Amerika Irak’a girince Saddam sonrası dönemde Irak’ta söz sahibi olamayacağı düşünülen Türkiye beklenenin aksine Irak’ta etkinliğini ortaya koymuş ve sürece müdahil olabilmiştir. Tezkereye “evet” diyen bir başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve şahsi fikir olarak tezkereye karşı çıkan ve bunu sadece partisi içerisinde görüş olarak dillendiren bir Davutoğlu. Biri başbakan diğeri dışişleri bakanı. Ama farklı düşünebilen ve bu farklılığı açığa vurmaktan kendi içinde tartışmaktan çekinmeyen iki insan.
Şu an Suriye’de yaşananlar ve Türkiye’nin ortak bakanlar kurulu zirvesi yapmaya kadar gelmiş bir ilişki halinden neredeyse çatışma yaşamaya kadar gelen son durum.
Aynen Irak’ta olduğu gibi şu an Suriye’de yaşananlar Davutoğlu diplomasisinin aleyhine işliyor. Ama açıkça gözüken bir durum var ki Suriye’de rejim değişecek. Çünkü her geçen gün Suriye’deki durum Esad yönetiminin aleyhine işlemekte. Bizim burada temennimiz insanların zarar görmeden huzura kavuşmasından yana. Çünkü orada bir tarih mirasımız, orada akrabalarımız, orada Müslüman kardeşlerimiz ve orada insanlar yaşamakta. Suriye’nin huzuru demek Türkiye’nin huzuruna katkı yapmak demek.
Davutoğlu diplomasisine son zamanlarda yaşanan bir örnekle değinelim. Davutoğlu’nun aktardığına göre önemli bir Avrupa ülkesinin dışişleri bakanı Sırbistan dışişleri bakanına, Türkiye-Bosna Hersek-Sırbistan üçlü zirvesinde Boşnak ve Sırplar’ın birbirlerine yakınlaşmasıyla ilgili şu sözleri sarf ediyor. “Biz size hep söyledik şimdiye kadar aranızı düzeltin diye. Bizi dinlemediniz. Ama 400 yıl geçmişte birlikteliğiniz olan Türkler size geldiler hemen onların sözünü dinlediniz. Bu nasıl bir durum anlamadık” demiş. Bunun üzerine Sırp dışişleri bakanı “Siz de bizim gibi Türklerle 400 sene beraber geçirseydiniz söz dinlemeyi öğrenirdiniz” diyor. Esprili konuşma bu şekilde devam ediyor.
Evet, Türkler’in veya Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin veya eski Osmanlı’nın yeni mirasının ya da her ne derseniz deyin işte “onların” dünyadaki hiçbir devlete, insana karşı insanların meşru haklarına zarar verecek bir tutum içinde olmadığına dair güveni, siz muhataplarınıza verebilirseniz işte o zaman herkese kardeş olabilirisiniz. Ve unutmayın kardeşinizi himaye edersiniz. Bu himaye beraberinde kardeşinizin sizin hemen hemen her sözünüzü tutmasına kadar gidecektir.
Davutoğlu diplomasisinin temelinde özellikle komşularla, nihayetinde tüm ülkelerle karşılıklı ilişkileri geliştirip bu ilişkilerin bozulamayacak bir seviyeye gelmesi ve neticesinde bir barış imparatorluğu kurmak. Bu konuyu açarsak insani ilişkiler devlet ilişkilerine benzerlik göstermektedir. Siz herhangi bir devletin değerlerine saygı duyarsanız gerçekten onlar da sizin değerlerinize saygı duyacaktır. Ve siz devletlerin arasında olumlu bir köprü vazifesi görürseniz iki tarafın da haklarını gözeterek, içerisinde hakkaniyet barındıran tüm devlet adamları size inanacak ve sizin arkanıza düşecektir.
Sözün senet olduğu, sözün anında dikkate alınıp yerine getirildiği Türkiye vizyonuna ulaşabilmek için çalışmaya devam etme dileğiyle.
Hamza Furkan OĞUZHAN.
hamzafurkan88@hotmail.com
02.01.2012, 01:38
Bahis edilen cümle insaflı düşünen devlet adamları için geçerli tabi ki. Ama şunu da unutmayalım. Devletler arası ilişkilerde bile sözünün eri olmanın uluslararsı anlamda bir özel konumu olacaktır. Dünyanın süpergücü de olsanız bugün verdiğiniz sözün arkasında durmuyorsanız sizin denetiminizdeki en basit devlet dahi gün gelince sizi arkanızdan vurmaya hazır olacaktır. Yeter ki eline fırsat geçsin. Nasıl ki Osmanlı Devleti’nin bünyesinde senelerce çok çeşitli miletler ve dinler yaşayabilmiş aynen öyle de siz Osmanlı’nın kendi egemenliği altında yaşayan halklara verdiği güveni siz de verebilirseniz aynı güç sizin elinizde olacaktır.
“Siz herhangi bir devletin değerlerine saygı duyarsanız gerçekten onlarda sizin değerlerinize saygı duyacaktır.”
Bu cümle hali hazırda nasıl işliyor acaba? Mesela İsrail ile ilişkilerimizi gözden geçirebiliriz.
Sizin bu güzel cümlenizi bende daha önce şöyle dile getirmiştim. Siz daha önce devlet olduğunu onayladığınız bir topluluğa devlet muamelesi yapmazsanız, diğer bir çok devlet size aşiret gözüyle bakmaya başlarlar, hele birde fırsat koluyorlarsa. Fransız savaş uçaklarının Vatana girip çıkması korkunç bir olaydı.