Yazar okurlarıyla bir kitabı hakkında söyleşi yapıyordu. Kitabınızda bir hikaye var: Kasaba Terzisi ve Siyaset. Bu hikayede geçen kasaba neresi diye sordu genç bir okuru. O kasaba yıllar evvel okuduğum bir gazete haberinde geçiyordu. Doğuda bir ilçe, diye cevapladı yazar. Peki eğitim müdürü kim diye sordular. Eğitim müdürü aslında her türlü bürokrattır dedi yazar.

Sponsor Bağlantılar

Gelelim terziye dedi yaşlıca bir okur. Terzi dedi yazar, siyasetle ilgileniyor ve iktidar partisinin ilçe başkanı, bildiğiniz gibi. Demokrasi özellikle bizim gibi ülkelerde bazen bir terzinin bir müdüre emir verdiği bir şekle bürünür. En azından ülkemiz bu türden bir etkiye her zaman açıktır. Demokrasi siyasi aktörlerin kafalarına göre bürokratları harcayabildiği bir rejimin adı olmasa gerek.

Bir terzinin eğitimi nedir ki diye sormuyorum bile. Çok iyi eğitimli bir siyasetçi de olsa böylesine bir yaklaşımda bulunamaz. Düşünün bu olaydan çok daha fazlası her gün yaşanıyor ülkemizde. Şimdi terzinin düz paça isteyen müdüre kızması ve onu kasabadan göndermek istemesi belki bazılarına komik gelebilir ama şunu unutmayın: Pantalon paçasının bir terziye itici gelmesi ve terzinin müdürü kasabadan göndermesi ne kadar mantıksızsa bir yöneticinin işinin ehli olup olmadığına bakılmaksızın bir siyasi iktidar tarafından sadece siyasi nedenlerle görevden alınması o kadar mantıksızdır.

Bir terzi sadece siyasi gücünü kullanarak bürokrasiye şekil verebiliyorsa orada durup herkesin düşünmesi gerekir. Ülkemiz niçin böyledir? Halktan oy alanlar niye her işte ehil olmaya bakmaz da tamamen subjektif kriterlerle davranır. Bunun için mi oy istiyorlar acaba? Bu bir kısır döngüdür. Bugün a anlayışındaki terzi müdürü gönderir, yarın başka anlayıştaki bir berber kaymakamı yolcu eder. Değişen yalnızca isimler olur, yöntem değişmez. Kaybeden de…

Benim aklıma takılan dedi orta yaşlı bir kadın okur, benim takıldığım nokta müdürün mücadele etmeyip kaderine razı olması. Bence mücadele etmeliydi. Mücadele etse ne değişecekti ki, dedi bir diğer okur. Kabullenerek bilgece bir tutum takınmış bence… Kabullenerek o kasabayı terzisiyle baş başa bırakmak… Belki de, dedi yazar.