* İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür.
NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır.
sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış)
ünlü düşmesi
burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış)
ünlü düşmesi
nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış)
ünlü düşmesi
gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış)
ünlü düşmesi
* Ad ile yardımcı fiilden oluşan bazı birleşik fiillerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik fiillerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fiili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır.
Ad Yard. Fiil
şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış)
ünlü düşmesi
kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış)
ünlü düşmesi
(* ünsüz yumuşaması: p › b)
* Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür.
sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış)
ünlü düşmesi
ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış)
ünlü düşmesi
sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış)
ünlü düşmesi
kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış)
ünlü düşmesi
savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış)
ünlü düşmesi
* Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür.
pazar ertesi → pazartesi
kayın ana → kaynana
ne için → niçin
ne asıl → nasıl
ünlü düşmesi
* Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kurallarına uygundur.
bura – da → burda (doğru) burada (doğru)
şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru)
ora – da → orda (doğru) orada (doğru)
içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru)
dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru)
ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru)
nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru)
ünlü düşmesi
* Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şiirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir.
Güzelliğin on par’etmez (para etmez)
ünlü düşmesi
Bu bendeki aşk olmasa
Âşık Veysel
Yukarıdaki şiir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzelliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şiirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor.
Ses
Olayları
Ünlü Düşmesi (Hece Düşmesi)
Ünsüz Düşmesi
Ünlü Türemesi
Ünsüz Türemesi
Kaynaştırma
a. Kaynaştırma Ünsüzleri
b. Koruyucu Ünsüz
c. Zamir n’si (Adıl n’si)
Ünsüz Yumuşaması
Ünsüz Benzeşmesi
“n – b” Çatışması
Ünlü Daralması
Göcüşme
Ulama
eyvah!yarın türkçe yazılımız var hiçde çalışmadım çok korkuyorum düşk puan almdan ama sorular baist ha bu arda konuyu çok güzel anlatmışsınız 🙂
******lara inay kötü
lücem face ve twete
muhteşem bir site ve yazılıdaninş 100 aldım
zsA S
vxdhfjhmhgyl
hngnmkjkm
ç********************o********************k********************s********************çma
eh güzel olmuş anlatımım vardı iyi yani idare eder………
çok işime yaradı türkçeden 100 aldım
bune ya böyle ödev yapılacak yani biraz daha olsaymış iyi olurmuş byha
bune ya böyle ödev yapılacak yani biraz daha olsaymış iyi olurmuş byha
bi *** anlamadım hadi nyse
çok az örnek var açıkcası yapanı bulursam öldürücem!
Alah razı olsun gardaşlar
Alah razı olsun gardaşlar
BİLMİYORUM AMA YİNE GÜZELE BENZİYO SİZDE ***** ***** YORUMLAR ATMAYIN
sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış)
ünlü düşmesi
Saol Ödevimi Yapdım
ödev yaptım açıkcası işime yaradı.:D yoksa bu siteye uğramam pampişim
Devamı: .yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz1aUWtyW2B
çok işime yaradı tşk
çok işime yaradı tşk
hiç işime yaramadı hiç güzeldeğil bu site
eyw herkesin elerine saglık artık cok ei anlıyom unlulerden:)
ödevimi yada anlama dığımı buradan araştırıyom
çok güzel işime yaradı
yani çok beğendim yani çok güzel yani…..
Çok işime yaradı çok saol’lun
çok saolun çok güzl hazırlamışsınız teşekür ederiz
salak esma (GERİZEKALI)
esma güzel (gerçekten güzelim esma güzel (gerçekten güzelim esma güzel (gerçekten güzelim
TDK sitesinde nerde, burda, içerde gibi kelimeler mevcut değil. Bu yazım yanlışı olduğunu göstermez mi? Yoksa TDK’nın bilmediği nedir?
aysun hanıma teşekür ederiz o zaman 🙂
COCUKLAR BU SITE INANILMAZ SEKILDE GUZEL.OGRENCILERIME PREJOKTORDEN ACTIM.OKULDA COK ISIME YARIYOR.BEN BIR TURKCE OGRETMENI OLMAMA RAGMEN UNUTUGUM BILGILERI BURADAN DA TEKRAR EDIYORUM,VE AYSUN ADINDA BIR OGRENCIM VAR O BU SITEYI BANA TANITI.
ödev yaptım açıkcası işime yaradı.:D yoksa bu siteye uğramam pampişim
sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış)
ünlü düşmesi
burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış)
ünlü düşmesi
nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış)
ünlü düşmesi
gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış)
ünlü düşmesi
* Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır.
