İnsan ölüme ve ahiret yolculuğuna her an hazır olmalı. İçi-dışı temiz bir şekilde öteden gelecek daveti beklemeli. Çünkü ne zaman “Gel!” denileceği belli değil. Öyleyse her an temiz durmalı, saf kalmalı. Akıl, mantık, kalb, kafa, duygu ve düşüncelerini daima berrak tutmalı ve her an gitmeye hazır durmalı.
Aynı viyadükler gibi, bu viyadüklerin de özel bir çıkışı yok. Hayat yolumuzun dünya istasyonuna bağlı bu yoldan da çıkış ne zaman belli değil. Her an her yerde çıkış olabilir. Nasıl ki sağından solundan sağlam bariyerlerle çevrilmiş bir viyadükte giderken bazen birden bariyerlere çarparak savruluyoruz. Zorunlu bir çıkış meydana geliyor etrafı çevrili viyadüklerden.

Sponsor Bağlantılar

Bu çıkışın zamanı belli değil. Her an karşımıza çıkabilir. 8 Mart Perşembe günü saat 17.00 sıralarında Erzincan-Erzurum Karayolunun 16. kilometresinde Ak Parti İl Başkanı Salih Eğinlioğlu’nun kullandığı otomobil ile kamyonetin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında Erzincan’ın sevilen insanı, eğitim gönüllüsü Rafet Çakırbay’ın, hakkın rahmetine yürüdüğü haberini çok uzaklarda aldık onu sevenler olarak.

Bir arkadaşımızın yazdığı taziye rahmetliyi en güzel şekilde ifade etmektedir. Arkadaşımız
“Çok  zorlanıyorum şimdi yazarken, içim yanıyor, canım yanıyor. Alıyorum veriyorum ve ağlıyorum.. Ağlıyorum.. Ne yazsam, ne yazabilirim? Perşembe günü, hizmet diyarından ahiret yurduna hicret ettiğini Cuma günü çok uzaklardaki bir abimden öğrendim. Acı haberi tez duydum. Şehrin Ebubekir’i gibiydi. O’nun hakemliğine kim razı olmazdı ki? Adına sadık kalarak yaşadı Rafet Abi.  Orada ondan yumuşak huylusunu görmedim. Vefatından iki gün önce -hissi kalbe’l vuku olabilir- hasreti bende zirve yapmıştı ve gözüm gönlüm o’nu aramıştı. Şu tevafuka bakın ki, o’nun Allah’a yürüdüğü dakikalarda biz burada arkadaşlarla sonsuz nur kitabından ’’Peygamberimiz (sav)’in yumuşak huyluluğu’’ konusunu müzakere ediyorduk. Rahmetli Hacı Kemal Erimez Abi’ye şehirde en çok benzeyen o idi. Rüzgârlar poyraz estiğinde sığınılacak en güvenilir limanımızdı. Hepimizin abisiydi, manevi babamızdı. Rafet Abi’nin yerini doldurmak Erzincanlı’lar için zor olacak.. Sanki o bizlere Allah’ın hususi bir ikramıydı. Ben zaten yetim büyümüştüm ama şimdi tekrar yetim kaldım. Zannediyorum Türkiye’nin çok yerinden, hatta dünyanın kaç ülkesinden nice yetimler o’na fatihalar, yasinler okuyorlar ve okumaya devam edecekler. Şu an yanınızda olmayı ne kadar arzu ederdim. Beni ilk karşılayanlardandı. Kaderimize bakın ki ne o beni uğurlayabildi, ne de ben o’nu. Başta ailesi, kardeşleri, çocukları, torunları, yakınları, akrabaları olmak üzere dostlarına, arkadaşlarına, sevenlerine, Erzincanlılar’a Allah’tan sabr-ı cemil dilerim. Mekânın cennet, ruhun şad olsun Rafet Abim.” diye bitiriyordu sözlerini.

Dosttan, ahbaptan ayrılma yer yer bir hicran şeklinde kendisini hissettirebilir. Dostlardan böylesi bir ayrılık askere gitme gibidir. Hani anne babalar evlatlarını askere gönderirken ağlarlar ya, işte bu da askere gitme gibi muvakkat bir ayrılmadır. Hayat bir askerlik, vefat da bir terhistir.

Askerliğini tamamladın ve terhis oldun Rafet abi. Silinmez izler bıraktın arkanda. Binlerce talebede emeğin var. Dünyanın her yerinde sana dua eden talebelerin gözü yaşlı sana dua ediyor. Ruhun şad olsun mekânın cennet.