Yılların yükünü omuzlarında taşıyordu; her sabah uyandığında kendine soruyordu. —Neden bunca yükü bu güne taşıdın. nasıl kurtulurum bunca ağırlıktan?” Artık kurtulmalıydı, uzun zamandır vakti geldi diye düşünüyordu.
“Hayat insanı yoruyor,” diye söylendi, yorgun arkadaş, geçmiş peşimi bıraksın artık diyordu.

Sponsor Bağlantılar

Nasıl yapmalıydı? Bir yolu olmalıydı, seziyordu kurtuluş yakındı, lakin nerede arayacaktı…

Kafasını meşgul eden, bir ses vardı; ama çok cılızdı… Arkadaşın yüreğinin kulağı sağırdı. Aslında hep farkındaydı o sesin, lakin hep duymazdan gelmişti, bütün hayatı boyunca, ama zamanı gelmişti, ona kulak vermeliydi.

Çok çaresiz hissettiği bir anda, o cılız ses, güçlü bir emir verdi. —Dinle!” Beni dinle! Sen yüreğini dinle, kulağınla bir şey duymuyorsan, kalbini dinle.

—Kendine güven ve her ne arar isen, kendinde ara, uzaklarda değil ihtiyacın olan kendinde var zaten, ne ararsın orada burada!”

İrkildi, sarsıldı arkadaş; Biraz da şüpheyle sordu. “Sen bana anlatırımsın doğru olan ne, ben dinliyorum?”

—Ben öğretici,” dedi, ben hep buradayım sen beni görmüyorsun, beni iyi dinle kurtulacaksın,

Kendine güvenmelisin,” dedi… Hayali arkadaşına baktı,(Hayal’i, arkadaş, okuyucuyu temsil ediyor,) ona şefkatle bakıyordu. “Bak, sende bunluları tekrarla” dedi, ben ne söylersem tekrarla. “Eğer kafan almıyorsa, yaz ve oku” dedi. …Arkadaşı başını salladı, pek inanmadı, ama deneyecekti.

Ben özgürüm! (Kalbim özgür)
Ben gencim, (Ruhum…)
Ben sağlıklıyım. (Bedenim…)
Ben sevgiyim, ben güvenim. (Kendime……)
Ben her şeyin en iyisiyim. (Kendi…)
Ben ne dilersem, o olur. (Bedenim beni dinler)
Her şey, benim elimde. (Kendi hayatım…)
Kendime güveniyorum!
Hocama güveniyorum!
Kendime ve ona, saygı duyuyorum.
Kendi iyiliğim için, beni üzenleri affediyorum. (Kendimi…)
Geçmişi silip; yeni, yaşama sevgiyle bakıyorum.
Geçmişe geri dönülmez; değiştirilemez,(Bu anı…)
Yarın ne olacak bilinmez, bu günü en iyi şekilde yaşamak benim elimde.
Ben, değişimi başara bilirim, kendime güveniyorum;
Mutlaka başarmalıyım!
Başarmalıyım!
“Başarabilirsin,” dedi…
Ve arkadaşına güveniyordu.
…arkadaşı başaracaktı.

Hayal’i, arkadaşına sevgiyle baktı. “Bana inanırsan başarırsın, sana inanıyorum,” dedi.
Hayali arkadaş; bu sözlerden çok etkilendi, yüreğinde bir aydınlanma ve huzur duymuştu.
Böyle devam etmeliydi. Ama henüz yolun başındaydı, sabırla çalışmalıydı ki, kısa bir zaman içinde başara bilsin…

“Kendime güveniyorum” dedi, hayali arkadaş.  
Öğüt, veren, bir süre düşündü, hayali arkadaşına baktı.
Bir cevap aradı onun gözlerinde, tek bir kelime istiyordu ve sordu. —Duydum ki çok okuyormuşsun,  okumuş olduğun onlarca kitap sana ne kattı, onlardan aklında kalan neler var?  Bir kaç cümle bul ki; beni şu içinde bulunduğum çıkmazdan kurtarsın, yüreğim huzura kavuşsun,” dedi. Alacağı cevapla, ona güveni artacaktı.

Bekledi, ama o cevap yoktu; hayali arkadaşı şaşkınlık içinde kala kalmıştı. Bir şeyler söyledi, mırıldandı, ellerini ovuşturdu yüzünü buruşturdu! Yoktu, …aradığı yanıtı bulamadı. Sabırla bekleyecekti… Hayali arkadaşı başaracaktı.

Tecrübeli öğretici:-Her şey aşkla öğrenilir, sevginin olmadığı yerde başarı da olmaz,”dedi. Hayali, dostu başarıya âşık olmalıydı ki başarsın! Sevgiyle yapılmayan hiçbir görev başarılı olmazdı.

Gözlerindeki nemi de kuruttu, artık hayali arkadaş ağlamayacaktı. Öğretici, kulağına hep güçlü ol diye fısıldıyordu. Duygularını gizlemeye çalıştı… Artık akmayacaktı gözyaşları. Ben güçlüyüm, ben özgürüm, ben bilgeyim diyordu… Sonra düşündü; “Olmaz dedi”… Bilgeler de ağlar, insanlar ağlar, ağlamak neden kötü olsun ki… Hayali arkadaşına’ yaşları içine akıtma diye emretti. Arkadaşı; öfkeyle seslendi, bir karar ver! Hem güçlü ol diyorsun, hem de ağla, şimdi hangi sözünü tutayım? Gülümsedi…’O’ güçlü ses yükseldi -Arkadaş, kendine acıyarak ağlama, başını dik tut diyorum, boynunu, acizler gibi eğme! Düştüğün an kalkmasını da bileceksin!”dedi. Anladım; diye mırıldandı…

“Arkadaş neyi anladın?”

Sevdiklerimi üzdüğüm için pişman olmalıyım, lakin ağlamak yerine af dilemeliyim.

Gururum incindi diye değil, bir can incittim diye ağlamalıyım.

Kibirden, öfkeden değil, sevdiklerimi kaybettim diye…

Malımı mülkümü kaybettim diye değil, dostumu kaybettiğime…

Pişmanlık duymaktan değil, neden ders almadım diye…

Öleceğim diye değil, sevgi yüreğimde öldü diye…

İnsan olduğum için ağlarım, lakin başım dik durmalı, anladım dedi…

Gülümsedi… Dost kutlarım sen! Dedi…

“Bir damla su kadar narindi hayat, korumasaydım, yok olacaktı.”

Hayat, bize bir armağandır; onu hiç acımadan harcarız. Ne zaman ki bedenimiz ve ruhumuz, bize oyunlar oynamaya başlar, biz hemen koruma çabası içinde buluruz kendimizi. Oysa çocukluk yıllarımız ve gençliğimizde hiç kıymetini bilemeyiz. Onu bazen başkaları alır elimizden, bazen de kendimiz harcarız cömertçe ve acılar içinde yok olur gider.

Yeter Karaer