Ad Yard. Fil
şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış)
ünlü düşmesi
kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış)
ünlü düşmesi
(* ünsüz yumuşaması: p › b)
* Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür.
sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış)
ünlü düşmesi
ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış)
ünlü düşmesi
sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış)
ünlü düşmesi
kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış)
ünlü düşmesi
savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış)
ünlü düşmesi
* Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür.
pazar ertesi → pazartesi
kayın ana → kaynana
ne için → niçin
ne asıl → nasıl
ünlü düşmesi
* Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur.
bura – da → burda (doğru) burada (doğru)
şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru)
ora – da → orda (doğru) orada (doğru)
içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru)
dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru)
ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru)
nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru)
ünlü düşmesi
* Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir.
Güzeliğin on par’etmez (para etmez)
ünlü düşmesi
Bu bendeki aşk olmasa
Âşık Veysel
Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor.
Ses Olayları
Ünlü Düşmesi (Hece Düşmesi)
Ünsüz Düşmesi
Ünlü Türemesi
Ünsüz Türemesi
Kaynaştırma
a. Kaynaştırma Ünsüzleri
b. Koruyucu Ünsüz
c. Zamir n’si (Adıl n’si)
Devamı: .yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz1fqeD8nHC
çok güzel ama burda bide test olsaydı çok süper olurdu
Türkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer.
* İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür.
NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır.
sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış)
ünlü düşmesi
burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış)
ünlü düşmesi
nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış)
ünlü düşmesi
gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış)
ünlü düşmesi
* Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır.
Ad Yard. Fil
şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış)
ünlü düşmesi
kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış)
ünlü düşmesi
(* ünsüz yumuşaması: p › b)
* Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür.
sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış)
ünlü düşmesi
ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış)
ünlü düşmesi
sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış)
ünlü düşmesi
kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış)
ünlü düşmesi
savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış)
ünlü düşmesi
* Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür.
pazar ertesi → pazartesi
kayın ana → kaynana
ne için → niçin
ne asıl → nasıl
ünlü düşmesi
* Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur.
bura – da → burda (doğru) burada (doğru)
şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru)
ora – da → orda (doğru) orada (doğru)
içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru)
dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru)
ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru)
nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru)
ünlü düşmesi
* Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir.
Güzeliğin on par’etmez (para etmez)
ünlü düşmesi
Bu bendeki aşk olmasa
Âşık Veysel
Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor.
Ses Olayları
Ünlü Düşmesi (Hece Düşmesi)
Ünsüz Düşmesi
Ünlü Türemesi
Ünsüz Türemesi
Kaynaştırma
a. Kaynaştırma Ünsüzleri
b. Koruyucu Ünsüz
c. Zamir n’si (Adıl n’si)
Ünsüz Yumuşaması
Ünsüz Benzeşmesi
“n – b” Çatışması
Ünlü Daralması
Göcüşme
Ulama
Devamı: .yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz1fgcoFAg
ÇOK ÇALIŞTIM 100 ALIRIM EN SEVDİĞİM KONU
İdarelikmiş
çok kötü
performans ödevi için aldım bu yazı ve örnekler bana yeter harhalde sizin sayenizde %100 alabilirim teşekür ederim ödevim 2011 25 kasım günü verilicektir bugün 24kasım
yha ses dusmesı unlu dusmesım olyo
YHu qüzeL ßi site hoş hiçde uzun diL ßnceé ! 😀
Çok İşime yaradı Hepsini Yazdım Lise/1 😀
çok güzel ve faydalı bir site
nie böle uzun yazıonuz kimse okumuoki xd
cok guzel bi site
ÜNLÜ DÜŞMESİ ( HECE DÜŞMESİ )
Türkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer.
* İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür.
NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır.
sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış)
ünlü düşmesi
burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış)
ünlü düşmesi
nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış)
ünlü düşmesi
gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış)
ünlü düşmesi
* Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır.
Ad Yard. Fil
şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış)
ünlü düşmesi
kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış)
ünlü düşmesi
(* ünsüz yumuşaması: p › b)
* Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür.
sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış)
ünlü düşmesi
ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış)
ünlü düşmesi
sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış)
ünlü düşmesi
kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış)
ünlü düşmesi
savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış)
ünlü düşmesi
* Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür.
pazar ertesi → pazartesi
kayın ana → kaynana
ne için → niçin
ne asıl → nasıl
ünlü düşmesi
* Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur.
bura – da → burda (doğru) burada (doğru)
şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru)
ora – da → orda (doğru) orada (doğru)
içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru)
dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru)
ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru)
nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru)
ünlü düşmesi
* Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir.
