Bu başlık, İsrail askerlerinin Türk gemilerine yaptığı baskının ardından İsrail basınının attığı başlık. Aslında bu başlık, AKP Hükümetinin sık sık dile getirdiği: “Türkiye artık dış politikada sözü geçen, itibarı olan bir ülke (!)” yalanının gün yüzüne çıktığı onlarca durumdan yalnızca birisidir.
Evet, Türkiye artık dış politikada sözü geçen, itibarı olan bir ülke (!).

Sponsor Bağlantılar

Nasıl mı?

– Askerlerimizin kafasına geçirilen çuvallar ve ardından verdiğimiz müzik notası,

– Bakanlarımızın yurt dışı gezilerinde aşağılanması ve itilip kakılması,

– Atacağımız en ufak bir adım için bile ABD’den icazet almamız,

– Başbakanımızın ABD’de otel kapılarında bekletilmesi,

Yeter mi? Daha çok var dediniz heralde?

– Büyükelçimizin iskemle vari koltuğa oturtularak aşağılanması,

– Diğer ülkeleri geçiyorum, aşiret reisi Barzani’nin bile bize meydan okuması,

– Diğer ülkelerin senatolarının olmayan Ermeni soykırımını meclislerinde kabul etmeleri,

Ve daha niceleri…

Ya sonuncusu? İşte bu aciz politikanın kaybettirdiği itibarımızın ve olumsuz getirilerinin doruk noktaya ulaştığı olay; sivillerin bulunduğu Türk gemisine askeri operasyon sonucu onlarca ölü ve yaralı, el koyulan gemiler, ehliyetler, bilgisayarlar ve her ne kadar herkes gözaltı diye adlandırsada bana göre esir edilen vatandaşlarımız. Bu olay da dış politikadaki dik duruşumuz (!) ve gücümüz (!) sonucu olsa gerek?

Başbakan, Başbakan Yardımcısı ve Dış İşleri Bakanı, “Yetti artık”, “Bu bir devlet terörü” ve “İsrail bizi başka devletlere benzetmesin”  gibi açıklamalarda bulundular. Dilerim ki bu da ikinci bir “One Minute” furyası ve sahte kabadayılık olmasın.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin ÇELİK’in açıklamasındaki bir husus ise şayet gerçekse çok vahim. ÇELİK, açıklamasında; “İskenderun’daki saldırı ile İsrail’in yaptığı saldırının zamanlaması tesadüf olmayabilir. Bu saldırılar arasında bağlantı olabilir.” Diyor. Sayın ÇELİK, böyle bir bağlantı var ise bunu ortaya çıkarmak sizin göreviniz. Kaldı ki böyle bir bağlantı var ise bu bir savaş ilanı sebebidir.

Bunu söyleyince Bülent ARINÇ’ın, “Ama kimse İsrail’e savaş ilan etmemizi bizden beklemesin” sözü geliyor aklıma. Peki, böyle bir bağlantı varsa ve o saldırıda İsrail’in parmağı varsa karşılık vermek için daha ne yapmalarını bekleyeceğiz? Gelipte TBMM’yi bombalamalarını mı? Gerçi siz onu da yapsalar, “Özür dilesinler” dersiniz heralde?

– İlk aşamada İsrail ile olan askeri anlaşmalar iptal edilmez,

– İsrail’e verilen tüm ihaleler iptal edilmez,

– İsrail’den yapılan 2 milyar dolarlık hacimli ithalat iptal edilmez,

– İsrail Büyükelçisi sınır dışı edilmez ise; BM kınasın, NATO kınasın, tüm dünyayı arkamıza alalım herkes kınasın, üzüntü duyduk, lanet yağdıralım, yetti artık, bu bir devlet terörü, bizi başka devletlere benzetmesinler gibi ufak tepkilerle bu olayın hesabı sorulmuş olmaz.

Dilerim ki, bizi yine birden parlayıp hemen sönen sahte kabadayılıklarıyla avutmuyorlardır. Çünkü, bir Türk olarak benim içim kanıyor. Ve bunun sebebi; Türk Bayrağı çekili bir Türk gemisine yapılan saldırı sonucu iyice kaybolan itibarımızın yeniden sağlanamayacağı, tahminen üç-beş gün sonra değişecek veya yaratılacak gündem sonucu bu olayın unutularak hesabının sorulmayacağı korkusudur.  

02.06.2010
Emrullah TÖREN