Din, insana, hayata ve varlığa, bütünlüklü bir değerler sistemi içerisinde bakabilmeyi öğretir. Müslüman kimliği, İslam’a inanan ve kendilerini İslam’a olan mensubiyetleriyle nitelendiren insanların ortak kimliğidir. Aynen, diğer dinlerde olduğu gibi.

Sponsor Bağlantılar

Ancak, ne yazık ki İslamiyet, Müslüman kimlikli, eli silahlı bazı örgütler ve eylemleri nedeniyle, çeşitli ithamlarla birlikte, terör ve şiddetle özdeşleştirilmeye çalışılmıştır. Bu nedenledir ki, Batı kaynaklı olarak, İslamiyet’in yeni bir kimliğe oturtulması arayışı ve çabası sonucunda “Ilımlı İslam” gibi, uydurma bir kavrama ulaşılmıştır.
 
Din’in, siyasi bir ideoloji gibi ele alınması, son derece haksız, son derece yanlış ve son derece tehlikeliyken, Filistin ile İsrail arasında, bütün dünyanın gözleri önünde Gazze’de yaşanan insanlık dışı katliam da, dinler arası savaş gibi gösterilmeye çalışılmakta, iki ülke, iki toplum arasındaki savaş durumuna, küresel bir boyut kazandırılmaya gayret sarf edilmektedir.

 
Tehlike buradadır ve bu tuzağa asla düşülmemeli, bölgesel bir çatışma küresel bir çatışmaya asla dönüştürülmemelidir. Ancak, ne yazık ki son görüntüye göre; El-Kaide gibi İslam kimlikli bir örgüt de, adına her ne derseniz deyin, katliam deyin, soykırım deyin, savaş deyin, içine çekilmeye başlanmıştır.

Bakın, evet İsrail ve Filistin arasındaki ateşkes durumunu “HAMAS” bozmuştur ve bence de suçludur. Ancak, böyle olmasına rağmen, bu saldırı, İsrail’in yaptığı böylesi bir katliamın gerekçesi ve sonucu olamaz. Bugün yaşananlar, Filistin halkının, çoluğuyla çocuğuyla, kundaktaki bebeğiyle, yaşlısıyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle, topyekün suçu değildir ve burada son derece de orantısız bir güç kullanılmaktadır. Bu orantısız güçte, “Sapan” ile “Havan” karşı karşıya kalmıştır.

Bu bir savaş durumudur, bir işgaldir ve insanlık dışıdır. Bu katliama, “Dinler arası bir savaş” gözüyle zinhar bakılmamalı, insani boyutu ön plana çıkartılarak, uluslar arası hukuk, biran evvel devreye sokulmalıdır.

Barışın sağlanması, demokrasi kültürünün her coğrafyada gelişebilmesi, zenginleştirilmesi, geçerlilik kazanabilmesi ve uygulanan çifte standartlardan, iki yüzlülüklerden uzaklaşılması amacıyla asıl görev, Birleşmiş Milletler’e düşmektedir.
 
Bu noktada, “Cuk” oturmasa bile, Tony Blair’in; “Terörle mücadelenin, askeri güçle kazanılacağını zannettik, ancak yanıldık. Yaptıklarımız yüzünden Müslümanlar bizden uzaklaştı ve Ortadoğu’ya şiddet hakim oldu” tarihi itirafının altını kalın çizgilerle çizmek ve bunu bütün dünyaya duyurmak gerekir.

 
Sabahattin Talu
sabahattintalu@gmail.com