Ne gariptir ki bir işkence yöntemi gibi yavaş, yavaş denediğiniz delirtme işlemi bende hızlı, hızlı gelişti. Birçok diğer meczup gibi yavaşça delirmeden, kimseye fark ettirmeden delirmektense ben hızlı, hızlı, kimseden gizlemeden, bağıra, bağıra delirdim.
Duygularımı hiç gizlemedim, saklamanın anlamı yok, utanılacak şeyler değildi çünkü bildiğim her şey insana dair…
Herkesin şikâyet ettiği gibi, parasızlıktan, pahallılıktan, siyasi saçmalıklardan ve daha birçok saçmalıkdan da değil üstelik… Siz daha iyi bilirsiniz, şikâyet edilecek çok şey var, ama hiçbiri beni delirtmeye yetmedi. Bukadarıyla kalsa iyi, siz mutlaka bilirsiniz, hayal kırıklıkları, aşk yaraları bendede var, üstelik en az sizdeki kadar… Ama onlarda geçti, gitti, bitti içimdeki yaşama arzusu hiç bitmedi, beni onlarda delirtemedi.
Beni siz delirttiniz, siz insanlar bana olmam gerekenlerle olmamam gerekenleri öğretip sonra tüm bildiklerimden vazgeçmemi istediniz. Bunu insanlık adına bir öğreti diye yapıp yasak elmayı hep biz delilere denettiniz. Herkes gibi bir anadan, babadan doğma ve sonradan deli olma lütfuna sahip biz, sizin riske ettikleriniz, yani elmayı yedikten sonra damağımıza işleyen tadı unutamayanlar, sizin bilerek seçtikleriniziz.
Öyle büyük suçlarım olmadı hiç benim, komşunun bahçesinden aşırdığım elmaları saymazsak hiç çalmadım örneğin. Ve yazın kanımı emmek için iştahla etrafımda dolanan sinekleri saymazsak hiç öldürmedim. Okuduğum bir kitap hakkında yazarın arkasından söylediklerimide saymazsak eğer dedikoduda yapmadım, iftirada atmadım.
İstem dışı aklımdan geçirdiğim kötü fikirleride saymazsak eğer düşünmekten öte büyük günahlar işlemedim.
Ama galiba öyle bir halt ettimki suçların en büyüğünü, günahların en kötüsünü işledim. Telafisi olmayacak, özrü boyumdan büyük, öyle bir suç işledimki ben kendimi hiç affedemedim.
Hainler gördüm, onları tanıdım, anladım, hırsızlar gördüm, paramı çaldılar, onlarıda anladım, aklımın ucundan geçmeyecek suçlar işlemiş insanlar gördüm, affedilmişlerdi, onlarıda anladım, ama ben çok daha kötüsünü yaptım.
Size hiç sıra gelmedi, beni yargılayamadınız bu konuda, büyük bir ustalıkla, sinsice yaptım çünkü bunu, ama görüyorsunuz ya size nekadar yakalanmadıysam kendimden de okadar kaçamadım.
İnsan nereye gitse, kendisinide oraya götürüyor ve yol gittikçe yükün ağırlığı artıyor. Oysa ben bu suçu işlediğimde ağırlığı neyse şimdide o, ama attığım her adım ağırlığı bir kat daha arttı. Dedim ya yapılacak başka da bir halt kalmadı, siz beni hiç yakalayamadınız. Affedilmeyecek bir ceza veremediniz bana ama ben size hep delirdim.
Aslında içimden geçen öyle kötü sözler var ki beni delirtenler için, henüz gün yüzü görmemiş küfürler bunlar. Söylesem suçluda sayılmam ama bir deli bile bilir, suça dahil değilse düşüncede hiçtir.
İşte böyle pek muhterem ve aklıselim insanlar, lafı uzatmanında bir yararı olmayacak. Ben öyle kötü, öyle, öyle büyük suçlar işledimki beni bundan delilik bile kurtaramayacak.
Susmadım, ertelemedim, uymadım ama çok daha kötüsünü yaptım. Ne yaptım biliyormusunuz, tuttum insanları sevdim…