Bir toplumda fertlerin gelir temini amacıyla arzulu olarak çalıştırılmaları haline “istihdam” denilmektedir. En geniş ve genel anlamda üretim faktörlerinin üretimde kullanılması, çalıştırılmasıdır. Ancak, genellikle ekonomistler pratikte istihdamı daha dar anlamda sadece işgücü faktörünün (emeğin) çalıştırılması olarak kullanmaktadırlar. Çünkü emeğin çalıştırılabilmesi (istihdam edilebilmesi) için diğer üretim faktörlerinin de çalıştırılması gerekmektedir. Yani işgücünü çalıştıracak bir işveren, bir işyeri veya kullanacağı bir makine, bir alet veya ekipman olması gerekir. Bütün bunlar diğer üretim faktörlerini oluşturmaktadır. İstihdam denildiğinde sadece işgücünün konu edlmesi bu nedenle gerçekcidir. Böylece analizler daha net ve kolaylıklar sağlamaktadır.
Bir ülkede üretim hacmini belirleyen en önemli faktörlerden biri işgücü diğeri ise sermayedir. Sermaye miktarı kısa dönemlerde değişmediğine göre genellikle ekonomik analizlerin çoğunda üretimi belirleyen tek değişken (faktör) olarak işgücü dikkate alınmaktadır.
O halde bir ülkede kullanılabilecek işgücü miktarı toplam üretimi sınırlayan temel bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. “İstihdam Kapasitesi” olarak beliren bu değeri açıklıkla saptanması pek kolay değildir. İşgücünün ölçü birimi genellikle çalışılan işgünü veya iş saati olduğuna göre istihdam kapasitesini belirleyen iki faktör vardır.
Birincisi ülke nüfusu ve bu nüfus içindeki çalışabilecek yaş ve yetenekteki insanların sayısı ; İkincisi ise bunların ne kadar zaman üretime katıldıkları yani çalıştıklarıdır. Birincisinin saptanmasında fazla bir zorluk yoktur. Ancak ikinci hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu konuda çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Bunlardan biri “fizyolojik istihdam sınırı” olarak bilinmektedir. Buna göre insanlar fizyolojik ve zorunlu gereksinmeleri gidermek için ayırdıkları zaman dışında çalışmaktadırlar. Yani insanlar yemek yeme, uyuma gibi gereksinmelerine ayırdıkları zamanın dışındaki tüm zamanı (24 saat içinde) üretim faaliyetinde bulunmaktadır. Bu gerçeklere ve çağdaş insanlık anlayışına ters düşen bir görüştür. Gerçekte ulaşılamayan bu toplam çalışma süresi en yüksek (maksimum) istihdam kapasitesini vermektedir.
İkinci ve daha anlamlı bir görüş ise “Psiko-Sosyal İstihdam” sınırı olarak bilinmektedir. İnsanların çağdaş insanlık onurunu göz önüne alan bu görüşe göre insanların çalışma yanında dinlenme ve eğlence gibi gereksinmelerine de zaman ayırdıkları dikkate alınmaktadır. Bu takdirde insanlar 24 saatin ancak belli bir kısmını üretim sürecine katılmakla geçireceklerdir. Bu sürede toplumun ve kişilerin eğilimlerine bağlıdır. İşte böylece belirlenen istihdam kapasitesine “Tam İstihdam” denilmekte ve toplumun gerçekten ulaşabileceği en yüksek istihdam düzeyini göstermektedir.
şu internete lütfen anlamını bilmediğiniz kelimeler kulanmayın iş olsun diye mesaj yazmayın
çojk uzun be gizoş tşk
çok saçma soru
İstihdam:Mevcut iş gücünün uygun işlere yerleştirimesidir
çok i ya süper
spersiniz ya
bence de çok güzel anlatılmış. teşekür ederiz.
harika olmuş elerinize sağlık