraf beton uyku kutularıyla doludur ve ne okula, ne bahçesine ne de parka yer kalmamıştır. Yer yoktur okula ve bahçesine ama kendimize uygun bir çözüm getirmişizdir buna da. İkili öğretim mucizesi.

Niçin ikili öğretim? Çünkü okul yapmaya yer yok. Bu cevap değildir aslında. Cevap çocukların bir talana, ranta kurban edildiğidir. Sabahın köründe, akşamın karanlığında yollara düşerler. Niçin? Çünkü onlar bir talan ülkesinin, plansız kentleşmenin mağdurlarıdır. Betonun kuşattığı bir hayatı yaşar çocuklarımız. Belki köyde akrabalarının olması onların tek şansıdır. Gider ve orada tabiatla tanışırlar. Dünyanın beton demek olmadığını, evlerin ille de apartman olmasının gerekmediğini anlarlar.

Çocuklarına bu şekilde bir çocukluk yaşamayı reva gören bir ülkenin, çocuklarına bayram hediye edilmiş tek ülke olmakla övünmesine sanırım çocuklar bile güler.