1- SHERMAN YASASINA KADAR REKABET HUKUKU

ABD’de tarih boyunca  hukuk, kapitalizmin kesintisiz devam eden gelişimi içinde başta özel mülkiyet olmak üzere, mülkiyet hakları ve piyasanın değişken biçimleri ve gereksinimlerine uyum sağlamış ve bunları desteklemiştir.[1]

Sponsor Bağlantılar

Gerek federal devletin siyasi yapısı gerekse sosyolojik temelleri bağlamında kapitalist ekonomi her zaman hukuk kurallarının şekillenmesine neden olmuştur.

Öte yandan 19. Yüzyılın son çeyreğinden itibaren global anlamdaki küçük üretici ve dağıtıcı arasındaki rekabetten, şirketlerin rekabetine (corporate capitalism) geçilmiş ve bu durum korunmak istenen serbest piyasa ekonomisi üzerinde tehlikeli durumlar yaratmaya başlamıştır. Özellikle 1864 yıllarından itibaren, anonim şirketlerinin ortaya çıkışıyla, piyasa ekonomisinde devasa güçlerin yoğunlaşması sorunu ortaya çıkmıştır. Ancak, belirtmek gerekir ki bu dönemde yoğunlaşmaya karşı rekabeti savunma fikri çoğunlukla savunulsa da, yoğunlaşmanın çağın gereği olduğunu ve bunu önlemenin serbest piyasa ekonomisine gem vuracağını söyleyenlerin sayısı hiçte az değildi.

1890-1916 küçük işletme kapitalizminin[2] mülkiyet ve piyasa ilişkileri, yeni yeni ortaya çıkan Anonim Şirket kapitalizminin[3] mülkiyet ve piyasa ilişkileri ile çatışmaya ve dönüştürülmeye başlanmıştır.

Rekabet ve tekelleşme kapitalizme özgü bir sorun olmakla birlikte , tekelleşmeyle ilgili –basit anlamda-  ilk yasalar 4000 yıl önce Babil’de ortaya çıkmıştır.[4]

İlke defa eski Babil’de görülen bu soruna birçok toplumun tarihinde tekeli sınırlayıp rekabeti güçlendiren ya da rekabeti sınırlayıp tekeli güçlendiren bir dizi devlet müdahalesi biçiminde rastlanılmıştır. Bu hareketlerin Sherman Yasasına kadar olan gelişimi özet bir biçimde aşağıda gösterilmiştir[5];

İlk Çağ;

– M.Ö. 2100 yıllarında Hammurabi Yasalarında tekelci davranışlar yasaklanmıştır,

– M.Ö. 347 Tekel sözcüğü ilk kez Aristo’nun Politika’sında, bütün yağ preslerini ve demiri satın alarak piyasayı kapatan ve daha sonra talep bollaştığında yüksek karlarla satan kişilerle ilgili bir tartışmada kullanılmıştır.

– M.S. 30 Roma İmparatoru Tiberius Senato’da bir konuşmada Latinceye tekelleşme sözcüğünü kazandırmıştır.

– M.S 533 Justinyen Yasaları tekelci davranışları yasaklamaktadır

Başkan Benjamin Harrison’ın tasarıyı 2 Temmuz 1890’da imzalamasıyla   “Sherman Antitröst Yasası“ olarak anılacak olan ilk modern rekabet yasası yürürlüğü girmiş oluyordu. Yasanın esasa ilişkin ilk iki bölümü aşağıdaki gibidir;

Birinci Bölüm; Rekabeti sınırlayan anlaşmalar, hakim durumun kötüye kullanılması, tröst ve gizli anlaşmalar yasaklanmıştır.

İkinci Bölüm; Başka devletlerle veya eyaletler arasında ticaret yaparak, teşebbüste bulunduğu Pazar içerisinde tekelleşmeyi yaratan kişiler bir yılına kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaktır.

1776 yılında Adam Smith modern dünyada ilk kez Ulusların Zenginliği isimli eserinde rekabet politikası ve rekabet hukuku üzerinde durmasıyla modern doktrin literatürüne  giren Rekabet Hukuku kavramı, 1890 yılında ilk kez ABD hukukunda kodifike edilmiştir. Bu nedenle ABD ve ünlü SHERMAN YASASI, rekabet hukukunun mihenk taşını oluşturmaktadır.

2- AVRUPA’DA YENİ BİR HUKUK DALI DOĞUYOR

1900’lü yılların başından itibaren, Amerika’da ki çatışmanın[6] bir benzeri de Avrupa’da cereyan etmeye başladı. Özellikle Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı büyük para monopolü silah tüccarlarını ortaya çıkarttı. Daha sonra büyük tüccarların piyasanın diğer alanlarında faaliyete girişmeleri, silahtan kazandığı ekonomik girdiyle diğer pazar alanlarında çapraz sübvansiyonu ve dikey antlaşmalarla rekabeti kısıtlayıcı etkileri büyük çapta bir sorunun kapıda olduğunun habercisiydi.[7]

Bu durum iyiden iyiye serbest piyasa ekonomisine zarar verir hale geldi. Ve nihayet ABD’den tam 70 yıl sonra 1960 yılında Avrupa Birliği ülkeleri tarafından imzalanan Roma Antlaşması’yla rekabetin korunması, serbest piyasa ekonominsin sürdürülmesi, kartellerin yasaklanması ve hakim durumunu kötüye kullanan teşebbüslere yaptırımlar uygulanması ile rekabeti kısıtlayıcı her türlü antlaşmanın hukuk düzeni tarafından yok sayılması ilkeleri benimsendi.

