Tunus’un ardından Mısır’da da halk diktatör yönetime karşı ayaklandı. Mısır’da ayaklanan halkın hedefinde 30 yıllık Hüsnü Mübarek yönetimi var. Halk, Mübarek’in istifasını “Mübarek yeter! Diktatörlüğe son” sloganlarıyla istiyor. Mübarek ise önce polisi ardından askeri, sokaklardaki halkı susturması için görevlendirdi ancak asker halkın yanında yer alıyor, polis ise olayları bastırmada yetersiz kalıyor.

Sponsor Bağlantılar

Mübarek’in, halkın isyanlarına karşı fazla direnemeyeceği gözlemleniyor ülkede. Zaten Mübarek’in karısı, çocukları, torunları ve akrabaları ülkeyi terkettiler. Yani Mübarek’in de gidişi yakın görünüyor. Peki oradaki vatandaşlarımızın durumu nedir? Vatandaşlarımızı almak üzere Kahire ve İskenderiye’ye THY uçakları gönderildi ve vatandaşlarımız ülkemize dönmeye başladılar. Tunus ve Mısır’daki bu ayaklanmaların dünyaya örnek olacağı ve bundan sonra diktatör rejimlerin işinin pek de kolay olmayacağı ortaya çıkıyor. Dünyada bunlar yaşanırken ülkemizde de olaylar ve tartışmalar hızla devam ediyor.

Geçen haftaki yazımda değindiğim Bugün gazetesi yazarı ve Ankara temsilcisi Adem Yavuz Arslan’ın “Bi Ermeni Var- Hrant Dink Operasyonu’nun Şifreleri” kitabının ardından Arslan’a Yozgat Yerköy’den gönderilen kargonun içinden beyaz bere içinden 4 tane mermi çıktı.

Ayrıca ülkemizde yargının iflasını gösteren olaylar da devam ediyor. Erzincan eski Başsavcısı Ergenekon sanığı İlhan Cihaner’in “fotokopiden tahliye edilmesine” 6 Yargıtay üyesinin “Bu tahliye geçersiz” diyor, davalara zamanında bakılmadığı için davalar zamanaşımına uğruyor, Hizbullahçılar tahliye ediliyor ve üstüne üstlük tüm bunları görmeyen Yüksek yargı ve CHP yargı reformunu engellemek için elinden geleni yapıyor, CHP yargının iş yükünü azaltmayı ve yargılama sürecini hızlandırmayı amaçlayan yasa tasarısını engellemeye çalışıyor.

Tabii bir de söylediklerinin büyük çoğunluğunun ardından 180 derece dönen, onlarca şey vaat eden ama bu vaatleri nasıl hayata geçireceği sorulunca “Benim adım Kemal” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile “Eşkiyalık” ve “Başkanlık” tartışmasını başlatan Başbakan Erdoğan arasındaki tartışmalar da dolu dizgin gidiyor.

Bu arada Başbakan Erdoğan’ın 2 Şubat’ta Bişkek’e yapacağı resmi ziyaret öncesi hazırlıkların son sürat sürdüğü Bişkek’ten yazdım bu yazıyı karlı bir günün akşamında. Erdoğan Bişkek’e gelmeden önce haftalık yayınlanan Kırgızistan Zaman gazetesine “Bugün artık Kırgızistan için geçmişe değil, geleceğe bakma günüdür” başlıklı bir yazı yazdı ve yazısında şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı Sayın Otunbayeva ve değerli kardeşim Başbakan Atambayev liderliğinde Kırgızistan için yeni ve umut dolu bir geleceğin kapılarının ardına kadar aralandığına inanıyoruz. İşçi, öğrenci ve işadamı olarak yklaşık 6 bin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kırgızistan’da barış ve huzur içinde hayatlarını ikame ettiriyorlar… Farklı lehçelerde de olsa, bizler, aynı dili konuşuyoruz. Aynı kültürü paylaşıyor, ortak bir geçmişi gururla taşıyoruz. Bugün bu ortaklıkları, ülkelerimiz, bölgelerimiz için refaha dönüştürmek elimizde… Gün, hüzünleri olduğu kadar, sevinçleri; sıkıntıları olduğu kadar, tecrübeleri paylaşma günüdür. Yaşasın Türkiye Kırgızistan kardeşliği…”

Bu yazının yayınlandığı ocak ayının son haftasında Kırgızistan Zaman’da Kırgızistan Başbakanı Almazbek Atambayev ile yapılmış bir röportaj da vardı. Siyasi ilişkilerden ekonomiye, kültürel ilişkilerden Türk okullarına kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulunan Atambayev şunları söylüyorodu: “ Dostlar zor günlerde belli olur. Kardeş ülke Türkiye her zaman bizim yanımızda oldu. Özellikle nisan ayından itibaren zor ve sıkıntılı bir dönemden geçen ülkemiz her zaman Türkiye’yi yanında gördü. Türkiye bizden hiçbir fedakarlığı esirgemedi.” İyi derecede Türkçe konuşan Atambayev, Türkiye’yi, Türk halkını ve Türk okullarını çok seviyor ve şunları söylüyor bu konuda: “Türkiye bizim kutup yıldızımız, o ne kadar büyür ve gelişirse bize örnek olur. Kardeşlerinin de önünü açar. Türkiye çok güzel bir yer. Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsunuz, çok şanslısınız. Şu anda Türkiye’de olmayı, İstanbul’u ve İzmir’i gezmeyi çok isterdim.  Türkiye cennet gibi bir ülke… Yapılan eğitim çalışmaları Türk Birliği’ni oluşturmanın ilk ve en önemli adımıdır. Bu sebeple eğitim faaliyetlerini can-ı gönülden destekliyorum… Allah Türk milletine ve halkına mutluluk ve iyilik versin. Çok sevdiğim Türk milletine ve Türk halkına bol selam ve muhabbet göndermek istiyorum.”

Erden ÖZKANT