Yazar: EBRULİ

Vatan Sağ Olsun

Dün akşam haberleri izlerken gözüm şehit babasının feryadına takıldı ve ardından söylediği laflara… “Vatan sağ olsun. On çocuğum daha olsa bu vatana feda olsun” Kanımı dondurmaya yetiyor bu sözler…Meclisinde PKK’yı barındıran, terörü durdurmaya beceremeyip sadece kınamakla yetinen, kendi çocuklarını çürük raporları alarak ya da orduevlerinde tatil misali askerlik yaptırarak, fakirin evladını terör bölgesine gönderip vur emri vermeyi bile lüks gören nice anne kuzusunu PKK’ya yem olarak atan bu devlete benim ne diye çocuğum feda oluyormuş sorarım size? Göz göre göre bile bile lades demek için mi büyütüyoruz çocuklarımızı biz… Benim çocuğum dağlarda savaşacak, devlet liderlerinin, burjuvaların cocukları pc önünde oyun oynayacak, o parti senin bu parti benim keyfini sürecek. Adaletin, demokrasinin olmadığını biz ne zaman göreceğiz, biz ne zaman şehitlerimizin hakkını arayacağız merak ediyorum açıkcası. Vatan sağolsun diyen şehit babası görmüyor mu başımızdaki yöneticilerin ahlaksız siyasetini! Şehitlerin anneleri taputların başında ağıt yakarken devlet yetkililerinin sadece yapabildiği terörü kınamaksa bunu 10 yaşındaki çocuk da yapıyor. Bu partiyi ben başa getirmedim! Kim getirdiyse biraz analiz yapma zamanı gelmedi mi? Bu şartlarda göz önüne alınınca benim evladım bu vatana feda olmasın, çok istiyorlarsa kendi çocuklarını feda...

Devamını Oku

Ben Kadınım !!!

Kadınların yüzde 70,7′ sine göre, ”8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ bir şey ifade etmiyor_muş. Ben geriye kalan yüzdelik kısımdayım benim için çok şey ifade ediyor… Ben KADINIM !!!!Kadın olmanın ayrıcalığını yüreğinden hisseden ender insanlardan… Bırakın erkekleri, kadınların kadını yok etmeye çalıştığı bir toplumda kadın olmaya çalışan, evinde ev hanımı, işinde iş kadını kocaman yüreğimle hayata tutunmaya çalışan bir kadın… Bu yüzdendir ki ; Dünyada üç kadından birinin aile içi şiddete uğradığı şu dönemde, kadınlara sözlü fiziksel şiddet gösterip kadını ezene, kadını baskı altında tutup hayallerinden uzakta bir yaşam sürmesine sebep olana, kız çocukların eğitimlerinin sınırlandırılmasına, bir mal gibi küçük yaşta çocuklarını para karşılığı evliliklere zorlayan zavallılara, kadınları fuhuşa zorlayan çaresizliğe, cinsel kölelik düzeninden kadınla elde edilen paraya, erkek egemenliğini kadın üzerinde cahilce uygulamaya çalışan zihniyete, kadınların ekonomik özgürlüklerinin elinden alınmasına, kadın düşüncesinin gerekli olmadığı anlayışıyla yaşayan umarsız mantığa, kadının erkeğe ihtiyaç duymasının şahsında yarattığı özgüven ile kadını ezmeye çalışan baskıcı erkek zihniyetinin !!! KARŞISINDAYIM… Kadın’ın erkeğe ihtiyaç duyması; kadının çaresizliğinden, güçsüzlüğünden değil; hayatı beraber elele yaşama isteğindeki aşk_tandır. “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye değersin. “ M. Kemal ATATÜRK Kadın olmayı hisseden özel insanların kadınlar gününü kutlarım. Sevgiler…...

Devamını Oku

Ecel Bir Ölüme Daha Susadı…

Ecel bu nerde, nasıl, ne zaman kimin kapısına dayanır belli mi olur. Kimini bir otel odasında, kimini bir hastane köşesinde, gün sayan askere, elinde sevdiğine verilmek üzere papatyalarla otobüs durağında bekleyen gence, doğumdan çıkan kucağına yavrusunu almayı bekleyen sabırsız anneye, açlıktan susuzluktan dudağı kurumuş neneye, hastanede şifa bulmayı uman dedeye, karşıdan karşıya geçen ufaklığa, gencine, yaşlısına, bekleyene beklemeyene, gelmiş geçmiş tüm yaşayanların kapısını kimi yerli, kimi yersiz ama hep daha erkendi dedirtecek zamanda usul usul çalar.Ecel ecellll dur gelmeeee !!! Daha Ali’nin annesine, babasına söyleyemedi çok şeyi var… Ecel ecel dur gelme daha !!! Fatoş’un sevgilisi köşedeki pastanede onu bekler, Daha Hasan yol ağzındaki köpeciğe su verecekti, Arda annannesine sabah kahvaltıda beraber olacakları için söz vermişti, Hatice sabah askerden gelen sevgilisini almaya Aşti’ye gidip boynuna sarılıp; dudağından usulca bir buse kondurmayı planlıyordu, Ayşe sevdiğine gönül koymuştur ha geldi ha gelecek mesajdadır gözü, Mehmet’in yazamadığı şiirleri vardır, Hayal kurup parasını denkleştirip arabanın rengine karar veremeyen Sevgi’nin, karar vermesine ramak kalmıştı, Küslerdi naz ederlerdi nasıl olsa yarınları vardı ya barışırlardı Sezai ile Emel, Köşedeki dükkanda Hatice Teyze tabak çanak beğenmişti dünürleri geldiğinde dolmalar saracaktı birbir. Ha dur hatırladım !!! Sedat Amca arka sokaktaki parkta ilk aşkını görmüş, yarın yine aynı saatte oraya gidecekti belki geçer diye. Ebru; Fatoş’a kızmıştır onsuz program yaptığı için daha onu arayıp sitem edecekti. Ecel ecellll dur gelme daha annem akşam yemeğe beni bekler, daha okulumu bitirip...

