Yazar: ELIFOZ

O Yaz

Sekiz yaşlarında ufak tefek bir çocuktum ama yaşıma göre yeterince görmüş geçirmiştim. Elimde ailenin emektar çantasıyla çaldım eniştemlerin kapısını. Heyecanlıydım, hem de çok. Daha önce hiç görmediğim şeylere tanık oluyor, duymadığım seslerle irkiliyor, yabancı olduğum kokularla kendime geliyordum. Olduğum yerde hayal gücümden epeyce uzaktaydım. Her şey gerçekleşemeyecek kadar imkânsız gibiydi benim için. O yaz, dama serilen tarhanalarda kuruyup, salçalar da kıvama gelip, ipe dizdiğimiz kofikler kışa hazır olunca; ağabeyimden bana geçen birkaç parça eşyamı da yanıma alıp daha önce hiç bilmediğim bir yolcuğa çıktım. Evimden,  toprağımdan,  ana kucağımdan uzak, bir yola düşmüştüm ilk defa. Uzaktan akrabamız olan Zarife halamla köyün biraz ilerisinden kalkan otobüslere binmiştik. Anamın çıkınımıza koyduğu cevizli ekmek ve kuru dutla geçen yolculuğumuz çok uzun sürmüştü benim için. O zamana kadar, bildiğim en uzak mesafe köy yolunun dışında, kalan mektebimiz olmuştu çünkü. Okuma yazmayı yeni sökmüş olmanın verdiği heves ve heyecanla otobüste kimin elinde mecmua ya da gazete görsem alıp okumak istemiştim. Zarife halam otuzlu yaşlarında, acılı bir kadındı. O kadar belliydi ki hayata küs olduğu, gülerken bile gözleri buğulu bakıyordu insanın içine. Evlendiği gün kan davasından kocasını toprağa vermişti. Bembeyaz gelinliği kırmızıya bulanmıştı o gün. Zarife halamın köyde yaşamaya daha fazla gönlü el vermeyince İstanbul’da ki yakınlarının yanına gidip iş aramakta bulmuştu çareyi. Ben de yaz tatilimi okullar açılana kadar orada geçirecektim. Beş yıl önce evlenip kocasıyla birlikte taşınan teyzemlerde kalacaktım. Otobüste uykuya dalmıştım, Zarife halamın...

Devamını Oku

Büyükadada Aşk

Çok erken başlamıştı o yaz. Faytonlar hazırlanmış. Ada adeta şenlenmişti… Her sene geç gelmemize rağmen o sene ilk gelenlerdendik. Çok heyecanlı olduğumu hatırlıyorum şimdilerde de heyecanlı olmakta haksız değilmişim diyorum. Sen ve seninle olan koca bir yaz.O senenin diğerlerinden farklı olmasında senin etkin ve benim seninle beraber her gün biraz daha büyümem… Çok fazla eşya götürmemiştim o sene. Adada kurulan pazarlardan alacaktım söz vermişti annem. Hala saklıyorum bir tanesini beni ilk gördüğünde üstümde olanı. En sevdiğini. Adanın en güzel çiçeği erguvan renginde olanı. Çok çeşit yoktu bu seferki pazarda ama bir tanesi vardı ki senin ilgini çekmeme yetmişti. Aldığım tüm elbiselerimi giymek için sabırsızlandığımı hatırlıyorum… Babam gelmemişti o yaz adaya annemle beraber açmıştık evi. Kardeşi mide adanın biraz dışında kalan teyzemlere göndermişti annem. Böylece ayakaltında dolaşacak kimse kalmayacak evin temizliği de çabuk bitecekti. Odamın son penceresini silerken seni gördüğümde bitti. O sene odamı toplamak bir hayli kolay olmuştu. O zamana kadar vazgeçemeyeceğimi düşündüğüm tüm bez bebeklerim resimlerim ve topladığım taşlar gözümde ufalmıştı bir anda. Evimizdeki hazırlıklar sona erdiğinde babamda gelecekti adaya.. Her şeyin mükemmel olması için ne kadar çaba harcadığımı bilirsin. O sabah yaptığım kekin kenarlarını süslemek için de limonu anımsatan mimoza çiçeğini toplamak için gitmiştim adanın en güzel  tepesine.Aslında kek bir bahaneydi oraya gitmem için çünkü o tepe bana yaşamımda sahip olduğum her şeyin değerini öyle güzel anlatıyordu ki…Huzuru,sağlımı,sevdiklerimi,mutluluğumu,aşkımı kısacası bu hayattan usanıp mücadeleden kaçınmamı ihtişamı ile engelliyordu.Çünkü...

Devamını Oku