Önce, sorun’un taraflarından biraz bahsedelim. Bir tarafta Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve diğer tarafta PKK ve DTP. Bakın, “barış, kardeşlik, birlikte yaşam, demokrasi, kültürel haklar, anadil isteği” gibi herkesin hoşgörü ile bakabileceği bu masum ve son derece haklı talepleri bir kenara bırakalım artık ve artık birbirimizi kandırmaktan, oyalamaktan biran önce vazgeçelim. Aksi taktirde, bu sorunun çözümü kolay da olsa çözemeyiz, çö-ze-me-yiz.
Aslına bakarsanız, PKK ve PKK’nın siyasi uzantısı ve sözcüsü olduğu artık gizlenemeyen DTP ve öncesi partilerin ileri gelenleri, zaman zaman bahse konu bu masum talepleri dile getirseler de, bazen de gerçek isteklerini, arzularını, amaçlarını adeta haykırmaktan hiç çekinmediler ve halen de çekinmiyor, açıkça söylüyor, bağırıyorlar. Bakın size, on’larca, yüz’lerce defa söylenmiş olmasına rağmen, bunlardan en belirgin, en belirleyici ve sıcak olanlarını şöyle bir sıralayalım. Leyla Zana; “Bizim liderlerimiz; Apo, Barzani ve Talabani’dir”, Osman Baydemir; “Bir gün bu coğrafyanın adını kabul edecekler”, Tümü; “Kürt coğrafyası”, ve son olarak Pervin Buldan; “Seçimler ile Kürdistan’ın sınırları çizildi” diyerek, açık açık gerçek amaçlarını gözlere soktular, kulaklara duyurdular. Ama nerede o görmesi, duyması ve anlaması gereken göz, kulak ve beyinler. Onlar maalesef ki halâ, dayatılan “Kürt Sorunu”ndalar. Aslında, temsilci sıfatlı Leyla, Osman, Ahmet, Emine ve Pervin’i tebrik etmek gerekiyor, masum istekleri çoğu zaman adeta “kalkan” yaparak arkasına gizlenmelerine rağmen, zaman zaman da gerçek niyet ve arzularını açıkça dile getirerek bas bas bağırdıkları, meydanlara çıktıkları için.
Tebrik ettikten sonra biraz da dikkat edelim ve bazı ortak noktaları bulalım. Ortak payda; “Kürdistan”. Ortak lider; “Öcalan”. Barış, kardeşlik, demokrasi, birlikte özgürce yaşam, temel hak ve özgürlükler ise; tamamen “Kalkan”. Artık konu, masum ve haklı görülebilir talepler sorunu değildir. Artık konu terör de değildir. Sorun, asrın belası terörü de aşmış, farklı bir boyut kazanmıştır. Peki nedir?
Ortada net bir sorun vardır öncelikle ve bu sorunun asıl adı da o ya da bu değildir. Çok uzun süredir bilinmesine rağmen, son yapılan açıklamalardan da net olarak anlaşılmıştır ki artık sorun; “PKK destekli ve tehditli ayrılıkçı Kürt hareketi” sorunudur ve artık bu sorun, kesinlikle ve kesinlikle bu ad üzerinden tartışılmalı ve varsa çözümünün çareleri de bu perspektif üzerinden araştırılmalı, tartışılmalıdır. Aksi taktirde bu sorun, çözümü kolay da olsa, zor da olsa asla çözülemez, çö-zü-le-mez.
sabahattintalu@gmail.com
evet sorunun adı Kürt Sorunu değil, “TÜRK SORUNU”. Kısır döngüye doğru giden ve böyle devam ederse ileride Türkiye’nin elini kolunu bağlayacak olan bir soruna doğru gidiyoruz.
Sorunun adı beli.Sorunun adı eşkiya ve terör sorunu.
Ve bu sorun malesef kangren olmaya doğru gidiyor.Hata oldu bile.
Artık ya hastayı öldürecek,ya da kesilecek bu kangren.
Dediğiniz gibi aslında tebrik etmek lazım bunları.
Çıkıp her yerde yüksek sesle haykırıyorlar.Ama engel olan yok.
Cezaevinden çıkıp Vekil olacak kadar özgürsünüz bu ülkede.Kim eziliyor anlamıyorum ki.
Bence bu ülkede Türk sorunu var.Türküm demek suç oldu artık.
Şehit haberlerine alıştırıldık artık.Duyarsızlaştırıldık.Günde 2-3 tane gelince oh be bugün az geldi denmeye başlandı.
Alah sonumuzu hayır eyleye…