Artık günümüzün kızları pek gelin gibi süzülüp susmuyor, lafına laf yerine taş diyorlar, bu durumda kayın valideler de eski zamandaki gibi otoritelerini koruyamıyorlar, bu anlamda biraz değişiklikler oldu ancak, değişmeyen bu ikilinin arası hala şeker rengi.

Sponsor Bağlantılar

 

Bu meselenin özü nedir?

GELİNLER VE KAYINVALİDELER

 

 

Gelinler ve Kayınvalideler

 

Neden nişanlılık döneminde annecim kızım muhabbeti evlenince değişir ya da hangi taraf değiştirir?

 

Evlenen çift eğer kendilerine ait bir ev açmıyorlarsa yani ata evinde kalacaklarsa zorluk hemen yaşanıyor, kayın valide kendinden hayli genç belki ev işlerinde acemi ve de çok tabii olarak tecrübesiz olan geline yaklaşırken ilk baştan hatalarını görerek yaklaşıyor. Ardı arkası kesilmeyen tenkitler eleştiriler daha ilerisi aşağılamalar derken, belki hoşgörüyle düzelebilecek ilişkiyi daha başlamadan yıkıyor.

 

Gelin hem yaşının genç olması hem başka birinin ezici gücüne karşı koymaya çalışırken azalan saygısıyla artık olacakları da olmaza taşıyor… Tabii bu arada iki arada bir derede kalan damat da var o hepten biçare anam dese dert eşim dese dert.

 

Bu tutum her iki tarafı da anlamsızca yıpratırken ne küçüğü ne de büyüğü bir an neden böyleyiz diye düşünmüyor,  aslında hiç zor da değil sadece gelin genç kızken annesinin de kendini ne kadar çok eleştirdiğini ve ona bu kadar da kızmadığını hatırlasa, kayınvalide de kızının da gelininden pek farklı olmadığını kabul etse bu kadar sert olmayacak ve de hiç sorun kalmayacak, bir yandan ezilmesin kadınlar deyip bir yandan da kadınların böyle bir birilerini yemesi hazin bir tablo, dayanışmaya ne oldu?

 

Değirmen iki taştan muhabbet iki baştan derler çok da doğru söylerler.

 

Böyle  birlikte yaşamak azap şeklinde bir süre devam ediyor ve sonuç olarak geline ayrı bir ev açarak kayınvalide sorunu çözmeye çalışıyor, eh artık kimsenin tası tabağı kimseyi ilgilendirmeyecek eğri oturdun doğru konuştun erken yattın geç kalktın yan bastın çamura yattın gibi rahatsız eden söylemler bitecek derken, bu kez gelin bayrakları açıyor,  meydan boşaldı, ilk restini çekiyor annen bu eve giremez!

 

Olur mu?

 

Evet oluyor ben yaptım oldu diyene ne denir, bağı bağışlayana bir salkım üzüm yok, hal böyle olunca kayın valide de boş durmuyor tabii, ne kadar konu komşu akrabayı talukat varsa tek tek ziyaret ederek konu hakkında bilgilendirme çalışması yapıyor.

 

Şişe bacaklı gelin aslan gibi oğlumu aldı beni eve sokmuyor, burada genellikle aslan oğullar ezilen konumunda olurlar, boyu bir elli beş kilosu 45 olsa da oğlanlar hep dev gibi  gelinler de her zaman şişe bacaklı eğik büyük bir şeylerdir.

 

Bu  kırgınlık salt geline değildir bir kaç konuda da olsa oğullar suçlanır, işte erkek olsa karısına söz geçirip beni ezdirmez, yada ben ona çok söyledim Ayşe hanımın kızını alalım  gibi atıflar olur ama yine de asıl suçun büyüğü hep gelindedir.

 

Bir kere mutlaka bir büyü yapılmıştır gelin tarafından, artık büyünün çeşidi kayın validenin insafına kalmış ne isterse onu der.

 

Şimdi şöyle düşünüyorum, her iki kadın da aile içi problemlerini başkalarıyla paylaşırken bir şeyi fark etmiyorlar karaladıkları kendi canları her ikisi de aynı soy adı altında duran akraba, gelinden doğacak çocuklar bu soyun devamı olacak ve bu çocukların ninesi atası da böylesine hakaret ettikleri insanlar olmayacak mı?

 

Hiç sorunsuz aile olmaz hepimiz zaman zaman çatışırız ve bu hiç de
ayıp değil, ama yapılması gereken olayı dallandırıp budaklandırmadan anlamsız büyütmelere sürüklemeden küçüksek karşımızdaki büyüğün bu güne uymakta zorlandığını düşünerek, büyüksek karşımızdaki küçüğün bizim kadar tecrübeli olmadığını kabul ederek hadiselere hoşgörü çerçevesi içinde yaklaşabiliriz.

