Bir varmış bir yokmuş ile başlar her masal… İçinde nice imkansızlıklar, zorluklar olmasına rağmen güzel biter… Ve gökten üç elma düşer sonunda.Başımıza düşen elmalar masal aleminden çıkma vaktinin habercisidir…

Sponsor Bağlantılar

Her insanında yaşanmış kendine özgü masalı vardır. Hayatımızın bazı zamanlarında yaşadığımız masallarımız, uydurma masallar gibi her zaman güzel bitmeyebilir… Belki de sonunda hüsran yaşayacağımızı bile bile girmişizdir kendi uydurma masalımızın içine…Masallarımız bir olay yada bir eylem şeklinde hayatımızın bir yerinde başlamıştır genellikle… Yıllarca özlemini çektiğimiz bir sevgili gibi bırakıvermişizdir, kendimizi uydurma masalımızın havasına. Sonunu düşünmeden yaşayıp gitmişizdir giriş gelişme aşamalarını.

Bazen bir ızdırap kaynağı, bazen tatlı bir tebessüm olan masalımız, yüreğimizin gizli mabetlerinin kapılarını açmak mıydı şafağa? Kurumuş toprakların yağmura hasreti, karanlıkların ışığa sevdası, yaşam bahçıvanın yüreğimize ektiği acı çiçeklerine inat, bir yerlerde gizlenerek yeşermiş umut çiçekleri miydi? Mutlulukların, sevgilerin en büyüğünü tatmışızdır masalımızın büyülü atmosferinde… Yarınlar yoktu an vardı yaşadığımız. Anlık mutluluklar içiyorduk masal pınarımızdan. Bir başkasıydık masalımızda. Bazen yaralı bir ceylan, bazen mavi semaların atmacasıydık. Acılarımızda bile kırlangıçlar kadar özgürdük. Yüreğimizin koridorlarında aysız gecelerin kasveti değil, güneşin şavkı vardı ışıldayan. İçimizin mor dağları çiçeklere bürünmüş buram buram nergis, menekşe kokuyordu. Kaçınılmaz sonu erteliyorduk. Son demek yaşarken ölmekti, savrulmaktı hayatın içinde. Kaybetmekti bir başkası olan yanımızı… Kaçınılmaz son geldiğinde masal aleminden gerçek aleme döndüren üç elma düşmüştür başlara. Başımıza değil yüreğimize düşen elmalar insanda ömür boyu silinemeyecek izler derin acılar bırakıyor.

İnsanları hayatının bazı zamanlarını bir masal şeklinde yaşamaya iten sebep küçücük bir mutluluk yada küçücük bir sevgi mi? Yada kendi gerçek masalının memnuniyetsizliğinden bir kaçış mıdır? Memnun olmadığımız hem de değiştiremediğimiz gerçek yaşamdan her zaman kaçar dururuz. Masalımızı da kim olduğumuz, ne olduğumuz gerçeğinden kaçarak yaşamışızdır. Masalımızın da kötü kaderi de ne olduğumuz gerçeğinden başka bir şey değildi? Biz bunun farkında bile değildik. Sonu ne olursa olsun zihniyetine sahip sarhoşlukla yaşanan hayat masalda olsa mutluluğu sunmaz insana. Masalımızdaki mutluluk sandığımız şey, kendi aldırmazlığımız, boş vermişliğimizdi sadece. Kimse hüsrana uğramak için bir şeylere başlamaz. Hayat içinde masallar yaşanmasına sebep, sevgi fakiri bir toplumun solgun çiçekleri, yılgın yürekleri olduğumuzun ispatı değil midir? Sevginin ne olduğunu bilmeyen sahte heveslerin kurbanlarıyız. Sevgiyi bir bakış bir gülüş bir kelam sanmışızdır çoğu zaman. Oysaki sevgi ne kelam ne selam ne de sahte bir hevestir. İnsana huzur veren, var olduğunu hissettiren ve hiçbir zaman yüz çevirmeyen bir dosttur?

Her insan masal gibi bir hayata layıktır? Ancak istediğimiz ve istemediğimiz şeylerin farkında olarak, memnun olmadığımız gerçek yaşamdan kaçarak değil düzelterek yaşamayı öğrenirsek. Hayat içinde hayat masalda olsa yaşanmaz. Çünkü hayat, aynı anda iki farklı dünyayı yaşama gerçeğine tahammül edemez. Ya masallarınıza sahip çıkın ya gerçek hayatınıza. Yoksa sizde bir varmış bir yokmuş olursunuz…

SELDA KAYA tarafından “Makale Yarışması” için yazılmıştır…