Her ne kadar 1960 Roma Antlaşmasıyla bu prensipler belirlense de gerçek anlamda Rekabet Hukuku’nun 2000’li yıllardan itibaren uygulandığını söylemek mümkündür. Zira 1990-1994 arasında teşebbüslere Rekabet Kurallarını ihlalden ortalama 540 Avro ceza verilirken, 2000-2004 arasında bu ortalama değer 3.463 Avro ve 2005-2009 yılları arasında da 9.761 Avro ceza verildiğini görmekteyiz.

3- TÜRKİYE’DE REKABET HUKUKUNUN KABÜLÜ VE REKABET KURUMUNUN KURULMASI

Türkiye’de durum gerek ABD gerekse AB’den farklı işlemekteydi. 1863 yılından bu yana ülke ekonomisini kangren gibi saran Düyun-u Umumiye Reji İdaresi devlet hazinesini elinde tutmaktaydı. Söz konusu idare çeşitli pazarlarda özellikle yabancı tekellere imtiyazlar veriyor, İngiliz, Fransız ve İtalyan teşebbüslere bir takım ayrıcalıklar tanıyarak önemli iktisadi alanlarda tekelleşmelerini sağlıyordu. Bu durum iktisadi alanda büyük buhran yaşayan Osmanlı Devleti ve vatandaşlarına ağır bunalımlar yaşatmaktaydı.

1923 yılına gelindiğinde Türkiye Cumhuriyeti ekonomik bağımsızlığını kazanmış, hemen ardından gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresiyle ekonomik alandaki problemlere çözüm üretmek amacıyla bir takım prensipler benimsenmiştir. Özellikle, yabancıların tekelini yıkmak isteyen Mustafa Kemal Atatürk, bu yıllarda temel prensip olarak devletleştirme sistemini benimsemiştir. Yalnız bu durum rekabet açısından bir takım problemleri beraberinde getirmiş ve tekelin adı devlet haline gelmişti.

1982 Anayasası’nın 16’ncı maddesi Kamu İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Özel Teşebbüsleri düzenledi. Bu anayasal hükümle serbest piyasa ekonomisine ve rekabet hukukunun doğumuna biraz daha yaklaşıldı.

Özellikle Özal dönemiyle Türkiye artık serbest piyasa ekonomisini benimsedi. Serbest piyasa ekonomisini benimseyen her devlet gibi ülkemizde de rekabeti ihlalleri ortaya çıktı.

Tarihler 7 Aralık 1994 yılını gösterdiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi 4054 sayılı “Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun“u kabul etti. Rekabet Hukuku 13 Aralık 1994 tarih ve 22140sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla artık Türk Pozitif Hukukuna dahil edilmiştir.

4054 sayılı kanun Rekabeti Koruma görevini ise merkezi idare teşkilatı içerisinde aynı yıl kurulan Türk Rekabet Kurumu’na vermektedir.

4- REKABET HUKUKU SİSTEMLERİ

–          Ceza Hukuku Sistemi ; ABD, İngiltere, İrlanda, Avustralya, Yeni Zelanda, Rusya, Japonya ve İsrail gibi ülkelerde Rekabet Hukuku, Ceza Hukukunun sistematiği içerisinde düzenlenmiştir. Bu sistemde rekabet ihlallerine karşı özgürlüğü bağlayıcı hapis cezaları ile adli para cezaları verilmektedir. Bazı ülkelerde de, kartel ihlalleri şikayete bağlı olmaksızın re’sen kovuşturulabilmektedir. Kamu menfaatinin ağır bastığı bu sistemde kamuyu genellikle Devlet Savcıları temsil etmekte ve davalarda ceza mahkemesi tarafından görülmektedir. Özellikle Kartel ihlallerine karşı değişik ülkelerde 6 aydan 8 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.

–          İdare Hukuku Sistemi ; Burada devletler öncelikle rekabeti bozucu ve sınırlayıcı her türlü ihlali yasaklamaktadır. Daha sonra merkezi[8] veya taşra[9] teşkilatı içerisinde kurduğu idari mekanizmalarla rekabeti bozan ihlalleri cezalandırmaktadır. Yalnız burada verilecek ceza idari para cezası olup, ihlali yapanlara hapis veya adli para cezası verilemez. Burada idare mahkemesinde görülen bir davada mevcut değildir. Genellikle görevlendirilen idari teşkilat kendi bünyesi içerisinde gelen şikayetleri inceler, soruşturma aşamasını yönetimin memurlarıyla inceler ve genellikle yüksek kurul tarafından verilen bir kararla ihlal sabit görülürse,  kendi kurumsal yapısı içerisinde kendisine bahşedilen idari para cezasını uygular.

