Yazar: Feridun Eser

Ahmed Yesevi (1093-1166)

*Feridun ESERGeyve İmam Hatip LisesiFelsefe Öğretmeni Ahmed Yesevi, İslamiyet’in Türkler arasında yayılmasında önemli bir rol oynamış olan, büyük alim ve sufilerden; Türk illerinin manevi hayatında, asırlar boyu etkili olmuş tasavvuf yıldızlarımızdan biri, hatta ilkidir. “Pir-i Türkistan, Hace-i Türkistan” lakapları ile tanınır. Karahanlılar ve daha sonra bölgeye hakim olan Selçuklular devrinde yaşamış olan Ahmed Yesevi, bir din alimi ve tarikat kurucusudur; sufi şairdir; fikir ve aksiyon adamıdır. Hakkında kesin bilgiler olmamasına rağmen menkıbeler ve efsanevi söylenceler çoktur; kendisiyle ilgili bilgilerin çoğu da bu menkıbelerden ve efsanevi söylencelerden derlenir;  gerçek hayatından ziyade menkıbeleriyle tanınmıştır. Ahmed Yesevi, 1093 yılında bugünkü Kazakistan’ın Çimkent’i...

Devamını Oku

Batı'nın Tarih Boyunca Değişmeyen Stratejisi: Şark Meselesi ve Haçlı Zihniyeti

*Feridun Eser Türk milleti, tarih boyunca hem kendi bölgesinde ve hem de dünya çapında etkin devletler kurmuş, büyük mücadeleler vermiş, tarihin akışını, milletlerin kaderini etkilemiştir; ancak bugün, bırakın dünya çapında diyebilmeyi, kendi bölgesinde bile etkin değil edilgin hale düşürülmüştür. Bu durum, damarlarında hala Türk kanı dolaşanlara dokunmaktadır. Türk’ün düşmanlarının yıkıcı, bölücü ve eritici/ özüne yabancılaştırıcı saldırıları değişik metotlarla sürdürülmektedir. Osmanlıların Avrupa’ya ayak basmalarıyla ile birlikte, “dinsel birliktelik / kutsal Hıristiyan birliği” ortak paydasında anlaşan Avrupalı milletler, topraklarına giren bu yabancı/ Müslüman milleti, topraklarından söküp atmak için Papalık önderliğinde birleşmişlerdi. Türkleri, Balkanlardan hatta Bizans toprağı saydıkları Anadolu’dan atmak maksadı ile adına “şark meselesi” dedikleri bir projeyi uygulamak için düğmeye basmışlar ve nihayetinde Osmanlı’yı yıkmışlardır. Batı için şark meselesi, “Türk meselesi”dir. Şark meselesi, Türkleri Anadolu’dan atmak veya orada esir etmek meselesidir ve sanıldığı gibi 18.yy.da ortaya çıkmamıştır; düşünce ve eylem bazında varlığı daha erken devirlere (15. yy., hatta 12.yy.) kadar götürülebilir. Osmanlılara karşı düzenlenen Haçlı seferleri, bunun kanıtıdır. Daha da öte, düzenlenen ilk haçlı seferleri (Selçuklulara karşı) Türkleri Anadolu’dan atmak, Bizans’ın varlığını korumak içindi! Şark meselesinin temelinde, Avrupalıların Türklere duydukları kin, nefret ve düşmanlık hisleri vardır. Şark meselesi sadece siyasi değil dinsel, tarihsel, toplumsal, etnik ve psikolojik boyutlara da sahiptir. Batı, kendi varlığının devamı için şark meselesini kurgulamış ve uygulamaya geçirmiştir; şark meselesi, Batının var olma mücadelesidir ve günümüzde de devam etmektedir. 11 Eylül saldırılarından sonra, bazı Batılı devlet yöneticilerinin, “Haçlı...

