Yazar: tahirezgi

Bir Stratejistin Derinlik Açmazları: Ahmet Davutoğlu

STRATEJİK DERİNLİK IŞIĞINDA ELEŞTİREL BİR PORTREBİR STRATEJİSTİN DERİNLİK AÇMAZLARI : AHMET DAVUTOĞLU NECMETTİN IŞIK – TAHİR EZGİ – CEM KİREMİTÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER “Dış politika, iç teşkilât ve iç politikaya dayandırılmak mecburiyetindedir, yani iç teşkilâtın tahammül edemeyeceği genişlikte olmamalıdır. Yoksa hayali dış politikalar peşinde dolaşanlar, dayanak noktalarını kaybederler”1 M. K ATATÜRK Dinamik bir süreçten geçen bir toplumun bireyi olarak o toplumla ilgili stratejik analizler yapmak, hızla akan ve debisi yüksek bir nehrin içinde seyrederken o nehrin yatağı, akış hızı, akış istikameti ve başka nehirlerle olan ilişkisi konusunda fikir yürütmeye benzer. Hem incelediğiniz nehrin içinde siz de akmaktasınızdır, hem de bu akışın özelliklerini anlama ve bu özelliklere göre nehrin bütünü hakkında bir tasvir, açıklama, anlamlandırma ve yönlendirme çerçevesi oluşturma sorumluluğu taşımaktasınızdır. Nehrin dışına çıkarak baktığınızda sizinle birlikte akan zerreciklerin ruhuna ve kaderine yabancılaşarak ahlakı kayıtsızlık içindeki sıradan bir gözlemci durumuna düşersiniz; nehrin akıntısına kendinizi bırakarak sürüklendiğinizde ise ne var olan gerçekliği hakkıyla anlayabilirsiniz ne de bu gerçeklikle ilgili kendi iradenizi oluşturarak tarihe ağırlık koyabilirsiniz. Bu ikilem içinde nehrin ruhuna ve kaderine yabancılaşmak ahlaki sorumluluk, nehrin akıntısına kapılmak ise bilimsel sorumluluk alanını daraltır. Anlamak, zaman ve mekan derinliğine nüfuz etmek ve bu derinlik ile zihinsel imajlar arasında bir tür irtibat kurmakla başlar…2 Eserin henüz önsözünde sarsıcı bir iradeyle kaleme alınmış ve önem atfedilmiş, zaman, mekan, derinlik ve zihinsel imaj gibi parametreler ışığında tezin ruhu ve stratejisinin doğası net bir biçimde gözler...

Devamını Oku

Ulus, Ulus-Devlet, Ulusal-Devlet

TAHİR EZGİ – NECMETTİN IŞIK Tire işareti “-“ ile oluşturulan birleşik kelime “ulus-devlet”, güven verici ve sıcak bir duygusal düşünce olan ulusla devletin biraz mesafeli ve soğuk gerçekliğini birleştirir. Bu mayhoş karışım, tarihsel ve dil bilimsel hayal gücünün lezzetlerinden biri olarak görülebilir. (G. BAUMANN 2006, s. 35) Ulus-devletin en önemli parçası olan “ulus” kavramı üzerindeki kavram kargaşası ulus – devlet tanımı üzerinde farklı anlamlar doğurmaktadır. Başka bir deyişle ulus-devletin tanımı ulusun algılanış biçimine göre farklılık göstermektedir. Çok kaba olarak, ulus-devlet ; siyasi iktidarın belli bir tarihsel aşamada büründüğü yapısal biçim, ulus ; bu yapılanmanın meşruiyet kaynağı olan kurgu, ulusçuluk; bu meşruiyet kaynağını tek geçerli siyasi değer olarak kabul ettirmeyi hedefleyen bir siyasi akım olarak algılanabilir.1 Bu çalışmada açıklanmaya çalışılan kavram ulus-devlet kavramıdır. Ozan Erözden’in ulus-devlet tezinde değindiği gibi “ulus-devlet kendisinden önce var olan siyasi yapılanmanın kurumları üzerinde yükselmiş, bu kurumların içeriğinin düşünsel ve yapısal sıçramalarla dönüştürülmesi sonucunda ortaya çıkmıştır.” Ulus-devleti tanımlamak için şüphesiz devleti oluşturan ulustan ne anlaşıldığını net bir şekilde ortaya koymak gerekir. Bir birlik kurgusu olan ulusu topoğrafik unsurlara ve etno-kimliğe dayandırmak mümkündür. Siyaset bilimciler nezdinde bu tanımlamalar antogonizmik açıklamalara dönüşmüştür. Ulus, üyelerinin bir devlete sahip olduğunu düşünen veya bir şekilde düşündürten, yani buna karşı özel bir sorumluluk taşıyan bir ya da birden fazla etnik gruptur.2 Modern ulus, modern devletle birlikte oluşan tarihsel bir kategori ve siyasal toplumsal örgütlenme biçimidir.3 Bir başka tanıma göre ise Adam Smith,...

Devamını Oku