Osmanlı’nın Manevi Mimarlarından; Zembilli Ali, İbn-i Kemalpaşazade ve Ebussud Efendi

Bildiğiniz üzere sıradan, alelade bir yapı için bile mimar gerekmektedir. Mimar denilince akla yapıları tasarlayan ve inşa eden kişi gelir. Bu akla geliş doğrudur fakat yeterli değildir. Yapı deyince akla sadece taş duvarlarla yapılmış bir bina geliyor olması eksiktir. Yapı denilince akla çimemtonun, demirin, harcın ve tuğlanın geldiği kadar ekip ruhunun da gelmesi gerekmektedir.Biz biliyoruz ki Osmanlı alemşumul yani evrensel bir yapıdır. Bu yapı hem cismani hemde ruhani olması hasebiyle bugün bile hala izleri milletin ruhunun ve genlerinin derinliklerinde mevcuttur. Sizlerce de malumdur ki altının değerini sarraf olan anlar. Altının kıymetini nasıl ki bir çoban anlamıyorsa, Osmanlının manevi yönünü bugün bir çokları anlayamıyor. Osmanlıya haksız yere dil uzatmaktan geri kalmıyorlar. Osmanlı devleti hem zahiri yani yönetim biçimi olarak hemde batıni yani manevi yönü olarak bir sanat eseridir. Yükselme devri manevi mimarlarına baktığımızda bir Zembilli Ali Efendiyi görürüz. Adının neden Zembilli Ali olarak anıldığı hakkında malumat vercek olursak. Bu Mübarek zat her gün evinin penceresinden bir zembil sarkıtırmış, sorusu olanın yazması için. Vatandaş da her gün sorusunu sorar ve cevabını alırmış. Bizim Türk milletinin biraz çekingen olduğunu koskoca bir Şeyhülislamın huzuruna çıkıpta soru soramayacağını bilen Zembilli Ali efendinin çok hoş ve yerinde bir uygulamasıdır, bu Zembil sarkıtma meslesi.Bu mübarek zat 2. Beyazıd, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleymandevrinde Şeyhülislamlık yapmıştır. Toplamda 24 yıl Şeyhülislamlık yapacak kadar bilgili donanımlı ve tavazu sahibi ve halkın çok sevdiği veli bir zat idi....

Devamını Oku