Söz konusu idari merciin verdiği kararlara karşı yargı yolu açıktır. Ülkemizde başvurulacak yargı yolu (Danıştay’da) temyiz niteliğindedir. Avrupa Birliği, Almanya, Fransa, İtalya, Türkiye, Kuzey Afrika bu sistemi benimseyen ülkelerden bir kaçıdır.

Gerek Ceza Hukuku sisteminde gerekse İdare Hukuku sisteminde verilecek cezalardan başka, hakları veya menfaati, ilgili rekabet ihlali nedeniyle zarara uğrayan kimselerin başvuracağı Özel Hukuk sistemi de kabul edilmiştir. Buna göre söz konusu rekabeti ihlal eden fiillerden dolayı zarara uğrayan kimseler (gerçek kişi olabileceği gibi, tüzel kişi de olabilir) adli yargıda zararlarını karşılamak için tazminat hukuku yollarına başvurabilmektedir.  Özel Hukuk Sistemi hemen hemen bütün ülkelerde kabul edilmiştir.

5- REKABET POLİTİKASI

Rekabet politikasının ne olduğu konusunda literatürde çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Bu görüşler zaman içerisinde rekabet hukukunun gelişmesine paralele olarak gelişmiş ve hukukun dinamik yapısına göre şekillenmiştir. Rekabet Politikasıyla ilgili üç görüş mevcuttur;

Birinci görüşe göre, rekabet politikası salt olarak rekabet hukukunun kurallarını uygulamaktan ibarettir. Buna göre rekabet hukuku rekabet politikasını, rekabet politikası da rekabet hukukunun kaynağını oluşturmakta ve bu iki durum bir birinden etkilenmektedir. Bu görüşü savunanlar iki kola ayrılır. Monistçiler rekabet politikasının ve hukukunun ayrılmaz bir bütün olduğunu ve aslında farklı iki kavramdan öte tek kavramı belirttiklerini ileri sürmektedir. Düalistçiler bunların iki farklı şeyi ifade ettiklerini fakat kaçınılmaz bir şekilde bir birinden etkilendiklerini savunmaktadır. Amerikan Hukukçu Skyla bu görüştedir.

İkinci görüşe göre, Rekabet politikası, rekabet hukukunu şekillendirmektedir. Ancak, rekabet politikası aynı zamanda Kamu Teşebbüslerine İlişkin Özel Hükümler ve devlet yardımlarınıda içermelidir. Rus Hukukçuların çoğunluğu bu görüştendir.

Üçüncü görüşe göre, Rekabet politikası bu iki görüşün tamamını kapsar. Bunlara artı olarak piyasalardaki rekabeti etkileyecek her türlü düzenleme, kamu tasarrufu ve bunlara ilişkin politikaları da içermelidir.

SONUÇ;

Her hukuk dalı gibi rekabet hukuku da sosyal alanda ki ihtiyaçları karşılamak için ortaya çıkmış bir hukuk dalıdır. Tarihsel sürecine bakıldığında çeşitli zaman dilimlerinde az ya da çok düzenlendiği görülmektedir. Serbest piyasa ekonomisini ve son kullanıcıyı yani tüketiciyi korumayı hedef almaktadır.

KAYNAKÇA

1- www.grekabet.blogspot.com

2- www.rekabet.gov.tr

3- Rekabet Hukukunda Dikey Anlaşmalar, Barış Ekdi, Ankara, 1999

4- Ankara Barosu Rekabet Hukuku Sempozyumu, Barış Ekdi, Ankara, 2011

5- Sherman Antitröst Yasasının Ortaya Çıkışı, Ali Ilıcak, Ankara, 2003

6- Copettition Commercial Code – scien papper- Robert Harwey, Londra, 1999

7- www.finlaw.com

8- www.barisekdi.name


[1] Sklar, 1987, 65

[2] Küçük işletme kapitalizmi deyimiyle küçük işletmelerin ekonomik alanı ve piyasadaki yoğunluğu kastedilmektedir.

[3] Anonim Şirket Kapitalizmi deyimiyle anonim şirketlerin ekonomik alanları ve ilgili piyasadaki yoğunluğu kastedilmektedir.

[4] Macklup 1952, 185

[5] Ilıcak Ali, Sherman Yasasının Ortaya Çıkışı, Ankara, 2003, sy.4

[6] Çatışma olarak anılan, küçük girişimlerle büyük anonim şirketlerinin piyasada ki iktisadi kapitalizmi- rekabeti’dir.

[7] Harwey Robert, Compettion Commercial Codex, Londra, 1999

[8] Örneğin; Türkiye, Fransa ve Kuzey Afrika

[9] Örneğin; Almanya, Fransa ve İtalya – İtalya’da Milano rekabet idaresi Venezitto rekabet idaresi gibi çeşitli rekabet idareleri mevcuttur ve bunlar  federe devlet idari yapısı içerisinde yer alan bağımsız idari kurumlardır.