Devamını Oku

İslam Felsefesinin Kaynakları, Doğuşu ve Gelişimi

*Feridun ESER Felsefenin en temel özelliği, eleştirel olması ve inanca değil akla dayalı olmasıdır. Müslüman filozofların, daha doğrusu İslam coğrafyasında yaşayan düşünürlerin, ortaya koyduğu felsefeye, “İslam felsefesi” denilmiştir. İslam felsefesi, Türk, Arap, Hint ve İranlı düşünürlerin ortaya koyduğu bilgi ve kültür birikimidir. İslam felsefesi, Yunan felsefesinin çeviri ve yorumundan ibaret değildir; çünkü, öncelikle İslam felsefesi, dayandığı temeller ve hedefler açısından Yunan felsefesinden farklıdır ve gerek ele aldığı bazı konular açısından, gerekse konuları ele alış metodu da farklıdır. Her felsefi etkinlik, ortaya çıktığı sosyokültürel ortamdan etkilenir. Yukarıda işaret ettiğimiz farklılığa bağlı olarak, İslam dünyasında, “felsefe” terimi yerine “hikmet” kavramı, “filozof” terimi yerine de “hükema” kavramını kullanmak tercih edilmiştir. “Felsefe” kavramına sıcak bakılmamıştır; buna rağmen yine de felsefe terimini kullananlar olmuştur. Bunda, İslam dininin oluşturduğu kültürün etkisi vardır. Her medeniyetin terminolojisi, farklıdır. İslam felsefesinin doğuşunda etkili olan kaynakları, iki kısımda ele almak adet olmuştur: I. İç kaynaklar: Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin sözleri (hadisler). Her iki kaynakta düşünmeyi, akletmeyi, araştırmayı teşvik etmekte ve yerine göre bu etkinlikleri ibadet olarak nitelendirmektedirler. Her iki kaynakta, varlığın hakikatini ve varlıktaki düzeni araştırmayı ısrarla tavsiye etmektedirler. Yine bu iki temel kaynaktan ayrı olarak, kıyas ve icma müesseseleri, İslam’da aklın hiçbir öneminin olmadığını söyleyenlere karşı gösterilebilecek, akla dayalı dini müesseseler olarak gösterilebilir. Bu durum, İslam’ın akılcı bir din olduğunu, aklı küçümsemediğini gösterir. İlginçtir ki dinler, dogmatik olmalarına rağmen İslam, kendine körü körüne inananların iman etme tarzını...

Devamını Oku

Hz. Ali'den Yöneticilere Öğütler

1. İdareniz altındakiler veya halk yanınıza korkarak gelmemeli; sizinle rahat bir şekilde konuşabilmeli. 2. Şahsi yakınlık veya tesir altında kalarak kimselere görev vermeyin. 3. İhtiyaç sahipleriyle görüşmek için mutlaka ayrı bir zaman ayırın. Mazluma yardımcı ol. 4. Birilerini gammazlayanların sözlerine inanmayın; işin aslını araştırın. 5. Yaptığınız sözleşmelere, verdiğiniz sözlere uyun. 6. İdareniz altındakilere, halka merhametle muamele edin. Halk, senin hakkında iyi düşünüyorsa; onların, idarenden memnun olduğunu bil. 7. Yaptığın hatalardan dolayı nasıl ki Allah’tan bağışlanma istiyorsan sen de hata yapanları bağışlamayı tercih et. Bağışlamak üstünlüktür. 8. İnsanların kusurlarını bağışladığından dolayı pişmanlığa düşme; ceza verdiğin zaman da sevinme. Öfkeli olma; öfke delilikten bir kısımdır. Ceza vermede aceleci olma. Öfken geçene kadar da bir karar verme. 9. İnsanların kusurlarını görüp gözeten kişilere fırsat ve yüz verme; bunları kendinden uzak tut. 10. Ayıpları, kusurları imkanın ölçüsünde ört ki Allah’da senin ayıplarını, kusurlarını örtsün. 11. Doğru kişilerle, iyi insanlarla dost ol. Hayır dile, hayrı gözet, hayırı amaçla; yaptığın hayır olsun. İyileri ve iyilikleri öv; öv ki iyiler ve iyilikler yayılsın. 12. İnsanların seni övmelerine izin verme; övülmen, seni yanlışa götürür. Kendini beğenme, beğenip de büyüklenmeye, kibirlenmeye kalkma. Kendini beğenmek ilerlemeye, gelişmeye engel olur. Kendini beğenen, kusurlarını göremez. 13. İyilik edenle (çalışanla), kötülük edeni bir tutma; aksi takdirde iyilik eden (çalışan)  iyilikten vazgeçer. Adaleti gözet. İyiliği emret, iyilikle muamele et; kötülüklere engel ol. 14. İdaren altındakilere öyle muamele et ki; idaren altında olmaktan memnuniyet...

Devamını Oku

Felsefe Yılsonu Çalışma Raporu

Felsefe yılsonu çalışma raporu, öğretmenlerin sene sonu mesleki çalışma raporudur. Milli Eğitim Bakanlığı’nca bu yıl yönetmelik gereği ilk defa istenmektedir. Aşağıda bulunan linke tıklayarak Felsefe grubu derslerine ait yıllık mesleki çalışma raporunu bilgisayarınıza indirebilirsiniz. Feridun ESER * Felsefe Yılsonu Çalışma Raporu indirmek için tıklayınız… felsefe yılsonu çalışma raporu, felsefe yılsonu mesleki çalışma raporu, felsefe yılsonu çalışma raporu...

Devamını Oku