Türban nedir? Türban; Hindistan ve Malezya’da erkeklerin başlarına sardığı bir başlıktır. Geleneksel bir başlık olan türban, ülkemizde 28 Şubat süreciyle birlikte büyük bir sorun olarak görülmeye başlandı. Türkiye’deki türban sorunun, Hindistan ve benzeri ülkelerde görülmemesinin nedeni:

Sponsor Bağlantılar

Türkiye’deki türban ile diğer ülkelerdeki türbanın farklılıklar göstermesidir. Ülkemizdeki türban, başı tümüyle saran ve yalnız bayanların kullanması “sorun” teşkil etmektedir. Sorunun kaynağına gelince, başına türban geçiren bir bayanın “siyasi” bir olgu olarak görülmesidir. Yani, türbanlı kadınlar “Atatürk ilke ve inkılâplarına karşı oldukları” sanılmaktadır. Sanılmaktadır diyorum, çünkü bunun yüzde yüz doğru olduğu kanıtlanmış değil.

Türban sorunu nasıl çözülür?

Gelişmiş ülkelere baktığımızda, genel anlamda böyle bir sorun görülmemektedir. Görülmemesinin sebebine bakarsak, ekonomik yeterlilik olarak görülecektir. Çünkü çalışan bir toplum hiçbir zaman kendi işi dışındaki konularla pek fazla ilgilenmez. Zaten onun işi kafasını yeterince meşgul ediyordur. Hafta sonları ailesiyle ya da arkadaşlarıyla sosyal aktivitelerde bulunan kişi, türban ya da buna benzer “KAFA KARIŞTIRICI” konularla ilgilenmez. Her şeyin devletin başındakilerin çözeceğine olan inançlarını da göz önünde bulundurursak, ülke koşullarında böyle bir sorunun gündeme gelmesi düşünülemez. Türkiye’de ise her gün bir sorun ortaya çıkıyor. Sorunun kaynağı, aslına bakılırsa incir çekirdeğini bile dolduracak cinsten olmaması, ülke insanının içinde bulunduğu boşluğu gözler önüne sermektedir. Bu boşluk, ekonominin düzelmesiyle giderileceğine olan inancım tam. Neden mi? Aile içinden bir örnek vereyim. 5 kişilik bir aile düşünelim. Bu ailede yalnız baba çalışıyor, diğerleri ise okul okuyor, ev kira tek geçim kaynağı babanın getirdiği para. Ay sonu geliyor elektrik, doğalgaz, telefon ve su faturalanın yanında, ev kirası verilecek. Babanın aldığı maaş 1250 TL. olsun. Size soruyorum, babanın ay sonundaki ya da aybaşından ay sonuna kadarki psikolojisi nasıl olur? Bunu da, düşünüp siz değerli kardeşlerimin vicdan muhasebesine bırakıyorum. Görüldüğü gibi, asıl sorunun kaynağının maddi yetersizlik olduğu ve ekonomik bozukluğun giderilmesi için çabanın tümüyle yetersiz olduğu görülmektedir. Tabi, Türkiye stratejik konumu itibariyle çok önemli bir bölgede bulunmaktadır. Çevresel etkilerin ülkeye yansımasını da göz ardı edemeyiz elbette. Eğer ülke insanı, muhalefetiyle, iktidarıyla, STK’larıyla bir araya gelip çözüm için istişarede bulunurlarsa, ülkemizin geleceği parlak olur.

Sonuç olarak, ekonomik bunalım kişisel bunalımlara, kişisel bunalımlar psikolojik travmalara ve bu travmalar da ülkeyi bazen kaosa sürüklemektedir. Tüm bu olumsuzlukların çözümü; ekonomik rahatlamayla giderileceğini göz önünde bulundurursak, devletin her imkânı kullanması gerekir. İnsanları kazanma adına adımlar atmalıdır. Bölgesel ayrım yapmaksızın, tüm iş adamları yatırımlar yaparak, kişinin kafasını kemiren kurtçuklardan biran önce kurtulmasına vesile olmalıdır. Aksi durumda, ülkeyi birilerinin güdümünde yoluna devam eder ki, bu da önümüzdeki uçurumu görmemizi engeller.

Vesselam

Hamza KILIÇASLAN