Malum hafta sonu Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultayı var. Çarşaf liste mi Blok liste mi tartışmaları kurultay yaklaştıkça artmaya başladı. Mayıs ayında yapılan Genel Başkan’ın seçileceği kurultayda çarşaf listeye sıcak bakan KILIÇDAROĞLU, o zaman ki Genel Sekreter Önder SAV’ın baskısıyla Blok listeye gitmişti.O zaman Blok liste isteyen SAV bugün Çarşaf listenin daha hayırlı olacağını savunuyor. Delegelerle yapılan telefon anketinde 930 kadar delegenin çarşaf listeyi istemesi Kurultaya kadar KILIÇDAROĞLU’ nu zorlayacağa benziyor. Burada asıl tartışılması  gereken üst kademede bu kadar “U” dönüşünün var olması ve dönüşlerin özellikle Genel Başkan Sayın KILIÇDAROĞLU tarafından yapılmış olması.

Sponsor Bağlantılar

Bu konuda Sayın Genel Başkan’ın sicili bir hayli kabarık. Dersim katliamı konusunda Onur ÖYMEN’e çok sert çıkmıştı KILIÇDAROĞLU. Çünkü kendisi de Dersim’liydi ve ÖYMEN’in açıklamaları her Dersim’lide olduğu gibi onda da derin bir üzüntü yaratmıştı ve içinden geldiği gibi karşılık vermişti. Ama derinlerden bir ses söylediklerini hemen geri almasını telkin etti. Hemen birgün sonra bu çıkışından derhal geri dönüverdi. Daha sonra Batman’da yapmış olduğu bir konuşmada terör sorunun çözülebilmesi için gerekirse genel affa “EVET” diyebileceklerini belirtti. O zamanlar Genel Başkan olan Deniz BAYKAL’ın bu fikre şiddetle karşı çıkmasının ardından, lafı çevirmeyi becerememiş, yüzüne gözüne bulaştırmıştı. Meydanlarda türban meselesini kökünden çözeceklerini ve artık türbanlı kızların rahatlıkla üniversiteye gidebileceklerini söylemişti. Fazla geçmeden bu lafından da geri döndü ve “ben türban sorununu çözeceğim dedim, türbanla üniversiteye girilecek demedim” dedi. Hatta “belki kızlar türbanını kendileri çözerler” hezeyanına düşmüştü.

Tüm bunların yanında bir de ortaya attığı ve iddialarının havada kaldığı ve kendi kendini yalanladığı açıklamaları var. “Çamur at izi kalsın” politikası gütmesi  halk nezdinde de büyük tepki toplamakta. Bu iddialarından bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz.

 1-) Dengir Mir Mehmet FIRAT’a baron suçlamasıyla ortaya çıkan KILIÇDAROĞLU, 27 Şubat 2008’de FIRAT’ın ortağı olduğu Menas’a ait bir tırda uyuşturucu yakalandığını, bu yüzden, Menas’ın kırmızı hat uygulamasına tâbi tutulduğunu iddia etmişti. Oysa, uyuşturucunun yakalandığı 27 Şubat 2008’de, FIRAT, Menas’ın ortağı değildi; hisselerini devretmişti. Uyuşturucu yakalanan tır , Menas şirketine  ait bile değildi. Menas, senede 1500 tırla ihracat yapan bir şirket konumundaydı ve uyuşturucu, şirketin kiralamış olduğu tırlardan birinde ele geçirilmişti. Gerçekler orta çıktıktan sonra, “çamur at izi kalsın” politikasıyla KILIÇDAROĞLU özür dileme gereği bile duymamıştı.

2-) Melih GÖKÇEK’le alakalı sayaç meselesi. “Sayaç alımında yolsuzluk yapıldı; İstanbul Belediyesi’nin 23 Euro’ya aldığı sayaca, Melih Gökçek 168 Euro verdi” diyordu. Oysa Gökçek, sayacı, 168 Euro’ya değil 63 Euro’ya almıştı. İstanbul’un 23 Euro’dan aldığı sayaç, peşin ödeme imkânı veren elektronik sayaç değil, mekanik sayaçlardı. Ayrıca, Ankara’nın bazı bölgeleri için 18.5 Euro’dan mekanik sayaç alınmıştı. Tabi Sayın KILIÇDAROĞLU’dan yine ses çıkmamıştı.

3-) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık adaylığı sırasında, görev yapmış olduğu zamanlarla alakalı” bana gelip de işleme koymadığım bir dosya varsa , adaylıktan çekilirim” diye açıklamalarda bulunmuştu.Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nun raporlarının ortaya çıkmasından sonra ise derin bir sessizliğe bürünmüştü. Denetleme Kurulu’nun raporlarında, yolsuzluk suçlamaları nedeniyle hakkında müfettiş raporu olan ve görevden alınması istenen bir daire başkanını görevden almadığı ve ayrıca  usulsüzlük yaptıkları gerekçesiyle yargılanan iki personeli görevden almak yerine daire başkanlığına atadığı açıkça yer almıştı. Hatta bu personellerden birini de, soruşturmanın yürütüldüğü daireye başkan yapılması da raporda ayrıntılı olarak yer almıştı Tüm bunlar devlet raporlarıyla ispatlanmasına rağmen, Sayın KILIÇDAROĞLU sessizliğini bozmamış ve söz verdiği üzere adaylıktan da çekilmemişti. 

4-) İşin aslını araştırmadan, bütçe görüşmelerinde Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile alakalı yolsuzluk yapıldığını ve iktidarın bunun üzerine gitmediğini söyledi. Oysa yolsuzluğu yapmış olan Hacı Ali ÇAMURCU hakkında suç duyurusunu bizzat Büyükşehir Belediyesi yapmış ve on sayfası eksik verildiğini iddia ettiği ifade tutanağının yirmi altı sayfa tam olarak savcılıkça alındığına dair teslim belgesi de basın yoluyla ifşa edildi. Ayrıca sözünü ettiği şahısın cezasının Yargıtay’ca da onandığı ve şu an da cezaevinde olduğu Meclis kürsüsünden bizzat Sayın Başbakanımız tarafından açıklandı. Görüldüğü üzere KILIÇDAROĞLU yine faka basmıştı.

Sonuç olarak; ülke yönetmeye talip olan kitlesel bir partinin lideri konumundaki birinin gütmüş olduğu politika ve yapmış olduğu tabiri caizse “U” dönüşlerinin kendisini bir yere getirmeyeceği aşikardır. Seçimler yaklaşıyor, hep birlikte yaşayıp göreceğiz. “Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler”  

ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN