Eksiklik
İnsanoğlunun hayatta birçok eksiği vardır şüphesiz. Ama eksiklik manevi olmasın yeter ki… Para, pul ; bunlar çözümlenebilecek eksiklikler bence. Fakat bir ebeveynin, bir babanın, bir ananın eksikliği tartışılamayacak derecede incitir kişiyi yaşamı boyunca. Ben ”babamın yokluğu”ndan yola çıkarak bazı şeyleri belirtmek istiyorum. Mesela en basitinden ; okullarda dağıtılan ”öğrenci tanıma formu”na anne-baba durumuna BOŞANMIŞ olarak işaretlemek hep ağrıma gitmiştir çocukça yüreğime. Düşünsenize, bütün sınıf EVLİ işaretlerken siz diğerini işaretliyorsunuz. Bu, gelişim döneminde bir çocuk için yadsınamaz bir olumsuzluk.Buna rağmen derslerim gayet iyiydi. Arada bir arayan babama ”tüm derslerim 5” diyebilmeliydim. ”Öğretmen en çok benim ödevimi beğendi, son yapılan deneme sınavında 1. oldum” diyebilmeliydim. O da gurur duymalıydı kilometrelerce uzaktaki oğluyla. Dedim ya, ben her ne kadar sempatik gözükmeye çalışmışsam da becerememiş olsam gerek ki ; sınıf öğretmenim beni okulun yanındaki halk eğitim merkezindeki psikolojik danışmana götürürdü. Sohbet ederdik, uzun ince bir masada karşılıklı. Daha ilkokul 2’ye giden bir çocuk, adam yerine konulduğunu hissettiğinde ne kadar seviniyorsa, bende en az o kadar sevinmiştim. Ta ki yıllar sonra anladım ; babasızlığın verebileceği psikolojik travmayı önlemek için gittiğimi o danışmana. Aylar, yılları kovaladı. Zaman su misali! Arkadaşlarımla sokakta tek kale maç yapardık. Kalenin bir direği sokak lambasının direği, diğeri ise ordan burdan bulduğumuz taş yığınlarıydı. Gelen ortaya, zamanın favori oyuncularından olan ”Michael Owen” edasıyla vuruyordum. Muhtemelen gol oluyordu! Uzağa giden topu, arkadaşlarımdan birinin babası getiriyordu ayağıyla kendi kendine paslaşarak. Elinde poşetler, güler...
Devamını Oku