Güzeliğin on par’etmez (para etmez)
ünlü düşmesi
Bu bendeki aşk olmasa
Âşık Veysel
Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor.
HİLAL ŞAHİN
TÜRKÇE ÖĞRETMENİ
*** gibi anlatmıslar hiç bisey anlamadım
:D:D:D:D:D:D ÇOK TEŞEKÜR EDERİM ÇOK GÜZEL BİR LİSTE
size o kadar cok tesekur ederim ki anlatamam kisacasi odevlerimi bu siteden yaotin yani cok anlamli bir site acmisinin butun sitelerden bin kat guzel
teşekür ederim süper bi sitesiniz bence siz her siteden daha iyisiniz
çok teşekürler çok ama çok teşekürler
çok teşekürler işime çok yaradı. pazartesi türkçe öğretmeni kızmayacak. çok çok teşekür ederim.
çok teşekürler işime çok yaradı. pazartesi türkçe öğretmeni kızmayacak. çok çok teşekür ederim.
bunu ndn yazma gereği bulıyım ki demi xd lan
iyki dodun senin bana çok yardımınoldu
eh çok uzun ama idare eder yani biraz değilde çok uzun yinede fayda eder hani fayda eder derken benim gibi sınavı olanlara fayda eder veya bu konuyu yeni işleyenlere lazım olabilir vb.yani vesayri afedersinizama azda olsa benimkide uzun oldu çünkü bilgisayarda yazı yazmayı çok seviyorum. umarım beni anlamışsınızdır arkadaşlar.haydi görüşürüz.***/***
bırakın bizimde yazmamıza izin verin…güzel bir site ama konuları biz yazalım…..
cok güzl seyler ama cümlede yazsaydnz dha iyi olurdu yinede oLsun cok gzL seylerdi saolun SÜPER !
sağolun cok gzl seyler öğretmen ödev verdi urdan yazdım süper ama keske cümlede yazsadılar yinede cok iyi saolun
benim yarın sınavım var bu siteyi buldum inşalah işime yarar zaten yarayacağını umuyorum hazırlayanın elerine sağlık çok teşekür ediyorum
mükemel
adı-lı adlı
gerçekten güzel ama 5/4 bazı eksikleri var ama i denilebilir
bençe çok güzel aradımı buldum omeleyin *****lı
Ben 6ya gidiyorum yazılıların hepsi klasik ama zor
Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini
kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu
kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken
tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben;
dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi
gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa
sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben;
tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? kaynaştırma denir Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi? Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz19EpPIUAp bencede 😀
Devamı: .yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0kXWtkxXk
Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini
kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu
kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken
tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben;
dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi
gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa
sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben;
tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? kaynaştırma denir Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi?
Devamı: .yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz1AGlZsALR
Türkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda (doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hec Devamı:
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz19embLkxg
Türkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda (doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hec Devamı:
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz19embLkxg
Türkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda (doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hec
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz19K317836
Kanka bu nasıl yorum böyle 😀 Sen diğer dilbilgisi konularına da yorum yaz zahmet olmazsa 🙂
Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini
kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu
kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken
tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben;
dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi
gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa
sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben;
tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? Bu konuyu yazma gereğini neden duydum? Değerli ve çok sevdiğim bir öğretmen arkadaşım son yazımla ilgili olarak bir ileti gönderdi bana. “Tamlamalarla ilgili olarak yazdığın yazıda “bahçe” sözcüğüyle “-i” eki arasına giren “s” harfinin görevinden söz etmemişsin. Eksik kalmamış mı biraz?” diye soruyor. Hem o eksiği tamamlamak hem de, gerçekten, bilinmesi gereken bu konu hakında benim bildiklerimi sizinle paylaşmak için duydum bu gereği. Kök ya da gövdesi sesli bir harfle biten sözcüklere sesli harflerden biriyle başlayan bir ek getirmek gerektiğinde kulanırız bu harfleri. “N” kaynaştırma harfini isim tamlamalarında tamlanandan sonra ismin durum eklerinden birini kulanmamız gerektiğinde kulanırız. Örneğin: Okul bahçesini – odanın kapısına, ilaç kutusunda, babamın ardından “S” kaynaştırma harfi, isim tamlaması yaparken tamlanan isim sesli bir harfle bitiyorsa kulanılır. Örneğin: Okul bahçesi – odanın kapısı “Y” kaynaştırma harfi, sonunda sesli bir harf olan sözcüğe ismin -i ve -e durum eklerinden biri eklenmeden önce, isimle ek arasına girer. Örneğin: kapıyı, kutuya, silgiyi, örtüye Burada; sonu sesli harfle biten isimlere, kişi adılını kulanmadan getirilen ikinci tekil iyelik adılı – n ile ikinci çoğul iyelik adılı -niz (-nız, nuz, – nüz) deki “n” harfini kaynaştırma harfi “n” ile karıştırmamak gerekir. Açıklık kazandırmak için bir örnek verelim. Senin masana tamlamasını masana olarak da kulanırız. Masana sözcüğünde sen adılı kulanılmamıştır. Buna karşın sözcükteki -n eki iyelik adılı masanın ikinci tekil kişiye ait olduğunu