BELKİ BİRGÜN
Yıllardır sana koşmuşum. Hep ihtiyar bir ağaç gibi mazlum ve dingin. Yağmalanmış, yalnız kalmışım koca bir ormanda… Bir başıma. Belki yine başlarım sigara içmeye. Bir duman gibi kararırım günün en aydın saatlerinde… Kim bilir, kim bilebilir ki, kim görebilir ki sisli bir gecede gökyüzünden kayıp düşen serseri bir yıldızı… Kim tutabilir ki.
Merak etme… Belki bir gün yine sana şiirler karalarım, haberin bile olmaz yürüdüğün yollarda seni izlediğimden. Haberin bile olmaz ayaz gecelerde seni ısıttığımdan. Sağanak yağmurlarda başının üstünde şemsiye olduğumu göremezsin. Haberin bile olmaz ıslandığımdan. Küllerime çiçekler ektiğimden haberin bile olmaz… Emin ol.
Emin ol şu anda hiçbir şeyden emin değilim. Sağ değilim, ölü değil. Burada değilim, orada değil. Ne ağlayabiliyorum; ne sahte bir tebessüm iliştirebiliyorum solgun yüzüme. Ne seni düşünebiliyorum, ne aklımdan çıkarabiliyorum. Ne seni boğabiliyorum sularımda, ne buharlaşıp damlalarımla ıslatabiliyorum saçlarını. Gecelerde kayboluyorum, gündüzlerde zaten yokum. Bir “hiç”im diyemiyorum ne yazık ki… Bu kadar acı çekmez olmayan bir şey.
Belki yine filizlenirim bir çölün en kuytu köşesinde. Belki bir gün yine yangın mevsimlerinde, bir ilkbahar tazeliğiyle karşına çıkıveririm. Kim bilir, belki bir gün solgun bir gül gibi kalıveririm ellerinde. Belki solgun bir gülü de sevebilirsin bir gün.
Şu anda kalemimin ucundan mı dökülüyorsun, yoksa hiç olmadın mı onca yazdıklarımda… Bunu ben de bilmiyorum…
Bakır ÇAKMAK
15 06 2003
DİYARBAKIR