Güneşin en kavurucu halinde bile iliklerine kadar sırılsıklam ıslanmak, caddede ki en kalabalık anlarda bile elinde bir el olmadan yapayalnız dolanmak…
Hayatı ıskalamak diye buna derim ben!
Geceleri başını yastığa gülücüklerle değil, gözyaşları ile koymak ve rüyalarının kabus olduğunu anladığında kan ter içerisinde uykundan sıçrayarak uyanmak…
Hayatı ıskalamak diye buna derim ben!
Gidişinin ardından aylar, yıllar geçmesine rağmen, asla geri gelmeyeceğini bildiğin birini hala bir umutla beklemek ve özlemek o gül yüzünü…
Hayatı ıskalamak diye buna derim ben!
En yaman sancılarla, en derin acılarla boğuşurken bile etrafa gülücükler saçman gerektiğini bilmek ve belli etmemek yaşadığın hiçbir zorluğu…
Hayatı ıskalamak diye buna derim ben!
Üzüm ekşisi bir yeşile cinas gözlerini her gece karşında görmek ve her şeyden daha değerli olduğunu bilmek…
Hayatı ıskalamak diye buna derim ben!
Çok aşırı sevmene rağmen karşındaki kişiye bunu gösterememek ve belli edememek ne yapsan ne etsen bile…
Hayatı ıskalamak diye buna derim ben!
Onda bulamadığın bir avuç sevgiyi yalan yanlış sevdalarda aramak ve istemeden de olsa diğerinin canını acıtmak…
Hayatı ıskalamak diye buna derim ben!
Son nefesinde bile yanında olamayacağını kabullenmek zorunda kalmak ve onsuz en derin uykuya dalmak…
Hayatı ıskalamak diye buna derim ben!
Onun hiç bilmeyeceğini, duymayacağını, görmeyeceğini bile bile halen daha geride onun için bir şeyler bırakmaya çalışmak…
16 Mayıs 2010 Pazar 15:40
ŞAFAK ÖZVEREN tarafından “Makale Yarışması” için yazılmıştır…