anlatır. Bu durum sizin masanıza yerine kulanılan masanıza için de böyledir. Masa sözcüğünden sonra gelen “n” ler iyelik ekleridirler. Dilbilgisi konusu sıkıcı bir konudur dinleyenler ve okuyanlar için. Ama eğer, konuşmamızın ve yazımızın doğru ve anlaşılır olmasını istiyorsak, kulandığımız dilin dilbilgisine egemen olmamız bir zorunluluktur. Salt dilbilgisine değil dilin yazım kuralarını da bilmeliyiz. Ne demişti bir ünlü düşünür? “Bilmemek ayıp değildir. Öğrenmemek ayıptır.” Bir diğerine göreyse; “Öğrenmenin yaşı yoktur.” Ben; dilimizle ilgili olarak yazmaya başladığımda bir meslektaşım, “Ukâlâ herif! Ben bilirim, bilirsem de en iyisini bilirim. Sanki bu konuyu yalnız sen mi biliyorsun? Senin her konuşman, her yazın yazım kuralarına göre mi?” biçiminde eleştirmişti beni. Ben de; “O zaman sen de yaz! Bende bulduğun yanlışları da, acımadan, yüzüme vur!” demiştim ona. Ancak; böyle, dilimizin kuralarıyla konuşulmasını ve yazılmasını gerçekleştiririz. İş edinin bunu kendinize! Özelikle köşe yazarlarının yaptıkları yazım kuralı yanlışlarının altını çizin! Bu yanlışları her gün, yazdıkları her yazıda yaptıklarına tanık olacaksınız. Buna hakları var mı bu anlı şanlı hanımların? Bu Beyoğlu beylerin? Bizim hakımız var mı dilimizin kuralarını çiğnemeye? Yanıtlarınızı kızmadan, alınmadan arayın! Benim amacım kimseyi kızdırmak değil! Ben; tutkunu olduğum dilin kuralarıyla konuşulmasının ve yazılmasının savaşımındayım. Bilmem anlatabildim mi? kaynaştırma denir Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi? Bilmem anlatabildim mi?
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz19EpPIUAp
bencede 😀
sper yha çok tşekürler elerinize sağlık
sper yha çok tşekürler elerinize sağlık
sper y tşkür ederim
çok süper harika site
Türkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda (doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmakTürkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda (doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor. Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0Vcqgo8cm
Türkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda (doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor. Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0Vcqgo8cm
Devamı: ***.yenimakale.cTürkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda (doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor. Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0Vcqgo8cmTürkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda (doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor. Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0Vcqgo8cmTürkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda
(doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor. Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0Vcqgo8cmTürkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda (doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor. Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0Vcqgo8cm
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0VYEimI41Türkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda (doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor. Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0Vcqgo8cm
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0VYEimI41
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0VYEimI41
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0VYEimI41
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0VYEimI41om/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0VYEimI41
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0VYEimI41 için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor. Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0Vcqgo8cm
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0VYEimI41
Türkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer. * İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür. NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır. sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış) ünlü düşmesi burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış) ünlü düşmesi nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış) ünlü düşmesi gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış) ünlü düşmesi * Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır. Ad Yard. Fil şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış) ünlü düşmesi kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış) ünlü düşmesi (* ünsüz yumuşaması: p › b) * Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür. sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış) ünlü düşmesi ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış) ünlü düşmesi sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış) ünlü düşmesi kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış) ünlü düşmesi savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış) ünlü düşmesi * Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür. pazar ertesi → pazartesi kayın ana → kaynana ne için → niçin ne asıl → nasıl ünlü düşmesi * Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur. bura – da → burda (doğru) burada (doğru) şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru) ora – da → orda (doğru) orada (doğru) içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru) dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru) ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru) nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru) ünlü düşmesi * Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir. Güzeliğin on par’etmez (para etmez) ünlü düşmesi Bu bendeki aşk olmasa Âşık Veysel Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor.
