Yüce Allah, tek olan, Zatında, sıfatlarında, işlerinde, isimlerinde, hükümlerinde, asla ortağı veya benzeri, dengi bulunmayandır; Vahid’dir. 

Sizin ilahınız tek bir ilahtır; O’ndan başka ilah yoktur; O, Rahman’dır, Rahim’dir (bağışlayan ve esirgeyendir). (Bakara Suresi, 163)

Allah, içinde yaşadığımız evrenin yaratıcısıdır. Evren yaratılmadan önce, maddesel anlamda hiçbir şey yoktu. Evrenin yaratıldığı anda; zaman, madde ve mekân yaratılmıştır. Allah, bunların hiçbirine tabi değildir. O ezeli ve ebedidir; “Ol” buyruğuyla yaratandır.

Sponsor Bağlantılar

Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “OL” der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)

Allah, pekçok insanın zannettiğinin aksine, yarattığı her şeyi sürekli kontrolü altında tutar. Uzaydaki olağanüstü sistemler ve dengelerden, insan bedenindeki mükemmel işlemlere kadar tümünü an an yaratan ve denetiminde tutan Yüce Rabb’imizdir.

O, hiç kuşkusuz tüm eksikliklerden, acizliklerden münezzehtir. Evrendeki herşey Yüce Allah’ın eseridir, O, tek Yaratıcı, tek güç ve kudret sahibidir.

De ki: O Allah, birdir.
Allah, Samed’dir (herşey O’na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır).
O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.
Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir. (İhlas Suresi, 1-4)

Allah tüm evreni yoktan var eden, tüm evren üzerinde mutlak hakimiyet sahibi olandır. Göklerin ve yerin mülkü yalnızca O’na aittir. Allah her yerdedir. Her varlık Allah’ın tecellisidir; O, üstün güç ve kudretini, yaratma sanatını, dilediği varlıkta dilediği şekilde göstermeye kadirdir.

İnsanlar, hiçbir zaman Allah’ın Yüce Zatı’nı göremezler, ama O’nun tecellileriyle her an muhataptırlar. O, evrende var olan her şeyi, tüm varlıkları sarıp kuşatmıştır. Bazı insanların düşündüğü gibi gökyüzünde, evrenin uzak bir yerinde değildir; Allah her yerdedir ve herşeyi kuşatmıştır. O, asıl ve tek mutlak varlıktır.

Allah… O’ndan başka İlah yoktur. Diridir, kaimdir. O’nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun Katı’nda şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O’nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O’na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür. (Bakara Suresi, 255)

Allah’ın Birliğini, büyüklüğünü ve yüceliğini anlayamamak, O’nun İlahi gücünü kavrayamamaktır.  Allah dışında hiçbir varlık, Güneş’i batıdan getiremez, kimse uzayda akıl almaz bir hızla genişleyen evreni durdurmaya güç yetiremez, kimse göğü ve yeri tutamaz ve kimse yoktan bir hiçbir şey yaratamaz. Bunları ancak evrende tek olan ve eşi bulunmayan Allah yapar. Yaratan’la yaratılan ise asla eşit değildir.

… Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: “Allah, herşeyin Yaratıcısı’dır ve O, tektir, kahredici olandır.” (Rad Suresi,16)

Yüce Allah dünya hayatındaki çiftleri zıddıyla birlikte yaratır; her şey zıddı ile bilinir. Gece-gündüz, güzel-çirkin, sıcak-soğuk, aydınlık-karanlık, temiz-kirli, yeni-eski, genç-yaşlı dünyada tümü bir aradadır. Aynı şey insanlardaki ahlâk özellikleri için de geçerlidir.

İnsanın nefsinde ruhu kirleten cimrilik, bencillik, kıskançlık, ümitsizlik gibi birçok eğilim vardır. Nefse hem fücur hem de ondan sakınma, yani vicdanı ilham edilmiştir. Fücur, günaha, isyana, yalana, baş kaldırıya ve Allah’tan yüz çevirmeye yönlendirir. Yani nefsimizde iki ayrı özellik bir aradadır: Kötülüğe eğilim ve kötülüklerden sakınmaya yönlendiren vicdan.

Vicdanının işaret ettiği doğru yolun sonu insanı sonsuz mutluluk yurdu cennete, şeytanın etkisindeki nefsinin bencil tutkuları ise sonsuz azap yurdu olan cehenneme ulaştıracaktır. O halde cennet ve cehennem, Allah’ın ahirette yarattığı çiftlerdir.

Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) Yücedir. (Yasin Suresi, 36) ayetinde geçen çift kavramı, erkeklik–dişilik anlamındadır ancak ayette söz edilen “bilmedikleri nice şeylerden” ifadesi daha geniş bir anlam içerir. Ayetin işaret ettiği farklı bir anlam da son dönemde ortaya çıkmıştır. Maddenin çiftler halinde yaratıldığını ortaya koyan Paul Dirac, 1933 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü kazanmıştır. “Parité” adı verilen buluş, maddenin anti-madde denilen bir çifti olduğunu ortaya koymuştur. Antimadde, maddenin tersi özellikler taşır. Örneğin maddenin tersine antimaddenin elektronları artı, protonları da eksi yüklüdür. Bilimsel bir kaynakta bu konu şöyle ifade edilir:

“…Her parçacığın zıt yükte bir antiparçacığı vardır. Kararsızlık ilişkisi bize bu çiftlerin varoluşu ve yok oluşunun her yerde ve her zaman aynı anda oluştuğunu göstermektedir”. (Nothingness: The Science of Empty Space, Henning Genz, s.205)

Yaratılıştaki çiftlere bir örnek de bitkilerdir. Bitkilerde cinsiyet ayrımı olduğu ancak 100 sene önce anlaşılmıştır. Oysa bitkilerin çiftler halinde yaratıldığı, 1400 sene önce indirilen Kur’an’da vurgulanır.

“O, gökleri dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve orada her canlıdan türetip yayıverdi. Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her güzel olan çiftten bir bitki bitirdik.” (Lokman Suresi, 10)

Yüce Allah adeta Tekliğini vurgular gibi, her şeyi çift yaratmıştır. Bu, üzerinde derin düşünmemiz gereken bir özelliktir; . Tüm bu çiftlerin/zıtlıkların yaratılış hikmeti ise aralarında kıyas yapabilmemiz, şükretmemiz ve güzel ahlaka yönelmemiz için birer vesiledir.  Allah Kur’an’da bu konuya dikkat çeker ve düşünüp öğüt almamızı buyurur:  Ve Biz, herşeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz. (Zariyat Suresi, 49)