Hayatımızı kolaylaştırmak ve daha yaşanabilir bir dünya meydana getirmek için üretmenin ne kadar önemli bir etken olduğunu bilmeyen yoktur. Teknoloji çağında yediden yetmişe herkes bu üretilen araç gereçler ile bir şekilde ilişki içindedir. Ya üretendir ya da kullanan. Asıl önemli olan konu ise yeni neslin bu üretme noktasında nerede durduğudur.
Dünya genelinde bazı ülkeler özellikle eğitim kurumlarında yetişen yeni nesilleri, ülke ekonomisinin gelişmesine katkı sağlayacak olan üretime dahil etme noktasında birçok proje ve çalışma yapmaktadırlar. Bilimin ışığında yürütülen çalışmaları yakından takip ederek ders müfredatını güncel tutmaya gayret göstermektedirler. Bunun için özel oluşturulmuş kurul ve heyetler ile genç kuşaklarını, teknolojinin ortaya çıkardığı ürünleri geliştirmek için gayret ve çaba göstermektedirler. Devletler ise bu çalışmaları yakından takip ederek oluşabilecek tüm problem ve sorunları çözmek adına her türlü fedakarlığı ortaya sermektedirler.
Üretmekten ziyade tüketme konusunda başı çeken ülkemizde ise maalesef eğitim kurumlarımızdaki ders müfredatında değişikliklere ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle ortaokul ve lise döneminde ki öğrencilerimize üretmenin önemini, ülke ekonomisine faydasını, ortaya çıkan eserin gerçekten bir övünç kaynağı olacağını ve tüketim araçlarını bilinçsizce kullanmanın olumsuzluklarını anlatmanın yollarını bulmalıyız. Üniversitelerimizden mezun olan öğrencilerimiz alanlarında uzman olamadıklarından ne kendilerine ne de ülkemizin gelişimine bir faydası dokunuyor. Üniversiteden mezun olan öğrencinin öncelikleri arasında ilk sırayı bir işe girmek alıyor ama askerlik durumundan dolayı rahat hareket edemiyor. Şirket sahipleri de haklı olarak askerliğini yapmamış personel çalıştırma taraftarı değil veya çalıştıracaksa da ücretini düşük ödüyor ve bu şirketler yeni mezun olmuş öğrenciyi, alanında uzman olmadığı için neredeyse vasıfsız eleman statüsünde işe alıyor ve haliyle ücret yine düşük.
Diğer çarpıcı bir konu ise vatani görevini yapmak için askere giden gençlerimizin bir çoğu bu görevi layıkıyla yerine getiremediklerinden ötürü kendilerini huzursuz hissetmeleridir. Sınır bölgelerinin aksine iç bölgelerde askerlik yapan gençlerimiz, savunma sanayiinde atağa geçtiğimiz şu günlerde, üretilecek araçların bir köşesinden tutmanın kendilerini daha da mutlu edeceğini dile getirmekteler. Örneğin; üretilecek olan savaş uçağının iç anadolu bölgesindeki askeri alanlarda üretilmesi gerçekten muazzam bir olay olurdu. Her şehir uçağın bir parçasını üretecek ve parçalar bir araya geldiğinde bir uçağımız olacak. Aynı zamanda da parçalar farklı bölgelerde uretildiginden bilgilerin gizliliği de korunmuş olacak. Asker alımı ise bu araçların üretilmesinde ihtiyaç duyulan personel sayısına ve niteliğine göre yapılacak. Bu sistem aynı zamanda vasıfsız elemanların dahi ülke ekonomisine katkılarının sağlanmasına vesile olacaktır.
Üniversitelerde uygulanan müfredata değinecek olursak yeniden gözden geçirilmeli ve çağımıza ışık tutacak gençlerimizin donanımlı olması için ne yapılması gerekiyorsa hem devlet hem de eğitim kurumları aracılığıyla hiç vakit kaybetmeden uygulamaya geçirilmeli. Alanlarında iyi eğitim almış uzman öğrencilerin ülkemize, bilime ve insanlığa katkıları kesinlikle üst seviyelerde olacaktır. Eğitim kurumlarımızda eğitim gören yaklaşık 25 milyon gencimizi eğer ihmal edersek gelecek kuşaklara çok büyük bir işkence yapmış olacağız ve bizden asla övünerek bahsetmeyeceklerdir.
Zeyn K.