Devamı: ***.yenimakale.com/wordpres/unlu-dusmesi-hece-dusmesi.html#ixz0Vcqgo8cm
cok guzel ama buraya benden once gidenlerin heopsi kesin 3 e gidiyordur
güzel
bunların baziları okulda öğrendiğimizden farklı kanmıyorum…
çok güzel yazmışım ya
:side: 😛 wala imiş
:0 site quseL yha
siz olmasanız performans ödevi yapamazdk
süpersiniz arkadaşlar
harika
Türkçede her hecede bir ünlü bulunur. Bu nedenle ünlü düşmesinin olduğu yerde aynı zamanda hece sayısı da düşer.
* İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcükler ünlüyle başlayan ek aldığında ünlü düşmesi (hece düşmesi) görülür.
NOT: Ünlü düşmesini yazıda göstermemek bir yazım yanlışıdır.
sabır – ım → sabrım (doğru) sabırım (yanlış)
ünlü düşmesi
burun – u → burnu (doğru) burunum (yanlış)
ünlü düşmesi
nesil – i → nesli (doğru) nesili (yanlış)
ünlü düşmesi
gönül – üm → gönlüm (doğru) gönülüm (yanlış)
ünlü düşmesi
* Ad ile yardımcı filden oluşan bazı birleşik filerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip birleşik filerde ünlü düşmesini yazıda göstermemek ve ad ile yardımcı fili ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır.
Ad Yard. Fil
şükür et– → şükret– (doğru) şükür et– (yanlış)
ünlü düşmesi
kayıp ol– → kaybol– (doğru) kayıp ol– (yanlış)
ünlü düşmesi
(* ünsüz yumuşaması: p › b)
* Yapım ekleriyle sözcük türetilirken bazen “ünlü düşmesi” görülür.
sıyır- – ık → sıyrık (doğru) sıyırık (yanlış)
ünlü düşmesi
ayır- – ım → ayrım (doğru) ayırım (yanlış)
ünlü düşmesi
sarı – ar– → sarar– (doğru) sarıar– (yanlış)
ünlü düşmesi
kavur- – ul– muş → kavrulmuş (doğru) kavurulmuş (yanlış)
ünlü düşmesi
savur- – ul– an → savrulan (doğru) savurulan (yanlış)
ünlü düşmesi
* Bazı birleşik sözcüklerin oluşumu sırasında “ünlü düşmesi” görülür.
pazar ertesi → pazartesi
kayın ana → kaynana
ne için → niçin
ne asıl → nasıl
ünlü düşmesi
* Yer-yön anlamı taşıyan bazı sözcüklerde “ünlü düşmesi” görülür. Bu tip sözcüklerde, daha çok söyleyişte görülen “ünlü düşmesi”ni yazıda göstermek bir yazım yanlışı değildir. Her iki biçim de yazım kuralarına uygundur.
bura – da → burda (doğru) burada (doğru)
şura – da → şurda (doğru) şurada (doğru)
ora – da → orda (doğru) orada (doğru)
içeri – de → içerde (doğru) içeride (doğru)
dışarı – da → dışarıda (doğru) dışarıda (doğru)
ileri – de → ilerde (doğru) ileride (doğru)
nere – de → nerden (doğru) nereden (doğru)
ünlü düşmesi
* Hece ölçüsüyle söylenen, yazılan şirlerde kalıba uydurmak amacıyla ünlü düşürebilir.
Güzeliğin on par’etmez (para etmez)
ünlü düşmesi
Bu bendeki aşk olmasa
Âşık Veysel
Yukarıdaki şir hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenmiştir. Şair birinci mısrayı “Güzeliğin on para etmez” biçiminde söylese, 9 hece olduğu için şirin ölçüsü bozulacak. Ölçüye uydurmak için bir ünlüyü düşürüyor, hece sayısı 8 oluyor.
EwT site SüPeR aRkAdAşLr
uzun ama iyi idare eder!!!!!!????………..;;;,;
öğretmenin anlatıkları
cok qsl teşkürlr…
özür dlerim site harika ya
idare eder
:woho: :side: 🙂 😉 😀 😆 :cher:
evet içerikler güzel yani
ok işie yaradı teşekür ederim.
NASIL BULAMADIN MELEK YHAA
ÇOK GÜSEL ÖRNEKLER VARDI..!!!1 :kis: 🙂 😛
:side: ÇOK İŞİME YARADI SAĞAOLUN PARDON SAĞOLUN 😛 😛 😛 😛 ❗ ❗ :cher: B) :kis: :kis: :sily: :pinch:
bulamadım
😀 😀 😀 😀 😀 çok gsl bir site çok ama çok sağolun