Devamını Oku

Küstüm Ben Sana !..

Bir kalp vermiştim kücücük ellerimin içinde, kücücük bir kalp. Yazılan masallara inat yaşamak istemişti var gücüyle. Bilmezdi zamansız gidişinin ardından zamansız dökülecek gözyaşını. Bilmezdi bölük pörcük uykular. Ezan okunuyor ve halen uyuyamıyorsa bu gönül küskün sana…Zamansız sabahlarda zamansız doğdu bütün gerçekler… Kolay vazgeçmek değil miydi bunun adı… Hep inandı bu küçücük ellerimin içindeki küçücük kalp, Seven bu kadar cesur olamazdı… Arkama döndüm baktım… Sakın gitme bırakma beni diyeceğin an gelmişti ki sen çoktan gitmiştin… İşte bir varoluşun aniden yokoluşuydu şahitlik ettiğim. Artık inanmıyorum masallara, yorumsuzluk bile yorucu geldiyse bana Küstüm sana… Keşke böyle bir şahitliğe ortak etmeseydin beni. Keşke gitcekdiysen gelmeseydin hiç. Keşke bu kadar savunmasız zamanda savunmasız bırakmasaydın yaşanacakları. Keşkelerle doluyum şu an, küstüm sana… Belki bir yerden “ceeeee” deyip çıkıp gelirsin… Yaşananlar şaka deyip, bu kadar kırık kalbe bir acı kahve verirsin, Bir padişah, bir saltanat yine yeni bir masal… Kokuşmuş aşklara inat, Yine yeni umutlara ışık verirsin. Halbuki senin için giyineceğim daha çok kıyafet, yiyeceğim çok İskender, dinleyecek daha çok masal vardı… Elimde kala kala bir dvd, birde ufaklığın fotografları kaldı, daha beraber bir karemiz bile yokken gittin… Yine küçük bir oyun oynadın KÜSTÜM SANA… En ümitsiz anımda yüzümü güldüren tek şey bilirsin benim güneşimdi. Alışmıştım senden gelen güneşli mesajlara… Şimdi güneşe bakarken içim buruk biraz; sanki parlamıyor artık benim için her nedense. Mesajların tadı tuzu da kalmadı. Böyle bir başıma bıraktın beni Küstüm Sana… İstemiyorum...

Devamını Oku

Annem ve Cacık

Alalade bir gün, alalade mutfakta geçirilen zamanlar, alalade yemekler ve alalade bir ben… Buzdolabını açarım alalade bir bakış atmaktan öteye gitmez belki ama son anda görülen yoğurt, salatalık ikilisi gözlere çarpar ve bir anlık hışımla hadi cacık yapayım fikrini doğurur. Duraklarım ilk önce …bir anlık neşem gider hatta içim sızlar !!! Annem gelir aklıma kırgınlıklarımız, kırılmışlıklarımız, evladını anne şefaketinden mahrum bıraktığı katı kalbi…Yinede yılmam yoğurdu özer, salatalıkları birbir yıkar, bol naneli, sarımsaklı sevilesi cacık yapmaya koyulurum… Tıpkı annemin sevdiği gibi “sevilesi cacık” içine sevgi katmadan olmaz… Ateşin üstüne gidip korkularla yüzleşmek gibi çıkartıp atmak, silmek yakışırmı bize… aklımda annem; biraz tebessümle, biraz kırgınlıkla işe koyulurum. Anneyle konuşmuyoruz diye cacığa da küsecek değiliz ya! İşte o yüzden ne zaman cacık yesem annem gelir aklıma… Ekmeği küçük küçük cacığın içine atıp sanki pirzola yer gibi büyük bir iştahla yediği sahneler gelir ve geride kalmış mutlu zaman dilimleri, akıllarda canlanan müzik dökülür dudaklardan usul usul… Seni andım bu geceKulakların çınlasınŞimdi dargınız seninleİnan sen herkezden başkasın… Çok hüzünlü bir cacık oldu bu bizim cacık. İçine sevgi, özlem, bir dolu boşkalmışlıklar katıldı, özenle bir bir ekmek doğrandı, yutkunarak kaşıklandı anneyi yaad etmek kolay mı 🙁 Hüzünlüydü bekli ama yinede ders alındı yaşanmışlıklardan. Olsun sağdı, nefes alınıyordu ya bununla yetinildi… Ne yani sen elmayı seviyorsun diye Elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık Yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden? der...

Devamını Oku