“Bişkek ve Türk Okulları” başlıklı yazımda kısaca değindiğim Kırgızistan’da geçtiğimiz aylarda yaşanan karışıklıklardan, Kırgızistan’da boy gösteren ABD ve Rusya çekişmesinden bu yazımda ayrıntılı olarak bahsedeceğim. Kırgızistan’da binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan çatışmalardan sonra Roza Otunbayeva liderliğindeki Kırgız muhalefeti yönetime el koydu.5,5 milyonluk nüfusuyla Orta Asya’nın en yoksul ülkelerinden olan Kırgızistan’da, halkın yolsuzluklara, ekonomik sorunlara, baskılara ve olaylardan önceki son haftada artan gaz ve elektrik fiyatlarına tepki olarak sokaklara dökülmesi şeklinde dünya kamuoyuna yansıyan olaylarda, Amerika-Rusya çekişmesinin payı kesinlikle gözardı edilmemelidir. Ancak maalesef bu çekişmeden pek de söz eden olmadı ülkemiz medyasında.  

Sponsor Bağlantılar

Geçen Mart başında, ABD ordusunun başındaki Orgeneral Kırgızistan’a gittiği ve ABD’nin, güneydeki Batken bölgesinde terörle mücadele amaçlı askeri eğitim merkezi kurmak için 5,5 milyon dolar vereceği dünya ajanslarına yansıdı. Bu gelişme doğal olarak Rusya’yı kızdırdı. Çünkü Kırgızistan, Rusya ile de geçen yıl aynı bölgede bir askeri üs kurmak üzere anlaşmıştı. Yıllardır Kırgızistan’a yolladığı petrolden hiç vergi talep etmeyen Rusya, Kırgızistan’da yaşanan olayların bir hafta öncesinde yüzde 30 vergi uygulamaya başladı. Rusya kendi arka bahçesi olarak gördüğü Kırgızistan’a Amerikan uçaklarının inip kalkmasını istemiyordu. Başkent Bişkek’in hemen dışındaki Manas Havaalanı’nı Amerikan ordusunun ikmal üssü olarak kullanmasına izin veren Kırgız yönetimi, Moskova’yı yatıştırmak için Rusya’ya da Bişkek’te ayrı bir üs tahsis etti. Böylece Kırgızistan, iki rakip büyük gücün üs sahibi olduğu bir ülke haline gelmiş oldu. Aslında Moskova daha ilk baştan Kırgızistan’daki Amerikan varlığı konusunda bir ikilem içindeydi.

Amerikan ordusunun Afganistan’da El Kaide ve Taliban’a karşı yürüttüğü mücadele Rusya’nın çıkarlarıyla örtüşüyordu. ABD ve NATO’nun Afganistan’da başarısız olması, radikal akımların Orta Asya’nın sınırlarına dayanması, hatta bölgeye sızması anlamına geliyordu ki bu da Rusya’nın hiç istemeyeceği bir şeydi.

Bakiyev yönetimini deviren 59 yaşındaki Roza Otunbayeva Kırgızistan’ın en temiz siyasetçilerinden biri olarak görülüyor ve bu yüzden de ülkesinde “bayan temiz” lakabıyla adlandırılıyor. 40 yıllık siyasi ve diplomatik kariyeri boyunca adı hiçbir yolsuzluk olayına karışmamış. Aynı zamanda ülkenin en deneyimli politikacılarından biri. Bağımsız Kırgızistan’ın ilk dışişlerı bakanı olan Otunbayeva sonraki yıllarda ABD, Kanada, İngiltere ve İrlanda’da büyükelçi olarak görev yapmış. 2006’nın başında muhaliflerin yanında yeniden siyasete döndüğünde yıldızı tekrar parlamaya başlayan Otunbayeva zamanla Bakiyev yönetiminin en sert muhalifi oldu, her fırsatta yönetimin yolsuzluklarını ve Bakiyev ailesinin yasadışı işlerini gündeme getirdi ve böylece halkın gözünde adeta bir kahraman haline geldi. Ancak işi çok da kolay değil Otunbayeva’nın. Herkesin, özellikle de Washington’un  ve Moskova’nın cevabını merak ettiği soru, yeni Kırgız yönetiminin Manas’taki Amerikan üssünü kapatıp kapatmayacağı.

