Satışta Fark Yaratmak
Dışa açık ekonomiye geçtiğimiz 80 li yıllarda, Doğu Karadeniz’ in küçük bir sahil kasabasında babam bir restoran işletirdi. Ben ilk defa “müşteri” nin kim olduğunu, ne istediğini, satışın ne olduğunu ve nasıl yapılabileceğini o dönemde öğrenmeye başladım.On iki yaşında bir çocuk açısından genel bir tanımlama yaptığımda müşteri, bizim ekmek paramızdı. Pazarlama açısından bizim için müşteri tanımı ise, bize kar sağlayacak, gelir düzeyi yüksek, deniz mahsullerini seven ve en önemlisi karnı aç olan yetişkinlerdi. Ben okul zamanı her hafta sonunda, her ara tatilde ve her yaz tatilinde yaşımın elvermemesi nedeniyle sadece öğlen saatlerimi orada geçirirdim. Öğlen yemeğinden önce, çok iyi geçindiğim usta ve kalfalardan mönüleri alır, çevre iş yerlerine gider sayardım. Yine bir öğlen vakti iş yerlerini gezerken, meydanda, bir seyahat acentesinin içi tursit dolu otobüsünü gördüm ve koşarak yanlarına gittim. İlk hedefim onlara “Hello” diyebilmek, ve tabiki onları restoranımıza gelmeleri için ikna etmekti. Heyecanla otobüsün kapısının açılmasını beklerken turistlere sevinç ve ilgi ile el sallıyordum, malum o dönemde küçük bir kasabada yaşıyorsun ve bu sık rastlanan bir tablo değildi. Otobüsten önce Türkçe konuşan rehberler indiler ve ben yanlarına gidip selam verdim, tabi diğer taraftan da otobüsün içine doğru gülücükler atıp el sallıyordum. Rehberlerden birisi bana civarda döner-şiş-kebap tarzı yemek yiyebilecekleri bir yer sordular. Bu soru beni yıkmıştı ama ben yine de şansımı denemek istedim ve bu bölgede iyi döner yemek istiyorsanız, rotanızı değiştirip 80 km iç kesime gitmeniz lazım dedim ve hemen ekledim. Neden bizim balık restoranımıza gelmiyorsunuz ? Akabinde, “Hem size özel...
Devamını Oku