Doğduğumuz zamandan aklımızın erdiği zamana kadar hayatın en güzel zamanlarını yaşar bilmeden insan. Bundandır ki içten içe hep çocukluğumuza dönme arzusuyla yaşarız. Peki aklımız ermeye başlayınca ne olur da hep bu arzu yoklar bizi. Çocukken karnın toksa, istediğin alınıyorsa, altın temizleniyorsa koşulsuz şartsız mutlusundur. Aklın ermeye başladığında mutluluk artık koşullu olamaya başlar karnın toktur, istediğini alabilirsin ama mutlu olamazsın.
Sen büyürsün, isteklerin büyür sonuç olarak azla, olanla yetinmez de hep daha iyisini istersin. Yok ben böyle değilim diyorsanız, kendimizi kandırmayalım mükemmeli aramıyor muyuz, yanınızdaki cep telefonunuza bakın bir bu kaçıncı telefonunuz kim bilir. Teknolojiyi takip ediyorum her özelliğini kullanıyorum derseniz amenna size lafım yok. Peki kime neye göre mükemmel işte bu nokta bizi çıkmaza sokuyor.

Sponsor Bağlantılar

Keşke bu mükemmeli isteme sadece eşyalarla, araç gereçle kalsa ama biz aynı zamanda kendimize bakmadan mükemmel insanı arıyoruz. Bu mükemmelden kasıt mavi gözlü, uzun boylu olması gibi şeyler değil karıştırmayalım. Hep vardır hayallerimizdeki erkek zırvatası, romantik komedi izlemeye başladığımız andan beri erkeğe yüklediğimiz özellikler, sanki hayat romantik komediymiş gibi. Hepimize sorsak en az 5 özellik nefes almadan sayarız. Tabi bulabilir miyiz işte bu tam bir hüsran hikayesi, ha bulan var mıdır mutlaka vardır.

Neden olanı mükemmel kabul edip, kendi romantik komedimizi biz yazmıyoruz ki. Bırakın istediğinizin tam tersi olsun 5 de 0 tuttursun eğer bunlar olmadan da siz mutluysanız zaten siz mükemmeli bulmuşsunuz demektir.