Yeni Kırgız yönetimi şimdilik Rusya yanlısı görünse de ileride nasıl bir tutum takınacağını kestirmek doğrusu zor. Bakiyev yönetimi de kendisinden önce Askar Akayev yönetiminin ABD’ye Manas’ta üs açma izni vermesine karşı çıkmış ve üssün kapatılacağını açıklamıştı. Ama Bakiyev üssü kapatmak yerine Rusya ile ABD arasındaki rebaket ve pazarlığı kızıştırarak, Manas üssünün yıllık 20 milyon dolar olan kirasını 3 katına yani 60 milyona yükseltmişti. ABD ayrıca Manas Havaalanı’nın teknik donanımının geliştirilmesi için yaklaşık 70 milyon dolarlık bir harcama vaadinde bulunmuştu. Eğer yeni Kırgız yönetimi Manas üssünü kapatırsa, ABD’nin Özbekistan, Azerbeycan veya Gürcistan’da yeni bir üs kurma arayışına gitmesi bekleniyor. Ancak bu zor görünüyor çünkü üs, kira gelirinin dışında yüzlerce Kırgız’a iş imkânı sağlıyor. Ayrıca 2005’e dek Akayev ailesi, sonrasında ise Bakiyev ailesi üssün yakıt, temizlik ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak üzere Amerikalılar’dan çok kârlı ihaleler aldılar. Bu da kaybedilmek istenmeyecek kadar önemli bir gelir anlamına geliyor. Buna karşın, Amerikan üssünün birkaç kilometre ilerisinde bulunan Rus üssü Kırgızistan’a hiçbir kira ödemediği gibi, çevresindeki insanlara herhangi bir iş imkânı da sağlamıyor. Rus üssü, Rusya ile Kırgızistan arasında imzalanan güvenlik anlaşması çerçevesinde bu ülkede bulunuyor ve Rusya, üs aracılığıyla doğrudan Kırgızistan’ın iç ve dış güvenliğine katkı sağladığı için kira ödemiyor. Afganistan’a uçakla 1,5 saat mesafedeki Manas Amerikan Üssü’nden her gün yüzlerce asker geçiş yapıyor. Afganistan’la Manas arasında ulaşım C-17 askeri kargo uçaklarıyla sağlanırken, Manas’la Avrupa’daki Amerikan üsleri arasında seferler sivil yolcu uçaklarıyla yapılıyor.

Kırgızistan, Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasından sonra, Orta Asya’da çok partili demokrasiye ve parlamenter rejime ilk geçiş yapan ülkeydi. Komşu cumhuriyetler Sovyet döneminden kalma katı bir dikta yönetimi kurmuşken, Kırgızistan daha bağımsızlığın ilk yıllarından itibaren açık bir toplum oluşturmaya doğru yol almaya başladı. Ancak 1990’lı yılların ortalarından itibaren Askar Akayev daha totaliter bir tutum benimsedi. Devlet ihalelerini yakınlarıyla aile üyeleri arasında paylaştırırken, yönetiminin yolsuzluklarını ve yasadışı işlerini eleştiren gazetecileri ve muhalifleri hapse atarak sindirmeye çalıştı. Ülke ekonomik olarak iflasın eşiğine gelirken binlerce Kırgız daha iyi bir hayat için komşu Kazakistan’a ve Rusya’ya gitti. Akayev’den kurtulmak için fırsat kollayan Kırgızlar 2005 seçimlerine hile karıştırıldığı iddiaları üzerine ayaklanınca Akayev ülke dışına kaçmak zorunda kaldı ve yerine ülke tarihinde temiz bir sayfa açma vaadinde bulunan Bakiyev geldi. Ancak çok geçmeden Bakiyev de Akayev’i aratır oldu. Hükümeti eleştiren gazeteciler yine tutuklanmaya ve ortadan kaybolmaya, rüşvet iddiaları ortalıkta dolaşmaya başladı. Ve 2010’da bu kez Bakiyev halk tarafından alaşağı edildi. Eğitim oranının yüksek olduğu halk ise ümitsiz… Ümitsiz oldukları için seçimlere de ilgi göstermedi insanlar ve seçimlere katılım yarı yarıya oldu ülkede. Kırgızistan’daki olayların, 1991 sonrasında toparlanamayan Orta Asya’yı nasıl etkileyeceğini önümüzdeki aylar gösterecek. Ancak Orta Asya için “patlamaya hazır bomba” ifadesini kullananların bile olduğu düşünülürse Orta Asya’nın işi çok daha zor gibi görünüyor.

Erden ÖZKANT