Yaşamın içindeki birçok süreçte davranışlarımız yanlışlıklarla doludur. Yapılan hiç bir şeyden suçluluk duymamak, insani bir durum olmasa gerek. Özür dilememek, pişman olmamak veya doğru yapma isteğinden uzaklaşmayı inatlaşarak diretmek.
Bu düşünceleri beyin süzgecinden geçirmeyip, sadece üstünlük sağlamak veyahut o anki durumu kurtarmak adına farklıymış gibi hareket etmek, insanın daha sonraki davranışlarına kötü yansıma yapacağının işaretidir. Çünkü insan beyni mirasçı gibidir, ortak doğru kabulleri aldığı gibi, kabul görmeyen yanlışları da içinde barındırır. Bu yüzden kabul gören benimsenmişlikler, yaşamda suni mutluluklara neden olup anlık kurtarıcı gibidirler. Oysa reel olan, belki de farklı ve daha aykırı bir fikir olabilir. Bunu doğru dille anlatmak ve sabırla beklemek gerçeğe ulaşmadaki doğru yol olabilir. Aykırı gibi görünen birçok düşünce ilk çıktığında tepkileri üzerine çekmiş, bu yüzden insanlar tarih boyunca kötü muamelelere maruz kalmışlardır. Belki de yüzyıllardır toplumların doğru yolda ilerlememesi aykırı fikirlerin önyargılarla kesilip atılmasından kaynaklanabilir. Bu yüzden toplum dışı gibi algılanan düşünceleri yargısızca öldürmemek onları demokratik çerçevenin içinde tartışmaya bırakmak gerekir. Aksi hale yenilik ve medeni yaşama giden doğru yolda çok fazla geride kalınarak üs tüste kötü birikimlerin üzerine oturulur. Sonlara doğru çürüme ve kokuşmuşluk baş gösterir ki, kötülük Toplumunun tohumları atılması kaçınılmaz olur. İlerleyen zamanlarda, kötülük bütün alanlara yayılır, nihayet doğruların yerine yanlışlar geçer. Yaşadığımız toplumda bunun örneklerini görebiliriz. İyilerin yerini kötüler, haklıların yerini haksızlar ve demokrasinin yerini de totoliter uygulamalar alır.
Marjinal fikirlere kapıları kapatmak ilerlemenin önünde önemli bir engeldir. Tarihte de örneklerine rastladığımız birçok yeniliklere imza atan mucitler önce aforoz edilmiş, sonra ise itibarlarına kavuşmuşlardır. Düşünceler, aykırı gibi algılanan fikirler önce kamunun önünde tartışılmalı, eleştiri süzgecinden de geçirildikten ve beklemeye bırakıldıktan sonra karar verilmelidir. Geri dönüşü olmayan yolların önyargı ile seçilmesi kötü sonuçlar doğurur. Hiç beklemediğiniz tahminlerin ötesinde bile yer vermediğiniz mikro görüşler sizi şaşırtır ve mahcubiyetinizle yıllarca yüz yüze kalabilirsiniz. Toplumun en küçük biriminden en büyüğüne kadar, formel veyahut resmi olmayan alanlarda dahil olmak üzere tamamında akıl önde durmalı, özellikle Kamu alanlarından sorumlu öne çıkmış kişiler arkalarındaki yükünde ağırlığını bilerek hareket etmelidirler. Aksi halde kötülüklerden beslenen birçok kişi bulunduğu yerin de gücünü kullanarak kendi fikirlerini kamu adına resmileşen söylemlerle toplumları yok edip felaketlere sürükleyebilirler. Geleneksel mirasın modern yapı ile birleşen süzgecinden doğru fikirler üretip yükünü taşıdığımız insanlığın iyilik ve mutluluğa doğru yol almasına katkı koymalıyız. Bizlere bırakılan mucize miras Dünyayı, geleceğe layıkıyla taşıyıp, savaşlar ölümler kanlı paylaşımların olmadığı eşitlikçi ve güzel geleceğe doğru yol almalıyız.
19.12.2014 Ahmet Keleşoğlu
ahmetmahmutkelesoglu@hotmail.com