 

Kimse  bir adım gelmiyor ki orta da buluşsa iki düşman kesilmiş iki kadın hırslarına teslim kocaman mutsuz bir ailenin temelini atıyorlar.

 

Çok yazık…

 

Bu  itişmeler gerçekten çok anlamsız bu yüzden yuvalar dağılıyor, bakıma muhtaç büyükler dışarıda kalıyor, yani olay günlük yaşanmıyor kin kan davası gibi sürüyor. Sebepler sudan ama yara derin kimsede iyileşsin çabasında değil, gelin kaynana geçinemez ilkesinden hareketle büyüyüp giden mutsuzluk. Bu tabloda damatlara dokunmayalım dedim ama, şöyle minicik bir dokunuşta bulunalım. Burada yapılan kavga da her ne kadar da tarafsız kalmaya çalışan olsalar da zaman zaman ya annenin yanında yada eşinin yanında olmakla belki arayı düzeltebilir umudu taşırlar, bunun tek amacı soğuk havanın değişmesi ağız tadının bozulmamasıdır, fakat tek başına mücadele çok da iyi bir netice vermez sonuç olarak o da mutsuz, üstelik anasına gitse eşinden eşine gelse anasından yana bin bir çeşit şikayet dinlemeye zorunlu olur, o bunu dedi o şöyle yaptı sen hiçbir şey bilmiyorsun ben neler çekiyorum gibi gibi gibi…

 

Bir üzüntü yumağıdır ki her iki kadının da sevdiği erkek sürekli hırpalanır bu durumdan, buna vesile olan her iki kadın da yine o erkeğin çok sevdiği iki kadındır… Hangisinden vazgeçsin ve de niye vazgeçsin, bu şekil kimi mutlu edecek, ne yazık ki anlatmakla bu durumu farklı boyuta getiremez, nihayetinde o da yılar. Yıllarca devam eden bu sürtüşme her seferinde artarak ilerleyen ve beraberinde ailenin diğer üyelerini de etkileyen olur, artık doğan torunlar babaanneye çok sıcak olamayacaktır, çünkü hiç inkar etmeye gerek yok insan kendi sevmediğini çocuğuna sevdiremez. Fakat bu kargaşanın içinde biri dikkatimi çekiyor, kayın pederler… Nedense onlar hiçbir kavgada yer almazlar gelinlerin de onlarla bir derdi olmaz hatta severler bile, demek ki bu kadınların savaşı…

 

Anlayış baştan hatalı gelin hizmet etmek zorunda olan her halükarda saygısızlık etmeyen haksızlığa uğrasa da haksızsın demeyen, yani evlenmekle bütün haklarını yitiren… Hepimizin farklı hayat görüşü olur, evlenmekle bunu baştan sona değiştiremeyiz, tabii ki uyum sağlamaya çalışırız sivri yanlarımızı törpüleriz yani amacımız muhabbettir sonuç olarak bunu çift tarafında istemesi şarttır.

 

Ben asla değişemem diyen kaybedecektir, değişim kişilikten tavizler gerektirmiyor ve bunu istemek yanlış, ama eğilmek gerekiyorsa eğiliriz bunu ne için yaptığımız önemli, çıkar amaçlı değildir bu, hayatımızı kolay kılacak akraba ilişkilerimizi sıcak tutacak bir eylemdir ki, bence hiçbir sakıncası yok, büyüğü de küçüğü de yapsın. Artık bu güne yakışmayacak gerçekten çok sıradan  gerçekten çok basit konularla hem kendi hayatımızı hem çevremizdeki sevdiğimiz insanların hayatını perişan etmek niye?

 

Ne yaparsam yapayım yaranamıyorum diyen gelin dertli, kayın valide de farklı söylemiyor o da göze giremedim beni sevmedi gitti diye sızlanıyor.

 

Bence sebep belli kimse kimseye el vermiyor, gelini çalışan bir kayın valide torununa baksa aynı zaman da oğlunun üzerinden de yükü kaldırdığını bilse daha gönüllü olur. Çocuğunu emin ellere bırakmanın rahatını yaşayan gelin bunun önemini fark etse minneti yaşar, en basit bir örnek bu, kimse kimseye hizmetli değil ne yapılıyorsa yardım amaçlı yapılır zaten güzellik burada, sen yapmak zorundasın  anlayışına girdiğimiz andan itibaren duygular sertleşir.

Bu alış veriş sevgiyle yapılır, aslı birliktir aslı yardımdır ve buna hangi insan diz bükmez, eğer gerçekten dayanışma içinde yaşamak hedefse yol bulunmaz mı?

 

Biz az mı çektik bizim zamanımız da kayınvalidelik böyle miydi, yolundan geçemezdik gibi bu gün ne büyüğe ne küçüğe fayda sağlamayacak anılar en iyisi anılarda kalmalı, o zaman her şey bu kadar kolay değildi belki bu gün olsa o yanlışlar yaşanmayacaktı yada onlar biraz cahildi, hem bu kayınvalidenin yaşadığı kötü bir örnek, o da bunları yaşarken kim bilir ne kadar göz yaşı döktü ne kadar incindi, bundan çıkarılacak ders var kendi yaşadıklarını gelinine yaşatmayacak, nerede yaralandı o şimdi biliyor, demek ki tecrübesiyle bir sıfır önde başlıyor.

 

Ben neler çektim o da çeksin anlayışı aile içinde tekrar tekrar yaşanan mutsuzluk olur, hangi hatayı yaşadıktan sonra bir kere daha deneriz, tam aksi eğer biz örselendiysek çevremizdeki yakınlarımıza bunu anlatır nasihatler veririz, çünkü hayat yaşadıkça öğrenilen öğrendikçe de güzelleşen değil midir?

class=”MsoNormal” align=”justify”>  

Sevgi tek başına yaşanmayacak kadar takımdır, burada söylemeye çalıştığım salt büyüklerden beklentiler değil aynısını küçüklerden de alabilirsek birlik olur.

 

Koparmak neyi güzelleştire bilir, maksat hep bütünü korumak değil mi?

 

Aslında hayat böyle kavgalarla tüketilecek kadar ucuz değil, güzeli çirkin etmek kolay, ama sonrası o çirkinliğin içinde yaşamak var, her sevginin ayrı bir lezzeti var, o olmazsa bu olur diyemeyiz, yaşadığımız sürece ne kadar çoğaltırsak o kadar zevk alacağımız, hayatımıza anlam katan unsurları kapattım bitti politikasıyla yok sayamayız, çünkü bitmez, çünkü et tırnaktan ayrılmaz…

 

Söz konusu olan sıradan arkadaşımız yada bir komşumuz değil hayatımızı bölüştüğümüz eşimizin anası yada evladımızın eşi, kaldı ki bizler komşularımızla bile iyi geçinmeyi ilke edinmiş bir toplumuz arkadaşlıklarımızda bile bir sürü fedakarlık yaparız, bu inadı kıralım aile içi geçimsizliğe sebep her ne ise, gelin şah damarından koparalım…

 

Hiç birimiz bir diğerini vazgeçme noktasına getirine kadar uğraşmasın, sabrı zorlamayalım bir fatura kesilir ama hem kesen hem kesilen öder.

 

Eğer  düşüncemiz sevmemeyi saymamayı asıl kabul ettiyse artık hangi taraf ağzıyla kuş tutsa da faydasız. Aslında konu olarak gelinler ve kayınvalideler başlığı altında yazdım ama bence bu sadece başlık, geçim ehli olmak hoş, gönlümüzü büyütmek her şeyden önce sevmeyi gönül hedefimiz yapmak hayatımızı hangi statüde devam ettirirsek ettirelim işimizi kolaylaştıracaktır.

 

Yani amca dede yenge hala teyze her ne isek, önce yüreğimizdeki sevgiyi kocaman etmeliyiz, o zaman  sıfatlar o kadar da anlamlı olmayacak kayınvalide de gelinde olmak çok önem arz etmeyecek.

 

Yaklaşımlarımız  yüreklerimizin temasıyla olsun, o zaman anlaşmazlıklar en aza inecek, çünkü hoş göreceğiz.

 

Bir gerçek var önce bunu kabul etmek zorundayız, kimseyi kendimize benzetemeyiz, kimse bizim gibi düşünmek zorunda da değil, mükemmellik beklenemez çünkü herkes mükemmel olmayı başka yaşar.

 

Yani ilk önce büyük yolu açmalı diyorum, belki onlara biraz daha fedakarlık düşecek ama olmaz mı olur, hem de harika olur.

 

Eğer sevgide birleşir yolu güzel edebilirsek, bu gün huzur evlerinde kalan çocuklarının yanında yer bulamayan yaşlılar evlatlarıyla beraber yaşama şansında olacak,  bu gün bu söylediklerim kayınvalideye söyleniyor diye alınabilir ama bir şeyi kaçırmamak lazım şimdi gelin olmak yarın kayınvalide olunmayacak demek değil eğer tohumlar nifak ekiliyorsa mutlaka karşımıza çalı çırpı diken çıkacak, şu tohumları değiştirelim sevgi çiçekleri açsın…