Yazıya nereden başlayacağımı bilemiyorum ama bu yazıdan sonra bir kısmı en yakınlarım olan birçok kişiden tepki alacağımı gayet iyi biliyorum. Ama olsun… Vicdanımı dinlemekten sıkıldım ve içimde sızlanan Müslümanlık bilincimin verdiği dürtü ile Vira Bismillah diyerek oturdum, evimde oluşturduğum yazma-okuma köşeme…
Evet, ruhumu çok derinden yaralayan bazı gerçekleri sizlerle paylaşmayı görev bildim kendime, belki de düşmeden haddime… Hani son zamanlarda mı desem yoksa yıllarda mı karar veremedim yaşadığımız siyasi çatışmalardan ve psikolojik baskılarından konuşalım birazda. Size de rahatsızlık vermiyor mu bazı söylemlerim yıkıcılığı, kırıcılığı ve sizleri Müslüman bile görmediklerini tekrar tekrar dile getiren o siyasi parti fanatiklerinin bu fütursuzca tutumları? Yazımın başında da belirttiğim gibi, yakın çevremde çok olmasa dahi bir elin parmakları adedince var bu tiplerden. Başlarda ne de çok yaralardı beni ve öfkemden deliye dönerdim de yüzüm ala al, mora mor olurdu onları dinlerken. Ama susmayı tercih ederdim neden mi? Gazali’nin de söylediği gibi “Cahillerle tartışmaya girmeyin, ben hiç yenemedim” sözü aklıma geldi geldi yuttum tüm sitemlerimi. Bu, sözüm ona mücahid kimseler ise suskunluğumuzu onların engin bilgilerine!!! olan saygımızdan yahut onaylamamızdan kaynaklandığını sanarak daha da alevli sürdürdüler saldırılarını. Oysa yine Mevlana’nın “Edepli edebinden susar, edepsiz de onu ben susturdum zanneder” sözünün yansıması, işte tam bu noktada söylenecek en güzel sözlerdendir. Bir süre siyasi bir partinin ilçe sekreterliğini yapmış biri olarak, siyaseti az-çok, yakından-uzaktan analiz etme gibi bir fırsatım olduğundan dolayı, işte bu tarz yaklaşımların siyasi psikolojisi her zaman dikkatimi çekmiştir.

Sponsor Bağlantılar

Şimdi gelelim küfürle siyaset yürütmeye çalışan zavallılara… Malum seçimler yakın,Siyasi propagandalar ve caydırma politikaları diz boyunu aştı da boğaza dayandı. Sağcısı solcusu birbirine giriyor girmeye de anlamadığım; Sağcı hele hele ki hani şu İslami sağcıların birbirini yeme yarışına akıl sır erdiremiyor insan. Bazı sosyal paylaşım sitelerinde görmekten bıkıp-usandığımız, insan vicdanıyla kedinin fare ile oynadığı gibi oynayan bir dolu iletiler ne oluyor? Birde bunların üzerine iliştirilen kişisel ileti ve yorumlarda ağza dahi almaya utandığım iğrenç ötesi küfürler… Efendim şu falanca ünlü ezgici, artist, manken, iş adamı vs vs. bizden ayrılıp ta, adam olan şu parti var ya; oradan vekil adayı imiş boykot edelim,almayalım kasetini, izlemeyelim, görmeyelim yok imza toplayalım falan, filan… İşte şu parti liderinin, evvelki; alkışlarken ellerimizi zonklatan, yüreklerimizi hoplatan konuşmaları ve yüz seksen derecelik değişimi…Kur’an okuyormuş hah önce islamı yaşasın, dini öğrensinmiş. Ve daha neler neler… Tüh senin sıfatına. Sen kimsin de, milletin yaşantısını sorgulama hakkını buluyorsun kendinde? Sen islamı yaşıyor musun da, dini biliyor musun da eğri gördüğünü düzeltmeye çalışıyorsun? Efendim o partiden teklif gelse, dünyaları verseler ancak imanından vazgeçtiği vakit girermiş o kapıdan. Yalana bak sen hele.. Bunu söyleyen zavallılar, ayın nerede ise yarısında düzenledikleri biletleri paralı (çoğunu hatır için alanlara kakalıyorlar) ve güya İslami şuur gecelerine destek olmaları için; o bir ağız dolusu küfür ettikleri kimselerin kapılarında yatıp kalkıyor ve destekleri için minnettarlıklarını yine binbir nankörlük ve edepsizlikle dillendiriyorlar. Sorduğunda; aslında orda onu bozmak vardı ya neyse makamında bozmaya gönlü el vermemiş oluyorlar… Bir zamanların ünlü şarkıcılarından olan ve İslam la müşerref olduktan sonra; “İslam‘ı Müslümanlara bakarak öğrenseydim belki Müslüman olmazdım, iyi ki İslamı Kur’an’ dan öğrenmişim.” …diyen Yusuf İslam’ın bu sözü sana neyi anlatıyor? Ya göründüğün gibi ol,ya da olduğun gibi görün. Daha ötesi yok… Ya söylemlerin doğrultusunda çekil köşene, ya da istesen de, istemesen de seni din kardeşi olarak bu sahte hayata yollayan Rabbinin aşkına Müslüman olarak Müslümanı ezme..

İmanı sorgulayan sen hiç mi hadis okumazsın be hey gafil!Arapçanın elif,be sinin ne anlama geldiğini bilmeden Kur’an ı yalnızca Arapça okuyupta ona göre mi amel ediyorsun?Güzeller güzeli Peygamberimiz buyurmuyor mu ki “Mü’mine kafir diyenin,kendisi kafir olur”. Ve yine Bir savaşta, kelime-i şehadet getiren birisini öldüren kimseye, Resulullah efendimiz, (Kelime-i şehadet söyleyen kimseyi niçin öldürdün?) buyurdu. O da, dili ile söylüyordu ama kalbi ile inkâr ediyordu dedi. (Kalbini yarıp da baktın mı?) diyerek onu tekdir buyurdu. Ve yine Peygamberliğine ve son elçiliğine şahadet ettiğim Muhammed Mustafa (S.A.V) buyurdu ki; “Mümin dil uzatıcı değildir, lânet okuyucu değildir, kötü iş yapan değildir, kötü söz söyleyen değildir.” (Tirmizî, Kadir, 1978).

Şimdi bu hadisleri de hiçe sayarak halen bildiğin yolda devam edip etmemek senin tercihin. Kaldı ki ağzının içi küfürden pas tutmuş,en ufak öfkesinde küfür kusan sen mi beni imansızlıkla suçluyorsun? Eğer böyle ise seni küfür kelimesinin geldiği kökleri araştırmaya davet ediyorum.

Hem zaten, onca oluşum var iken; iman ateşi ile kavrulan yüreklerimizi dağlamaya çalışan, bizleri, yavrularımızı dinimizden etme çabası ile haberlerde, gazetelerde bangır bangır reklam yapan ve bizleri yine bize kırdırma politikası içinde boğma gayreti taşıyan… Nedir sende ki bu pervasızca gidişat? Ne farkın kalır onlardan?

Eğer din kardeşi isek, bir şekilde bu dünya imtihanı üzere yaratıldık isek, hepsinden önemlisi sen, ben, biz şehadet getirerek imanımızı tazeleyebiliyor isek bu saçma sapan didişmeye son versek olmaz mı? Bak arkadaşım bu yazıya şimdi ister dolu dolu küfret yine, itab et, infaz et ama seni de beni de bizden iyi bilen var…

Öznur Yılmaz Kirenci
16.04.2011