Gündemdeki olaylara bakınca dünyada her an enteresan olayların gerçekleştiğine şahit olmaktayız. Bir yerde iç savaş, bir yerde halk ayaklanması, bir yerde deprem ve arkasından gelen tsunami  gibi olaylar. Dünya gündemi ne kadar yoğun değil mi?
Gündem yoğunluğu bitince ve sular durulunca şu an kazandığını ve önemli bir güç elde ettiğini zannedenlerden hüsrana uğrayacak olan bir tanesi var ki; o da Nicolas Sarkozy’dir. Tabi ki Sarkozy’e paralel olarak da Fransa. Dışarıdan Türkiye, Libya hadisesinde tutarsız ve kararsız davrandı diyenler kendi tutarsızlıklarını görmek istemiyorlar. Ama bu kendi görmek istemedikleri işleri dünya görmektedir.

Sponsor Bağlantılar

Nasıl ki Fransız Sarkozy, geçmiş yıllarda Kaddafi ile görüşmelerinde Kaddafi’yi bir diktatör olarak görmediğini söylemiştir. Libya ile ilişkileri geliştirmek için Kaddafi ile görüşmesinde ne yapılması gerekiyorsa yapmıştır. Ama birden ne olduysa Libya lideri Kaddafi bir anda onlar için düşman oluvermiştir. Bunlar bir anda olacak şeyler değil.

Şu an her ne kadar ABD, İngiltere ve Fransa üçlüsünün öncülük ettiği söylense de garip bir şekilde Fransa’nın çok aktif olma isteği olduğu görülmektedir. Fransa bu durumdan fayda sağlamak istemekte ve kendince bunu da belli ölçülerde başarmış durumda. Ama Fransız Sarkozy’nin göremediği bir gerçek var ki Libya’daki sorunlar çözülmeye başladığında, Libya halkı ve dünya halklarının Fransa’ya  bakışının ne olacağı. Tabi ki bu halklar Fransa’ya olumlu bakacak değiller. Bir ülke ne kadar sıkıntıda olursa olsun sorununu kendi içinde çözmek ister. Her ne olursa olsun dışarıdan ellerin iç işlerine uzatılmasını istemez. Bu da Fransa’ya karşı negatif bir tutumu ortaya çıkaracaktır.

Sarkozy’li Fransa, politikası gereği,  Fransa’nın devlet yapısı ve medeniyet itibariyle son noktada olmasından(Sarkozy ve onun gibi düşünenler hariç) dolayı kendisine yeni fanteziler aramaktadır. Bu fantezilerden bir tanesi de Libya’da ön plandaki güç olmak ve pastadan en büyük payı almaktır. Dikkatli bakılırsa Libya’daki petrol şirketleri Fransız, İtalyan ve Avusturyalıdır.

Libya’nın karışması ve insanların ölmesinin Sarkozy gibiler açısından bir önemi yoktur. Ama Bingazide’ki Fransız şirketlerin ve Fransız gelir kaynaklarının zarar görmesi Fransa için çok önemlidir. Ne zaman Kaddafi Bingazi üzerine gitti ve o bölgede etkili olmaya yüz tuttu işte tam da o zaman Fransa, Kaddafi güçlerini vurmaya başladı. Bilmem anlatabildim mi Fransa’nın bu aceleci ve insanları çok düşünen tutumunu.

Söylediğim gibi Fransız Sarkozy gibiler için Libya’daki masum insanların ölümünün maalesef önemi yok ve yine maalesef bu durumu göremeyip Sarkozy’e destek veren insanlar var. Tabi biz Sarkozy’i anlatacağız derken Kaddafi’yi savunuyor gibi bir duruma düşmekten ictinap ederiz. Sarkozy için Fransa kazansın, kendi mensubu olduğu din kazansın ve tabi ki en önemlisi de Müslümanlar kaybetsin. Önemli olan bu onun için. Zaten AB sürecinde Tükiye’yi sürekli olarak dışlamasının ve Türk temsilcilerine karşı sürekli saygısızlık yapmasının temel nedeni de bu.

Nasıl ki Amerika Birleşik Devletleri ortamı hazırlayarak ve kılıfına uydurarak gücün de elinde olmasıyla Afganistan ve Irak’ a girmiştir. Orada maddi amaçlar ön planda olmak üzere siyasi emeller de güden dönemin Amerika yetkilileri girdikleri bölgelerde umduklarını bulamamışlardır. Hatta kendilerini bir çıkmazın içinde bulmuşlardır. Aynen öyle de Fransız Sarkozy için şu an her şey istediği gibi gidiyor görünse de ilerleyen süreç önce Sarkozy’nin sonra da Fransa’nın başında bomba olup patlayacaktır.

Zaten Avrupa ekonomisi ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Almanya bu durumu göz önünde bulundurarak kendi içerisinde tam bir güven sağlamadan dışarıya bakmayarak aklı-selim hareket etmektedir. Çünkü bu ülkelerin ekonomileri şu zamanlarda kolay kırılganlık göstermeye müsait bir yapıdadır. Coğrafya itibariyle Fransa, Libya operasyonlarına Fransız kalamaz diyenler olabilir. Tamam, Fransız kalmasın ama haddi olmayan işlere de bulaşmasın. Hele hele devlet adamlarının haçlı seferi ifadeleriyle böyle bir işe kalkışması Fransa’nın çok ciddi anlamda dikkatleri üzerine çekmesine sebep olmuştur.

Fransa bulunduğu konum itibariyle ulaşabileceği zirve noktalara ulaşmış ve artık ülkede yeni heyecan oluşturacak unsurlar aranır hale gelmiştir. Nasıl dünyada her şeye sahip olabilen, tüm lezzetleri tadan yani hayatını yaşayan bir insan artık tatmadığım tek lezzet ölüm, diğerlerinin hepsini tattım diyerek bir boşluk içine düşmektedir. Hayatına son verme çabasına girmektedir. Aynen Fransa Devleti de yapabileceklerini yapmış artık gerileme sürecini hızlandırmıştır. Sarkozy sonun başlangıcına giden devletin daha da karmaşık bir hale gelebileceğini düşünmeden gereksiz heyecanlara kapılmaktadır. Evet, Sarkozy’nin bu çıkışları Fransa’nın çöküş veya gerileme sürecini hızlandıracaktır. En başta Müslümanların daha sonra da hakkı, adaleti ön planda tutarak ülkeleri sömürmeye karşı olanların nefret nazarlarını üzerine çekmiştir. Bizim şer gördüklerimizde hayır, hayır gördüklerimizde şer olabilir.

Nitekim Türkiye’nin bugün meclisten geçirmiş olduğu karar Fransa’yı zor durumda bırakacak ve yazdıklarımızı haklı çıkaracak ilk adım olmuştur.

Libya’daki masum insanların zarar görmemesi ve adaletin hüküm sürmesi dileğiyle…

SARKOZY’NİN ÇIKIŞI ve FRANSA’NIN ÇÖKÜŞÜ -2

Hamza Furkan OĞUZHAN
İletişim: hamzafurkan88@hotmail.com