Dudaklarımıza yapışır Dünya doktrini: hay girmez olaydı yine bu akşam devlet mi kuracağız.
Ömür yetmez ama tarih tekerrürde olsa mahalle baskısında yaşayan mahallenin ağır abisi, taassub çocuğu, artist gencini konuşmak istedim.
Tartışma uslubumuz bırakırmı konuşmaya bilmem, ama
Yorgun halkın gelecek hakkında endişesi dururken,
Yeni din baronları bize bu günün burjuvasını savunurken, gülüyorum tutamıyorum kendimi, çünkü dün onlarda varoş çocuklarıydı.
Yorgun abilere dil uzatmak istiyorum, laf ustası siyasi abileri konuşuyoruz bu akşam;
Sürgünlerin sesi olmasamda sesimi vermişim, ama nefesim tükendi tükenecek.
Utanmadan, sıkılmadan, kimliğimin dışında yazılmayan normlara isyan edercesine baş kaldırmak istiyorum.
Bazen Mekke’de kurak topraklarda bir akşamın ayazında bir bedevi ile sohbet edip arap bedevisi olmak istiyorum,
Mekke’li olmak istiyorum,
Ve haykırmak istiyorum; sade, şeffaf hiç yalancık olmadığı karşı fikirleri anlama tadında ama kendi ayarımda yaşamak istiyorum.
Ümmetin alnındaki leke ne zaman temizlenir bilmem ama, esir olan Mescid-i Aksada esir tadında, esir ülkede yaşamak istiyorum.
Gariban edebiyatını yaparak hakkını mahalle kahvelerinde savunduğumu idda ederek ben gariban olmuyorum.
İstanbul’da yaşamış İstanbul’un cihan güzelliğini tadmamış, deniz görmemiş ve bodrumlarda asgari ücretle çalışan işçi olmak istiyorum.
Din baronlarına inat, dinimi tadında yaşarken komşum ermeni aram amcayla dinler vitrini Hatay’da künefe yemek istiyorum.
Canım tatlı istedi, damak tadımı ehline bırakmak istiyorum.
Siyasetten ırak, Şam topraklarından yolum uzanırken Medine’ye Tebuktan Resulu Ekreme gül götürmek istiyorum.
Yemen Hadremut’ta ticareti öğrenip Beyrut’ta İran halı ticaretini yapmak istiyorum.
Ölmek için Türkçü’sünden de Kürtçü’sünden de alayına isyan olsun diye; kurtulup sırf macera olsun diye Hakkari’den kaçaklar gibi girip, uluderede ölmek istiyorum.
Yani bir yasal mermiyle, yasal roketle gitmek istiyorum.
Öğrenciyim , etnik yaftasından uzak efsuni şehir Süleymaniye’de üniversite okumak isterim.
Kendimi Tahran sokaklarına bırakıp, Fars edebiyatının ağlamaklı, duygu yüklü şiirlerini dinlemek istiyorum.
Nemruddan inip, Makamı ibrahim-i ziyaret ettikten sonra Urfa’da bir fasıldan sıra gecesi yapmak günah olmasa gerek.
Yorgun halk; yorgun başkent Ankara’da, yorgun demokratlara hesap sormak istiyor.
Ne hikmetse sizin gibi çok defadır ve sonuncusu olmayan halk sohbetlerimizde; sadece çene çalıyorduk, ne ben ne dostum devlet kuramadık, yıktık tekrar yaptık olmadı, yine olmadı, yine olmadı.
Bizim devletimiz kimseyi sarmadı, sadece biz düşündük biz tasarladık.
Sizin hayal dünyanızdaki ülke gibi.
Ben solcu da olmak istemiyorum, sağcıda…
Ben Müslümanım ve insanım böyle ülke istiyorum.
Bu sevgi hepinizin içini ısıtır kokrmayın.
Mazimiz istikbalinizin teminatıdır.
Son sohbet kurşunlarını birbirimize sıkıyoruz, yorulduk, bir an Diyarbekir sur dibinde olduğumu hissettim.
Son çayımı yudumladım, kalkmak istiyorum bu akşam çok mu hayal kurduk bilmiyorum ama şuan çok acım,
Siverek’te tava yemek istiyorum.
Bu gece çok soğuk.
Belki ısıtır içimizi.