La Edri ”Riske girmeyen ilerleyemez. Kaplumbağa bile ilerlemek için boynunu dışarı çıkarmak zorundadır.” demiş. Ne güzel demişsin ya La Edri! İyi demişsin hoş demişsin de, kaçımız risk alabiliyoruz bu hayatta söylesene? Demesi kolay tabi. Kaybetmek öyle ürkütücü geliyor ki benliğimize, değil boynunu çıkarmak, burnumuzu bile çıkaramıyoruz dışarı.

Sponsor Bağlantılar

Öyle garantici yetiştirilmişiz ki. Öyle sıradan isteklerle büyütülmüşüz ki. En azından bazılarımız. O bazılarımıza bir dahil de sevgili kendim. O kadar sevgili bir ben ki, yavaş yavaş dikleniyor hayata. Ben bu değilim diyor. Ben bu meslekle mutlu olamam. Başka bir şeyler yapmam lazım. Başka şarkılar söylemem lazım bu hayatta. Siz nasılsınız peki? Siz de benim gibi misiniz? Yoksa kafamda yanlış genellemeler mi yapıyorum?

Öyle akıp geçiyor ki zaman, ben neredeyim, ne yapıyorum diyemeden, soluksuz bırakıyor umarsızca. Herkes büyüyor etrafımda. Ben bile büyümüşüm anlamadan. Hayatın karmaşasına kapılmışım bile. Her gün yeni bir hayale dalıyor uykum. Her gün yeni bir umuda. Ben ve etrafım büyürken, yeni soluklar katılıyor aramıza. Hala ne yapacağımı bilemez halde, önüme düşen görevleri yapma telaşındayken, yeni bir hayata nasıl yelken açarım diye, aranıyorum. Kim aranmıyor ki?  Sahi, kim memnun hayatından? Kim her sabah boyun ağrısı yerine, filmler de ki gibi, müzikle dans ederek başlıyor güne?  Çok sıkıcı oldum değil mi? 🙂 Siz beni boşverin emi? Mutlu olmaya bakın…

Sahilde öylece dolaşın yalın ayak. Fotoğraflar çekin. Çiçeklerden taç yapın kendinize, sevgilinize. Komik bir şey olmasa da gülün siz. Sadece komik bir şey olduğunda gülmez ki insan. Bir kitap okuyun saatlerce. Acıkınca anlayın sadece, vaktin geçtiğini. Kendinize ödül verin, donatın lokanta da sofranızı. Amaaan ne zaman geleceğiz bu dünyaya diyerek, yumulun yemeklere…

Lafı çok uzattım diye zevki kesiyorum burada. Sanmayın ki daha zevk bilmez bu şaşkın yazar. Bilirim, bilirim de, hepsini burada tüketmemeyim şimdi. Değil mi ama? 🙂

Gülümse.

İclal ÇAPOĞLU