Hilafet veya Halifelik, İslami yönetime verilen isim. Halife ise Hilafet makamındaki kişi. Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav)’in vefatından sonra ilk halife Hz. Ebu Bekir (ra)’den itibaren Halifeliğin kaldırılmasına kadar geçen zaman içerisinde 102 büyük insan bu görevi ifa etmeye çalışmıştır. Dört halife (4),Emeviler(14), Abbasiler(37), Memlükler(18), Osmanlı (28), Türkiye Cumhuriyeti(1) olmak üzere.
Dört Halife Dönemi: 632/661 Raşid Halife ünvanı verilen ve bu konuda herkesin ittifak hâlinde olduğu yüce kametler Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman ve Hazreti Ali (ra)dir. Bunlar, Efendimiz’in (sav) en sadık, en adil, en cömert halifeleridir. Dört halife dönemi 30 yıl devam etmiştir ve bu dönemde fethedilen yer ve Müslüman olan insanlar, daha sonraki Emevi, Abbasi, Karahanlılar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde fethedilen ve Müslüman olan insanların sayısına denktir.

Sponsor Bağlantılar

Raşid Halifelerden sonra idare, Emeviler’in eline geçmiştir.

Emeviler Dönemi: 661/750 Bu dönem Hz. Muaviye ile başlamış 2. Mervan ile tamamlanmıştır. Emeviler dönemi 14 halife ile tamamlanmıştır. Bu dönemde 5. Raşid halife olarak ismi geçen Ömer b. Abdülaziz, anne tarafından Hz. Ömer’in (ra) torunudur. Raşid Halifelerle at başı gidecek nadideler nadidesi bir gül olarak zirvelere ulaşmıştır. Hanımlarının bütün süs ve ziynet eşyalarını “bunlar milletin malıdır, millete iade edilmelidir” diyerek hazineye teslim ederek sırtına eski bir hırka geçiren hükümdar Ömer bin Abdülaziz bugünkü Türkiye’nin kırk katı büyüklüğünde bir devletin başında halifedir. Devrinde, mal sahibi zenginler, zekat verecek kimse bulamayacak kadar bir zenginlik yaşıyordu. Yıllar önce Efendimiz (sav), onun bu devrine işaretle, “Bir gün elinizde zekâtınız, kapı kapı dolaşacak fakat onu verecek kimse bulamayacaksınız” buyurmuşlardı. O, işte böyle bir devletin başında iki buçuk yıl kalır ama sanki 100 yıl kalmış gibi muvaffak olur.

Emevilerin yıkılmasından sonra hilafet Abbasiler’e geçmiştir.

Abbasiler Dönemi: 750/1258 Seffah ile başlayan bu dönem Mustasım Billah ile son bulmuştur. Bu dönemde 37 halife hizmet etmiştir. İçlerinden biri var ki yaptığı hizmetlerle tarihin altın sayfalarında yer alan Harun Reşid’tir. Abbasi hükümdarlarının en adillerindendir.

Memlükler Dönemi: 1259/1517 Memlûk Devleti, kölelikten gelen memlûkların bugünkü Mısır ve Suriye’de kurduğu bir askeri aristokrasi devletidir. Memlûk sözcüğü Arapçada köle demektir. Bu nedenle devlet Kölemen Devleti olarak da bilinir. Mustansır ile başlayan bu dönem 3. Mütevekkil ile son bulmuştur. Hilafet,1259’dan Osmanlılar’ın Mısır’ı fethettiği 1517’ye kadar Mısır’da Memlük Himayesinde yaşadı. Bu dönemde 18 Halife hizmet etmiştir.

Osmanlı Devleti: Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim’in 1517 de Mısır’ı alıp Memlüklüler dönemini son vermesiyle Hilafet Osmanlı’ya geçmiştir. İlk Osmanlı Halifesi Yavuz Sultan Selim olurken son Osmanlı Halifesi Sultan Vahideddin’dir. Sultan Vahideddin 28. Osmanlı Halifesidir.

Hilafet Osmanlı’ya, 1516 Ağustosundan beri Sultan Selim Han’ın yanında bulunan son Abbâsî Halifesi, Üçüncü Abdülazîz el-Mütevekkil-al-Allah Muhammed’in, Kâhire’den Osmanlı merkezine gönderilen Câmi’ül-Ezher Medresesi ve İstanbul’daki âlimlerin rızasıyla alınan ortak kararla, Osmanlı pâdişâhlarına Sultanlık ünvânı ile berâber, İslâm âleminin etrâfında toplandığı“Hilâfet” makâmı da verilmesiyle geçmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti: Osmanlı imparatorluğunun son bulmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyetinin ilk ve son halifesi Abdülmecid’dir. 18 Kasım 1922’de halife seçilmiş 3 Mart 1924’te halifelik lağvedilip hanedan üyelerinin yurt dışına çıkarılması kararı alınmıştır. Abdülmecid hemen o gece, İstanbul polis müdürü tarafından acele ile Dolmabahçe Sarayı’ndan alınarak otomobil ile Çatalca’ya götürülmüş ve İsviçre’ye hareket eden ilk trene bindirilerek Türkiye’den sürülmüştür.

İslâm devletinin kuruluşundan Osmanlı Devletinin son Padişahı Sultan Vahideddin’e kadar, hilafet devlet idaresinde esas alınmış ve devlet ona tabi kılınmıştır. Bu dönemlerde, devlet bütün gücünü dinden almış ve onun rehberliğine sığınmıştır. Din devletin geçeceği yolları aydınlatan bir ışık kaynağı olmuş ve devleti yanılgılara düşmekten, çıkmazlara girmekten korumuştur.

Bu insanların en büyük oldukları zamanlarda bile tevazu kanatlarını yerlere kadar indirmeleri gösteriyor ki, bizde sıkça bu semavî büyüklükler yaşanmış.. ve gerçekten her şey dinin rûhuna uygun cereyan etmiş ve bütünüyle hayat bu duyguya tâbi kılınmıştır. Ama bazen, Emevilerin de, Abbasilerin de, Osmanlıların da içlerinde saltanat sürmeyi Allah’ın rızasının önüne geçiren idareciler de ortaya çıkmıştır.

Bu istisnalarla o altın devletleri karalamak insafsızlıktır. Ve zaten böyle bir şey yapmamız bizim için caiz de değildir. Çünkü Kur’ân bize geçmişlerimizi hayır duâ ile yâd etmemizi öğütlemektedir.

Bugün bize düşen, herkesle diyalog kurabilme ve bütün dünya ile entegre olarak İslam’ın güzelliklerini bütün gönüllere duyurmak olmalıdır.