İndirimsiz ağırlaştırılmış müebbet… Eski eşini sokak ortasında öldürene verilen bu ceza şiddet yanlısı erkeklere ders olmalı. Kulakları duymalı… Beyinleri bunu idrak etmeli… Yaptığı her şiddet erkeğe mutlaka dönecektir. Gidecek bir yeri olmayan, “çocuklarımı büyüteyim” diye sabreden veya “herkes ne der?” zihniyeti ile şiddeti çeken kadının aptal olduğu sanılmasın.Eşine şiddet gösterip akşam yatağında görmek isteyen erkek, sadece kadının vücudunu görebilir yatakta. Kadının ruhu orada değildir. Zaten öyle erkekler de bunu algılayacak düzeyde değildir. Şiddet, sadece kaba kuvvetle olmaz. Aşağılama, kadına ve ailesine küfür etme, hiçbir yapılanını beğenmeme, eşinin hoşuna gitmeyen şeyleri kasıtlı olarak tekrar etme, başkalarının yanında küçük düşürme, cinsellikte zorlama, kadının cinsel isteklerini umursamama, hiçbir konuda eşini desteklememe, eşiyle karşı fikirde olanlarla daima birlik olma, her can sıkıcı olayın sorumlunun kadın olduğunu vurgulama, sokakta araç süren hemcinsleri üzerinden bile kadını aşağılama… Gibi daha sayılamayacak birçok şiddet türü “hayatta bir tokat atmış mıyım sorun kendisine” diye kadını gösteren erkeklerin dolaylı şiddet taktikleridir. Aldatma ise bunların en başında olan pasif şiddettir ve kadının ruhunu yaralayan büyük bir hançerdir. Erkek, bunun sebebinin de kadın olduğunu söyleyerek kendini rahatlatır. Ülkemizde çok az görülen, aldatan tarafın kadın olması halinde erkek sorumlu görülmez bu arada kadın da toplumun o meşhur damgasını yer.

Sponsor Bağlantılar

Bedendeki şiddet izleri geçer ama ya ruha sinmiş olanlar… Karısının “bir ölse kurban keseceğim” diyerek evliliğini sürdürdüğü bir erkek için ne denilebilir? Sindirilmiş bir hayatın zoraki efendisi… Ev hanımından tutun da profesörüne kadar hiçbir kadın sebepsiz kocasına surat asmaz, evini terk edip boşanmaz. Hangi insan rahat olduğu hayatı bırakır? Maddi ve ülkemiz şartlarında manevi yönden huzursuz olabileceği koşullara “yeter ki ruhum huzur bulsun, çocuklarım bu karmaşadan sıyrılsın” diye koşar? Yıllardır çektikleri ile patlama noktasına gelmiş kadın tabii ki. O kadın ki artık hiçbir şey düşünemez. Canını bile… Esiri ve alışkanlıkları elinden gitmiş kendini bilmez erkek de “seviyorum” uydurmalarıyla onun gidip canına kasteder dava konusu olaydaki gibi. O erkek eğer insansa, insan sevdiğine böyle yapar mı? Diye düşünmek lazım. Sevmek sadece bir fiil değildir içinde binlerce fiil barındırır ve bu fiiller öyle çok duyguya kucak açar ki. Şiddet yanlısı olan hiçbir insan “sevgi” sözcüğünü ağzına alarak kirletmemelidir.

İvedi olarak alınan bu örnek karar elini kaldıran her erkeğe “dur! Düşün bakalım başına neler gelebilir bunu yaparsan” demiştir. Anlamayan insana, durumu anlatacak, elini kaldırmasını önleyen bir karardır bu. Son yıllarda artan kadın cinayetlerine engel olma misyonu adına aynı türden davaların  sonucu son karar gibi olmadır. Aynı kararın kadına tecavüz ve kadınların zorla intihar ettirilme suçlarında da verilmesi gerekir.

CEYDA SEVGİ ÜNAL