“…onları bırak, içine ‘daldıkları saçma uğraşılarında’ oyalanıp-dursunlar.

Dünyaya bir kez gelmek ve yaşamın kısalığı ve belli bir vakitte öleceğini bilmek her insan için en önemli gerçektir. İnsan bu gerçeği geç bile fark etse, kendisini gözden geçirerek, yaşantısını Allah’ın istediği şekilde yeniden düzenleyebilir. Önemli olan; fark ettiğinde telafisi olmayacak kadar geç olmamasıdır.

Sponsor Bağlantılar

Yüce Allah dünya hayatını, “O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.” (Mülk Suresi, 2) ayetiyle bildirildiği üzere, insanlardan hangilerinin daha güzel davranacağını ve kimlerin Kendisi’ne bağlı kalacağını denemek için yaratmıştır. Dünya, Allah’tan korkup sakınanlarla, O’na nankörlük ederek yüz çevirenleri ayırt etmek için hazırlanmış bir imtihan ortamıdır. Ve her insanın ahirette alacağı karşılık, yaşamı boyunca Allah’a gösterdiği sadakati ya da sadakatsizliği oranında olacaktır.

Aslında dünya hayatının kısalığı toplumda bilinen, konuşmalarda söz edilen ancak ciddiye alınmayan bir konudur. Dünya hayatı hakkındaki, “ölümlü dünya”, “iki günlük dünya” insanların çok sık kullandığı sözcüklerdir ancak samimiyetsizce söylenir. Dünyanın ölümlü ve iki günlük olması, onlara ahireti değil, ölümle birlikte kaybedecekleri zevkleri çağrıştırır. Bu nedenle de kısa olan hayatlarını, ‘dünyaya bir kez gelineceği’ düşüncesiyle ‘günlerini gün ederek’ yaşamaya çalışırlar. Ahiretten gaflette yaşayan bu kişilere, Kuran’da da haber verildiği üzere dünyevi nimetler çekici kılınmıştır.

Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara ‘süslü ve çekici’ kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katında olandır. (Al-i İmran Suresi, 14)

Ömürlerini Allah’ı unutarak boş amaçlar uğruna tüketen kişiler, hedefledikleri bu boş amaçlara ulaştıklarında dahi mutlu olmazlar. Çünkü her zaman elde ettiklerinin daha güzeli, daha iyisi olacaktır.  Kuran’daki  “…Haberiniz olsun; kalbler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur. (Ra’d Suresi, 28) ayetinden haberdar olmayan ve tatmini yanlış yerde arayan bu kişiler, ölene dek nefislerinin doyumsuz bencil tutkularının ardında koşturarak, mutsuz bir yaşam sürerler.

Yüce Allah’ın tüm zenginliğin gerçek sahibi olduğunu, peşinden koşturduğu her şeyin yok olacağını, malın ve saygınlığın burada kalacağını bilen insanlar, hiçbir zaman dünyanın ardına düşmezler. Allah’ı unutmazlar, verilen nimetlere şükrederler ve Allah’ın verdikleriyle yetinirler. Rabb’imiz dünyevi değerlere hırsla bağlanmayan insanlara rahat bir yaşantı vaat etmiştir.

Bu kavrayışa sahip olmayan kimseler ise dünyada elde ettiklerinin hiçbir anlamı olmadığını, kaçınılmaz gün geldiğinde, çocuklarını, mallarını, evlerini dünyada bırakarak mezara konacakları gerçeğinden gaflette,  bencil tutkularının ardında zenginlik ve kariyer hırsıyla ömürlerini tüketirler. Oysa kendisini yaratan Allah’ı unutup malına ve ailesine güvenen kişi ahirette kuşkusuz büyük kayba uğrayacaktır.

Suçlu-günahkarları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: “Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız” (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen. (Secde Suresi, 12)

Dünyadan geçebilmek muhteşem güzel bir şeydir. İnsan dünyadan vazgeçip geçmediği konusunda kendini kontrol etmelidir. Bu konunun taklidi olmaz;  insan tüm bağlılıklardan kurtulup Allah’a yöneldiğinde; işte o zaman gerçek kurtuluşu bulacaktır.

Fuat Türker