Selamlar pazartesi gecesinin ders başı yapmamdan bir önceki telaşlı geceden 🙂 2 günlük tatilin nası geçtiğini anlamadan geçip giden günlerden ve her pazar akşamı alışılagelen ne çabuk bitti yaa iyiydi güzeldi yatyıorduk dinleniyorduk gibi muhabbetlerden…
Ayşe’nin durumu Senem’in sevgiliisiyle yaşadığı sorunlar, Yasemin’in Serhat’la ayrılması… hepsi üstüste geldi… Dedim ya şaşırtıcıı ve beklenmeyen durumlar bunlar…
Önce Ayşe’yi anlatmak istiorumm… Haklı yada haksız hiç bi sıfata yakıştıramadığım. Ya da ne desem ne isim taksam da onu bu durumun içinden en az yara alacak ve içine su serpiştirecek bi şekilde sıyırsam diyorum yapamıyorum. Yok yok tarafsız olmalıyım. Tek taraflı bakmalıyım olaylara.
Ayşe’nin evlenmesi, boşanması ve ardıardına gelişen değişik birbirinden farklı olaylar… Kadirin tehditler yağdırması… Ayşe’nin tuncaya yalvarması… En büyüğü en asilsiz, en aciz durumda olmasının sebebi ise tüm masumiyetinin, namusunun, benliğinin zorla elinden alınmasıı… Kötü bi durum istenmeden mağdur olmak ve kendisini istemedğin ayrılık düşünceleri beslediğin kişinin kollarına bırakmak… Onun kollarında direnmek hayata, zorlamak çabalamak kurtulmak için ama başaramamak… Teslim olmak ona… Hislerinin bittiği, kalbinin sahibi olmayan insanın bedenine sahip olması… Tüm bunlar yaşananlara sebep… Avukata saçılan bol sıfırlı paralar… Trenlerde saatlerce süren osmaneli-ankara-antalya arası yolculuk… Yaşanılan üzüntüler… Evladının durumu karşısında üzülen bi anne..Hasta bi baba… Bileklerini kesen psikopat bi sevgili… Araya giren kişiliğini bile bilmediğimiz, kendisini iyi meslek sahibi, pek bir terbiyeli tanıtan tuncaylar, mehmetler, ilyaslar… Ahh Ayşe..Ne çabuk kandın böle şeylere.Ne çabuk değişti duyguların hayatının erkeğine… Kocana karşı(!) belki haklı bazı konularda ama bu kdar çabuk bitmemeli bi evilik… Sonu ne olursa olsun… Ne kadar yara almış bi beraberlik olursa olsun…
Senem’e gelelim çaresizime… Belirsizliğime… Yazıcak çok şey Var biliorum ama tıkanıp kalıyor bi yerlerde bişeyler.Susuorum tıpkı onun gibi. Her gün süregelen kavgalar, edilen sohbetler sonunda konunun aynı yerlere gelmesi ve sil baştan her defasında her seferinde kalp kırmalar… Söylenen sözler yaşanmışlıklara rağmen…
Parka çıkıyoruz akşamüstü çocuklaşıyoruz, şımarıyoruz, salıncağa biniyoruz… Tahtrevelli yapıyoruz bi süre 🙂 İçimdeki çocuğu serbest bırakıyorum parkta olduğum sürece… Salıncakta hızımı arttırmaya çalışıyorum çocukluğumda yaptığım ayak bilek hareketleriyle tıpkı 7 yaşlarında şımarık bi kız çocuğu gibi… Etraftaki insanların ayıp yada koca eşşek olmuşsunuz gibi düşüncelere sahip olmasından korkmadan… Sonunda bıkıyorum vee tahtravelli ye yöneliyoruz Senem’le 🙂 Oturmakta zorlanıorum… Bana göre yapılmadığını çocuklara hitap ettiğini hatırlatıyor sanki büyüdün artık der gibi… İnat ediyorum sonunda kuruluyorum karşıma Senem’i alarakk… Sen de yalancısın be çocukluğumun vazgeçilmezii diyorum içimden… Sevindiriyosun mutlu ediyosun benii içim içime sığmıyo,her şeyi unutuyorum belki üzerinde ama ağzımada sı… be!Hayat gibisin…
Bi yerden yere vuruyosun bi göklere çıkarıyosun beni… Tadım kaçıyor bunları düşündükçe uzaklaşıyorummm sahte mutluluktan.Kaydırağa yöneliyo bakışlarımm.Kucaklarcasına çağırıyo beniii.Koşuyorum ona ulaşmak için 3er 5er çıkıyorum miniklerin tek tek dakikalarca çıktığı basamaklardan… Zirveye geliyorum bi hışımla bırakıyorum kendimi bi kaç saniye boyunca ağzım kulaklarımda… Ya sonra?Yine aynı yerde yine başlangıç noktasında… Sen de mi diyorumm 3-5 saniyelik zevkmiydi seninki de:)
Vayy bee çocuklaşmak çocukluğuma dönmek istemiştim oysa yarım saatliğine de olsa… Eskiden vazgeçilmezim olanlarla hasret gidermek… Hepsi gösterdi gerçek yüzünü seneler sonra… Hayat yine yaptın yapacağını yine öndesin 1-0… Galipsin duygularımın ve çocukluğumun karşısında… Mağlupsun benliğim,gençliğim… Uzaklaşıyorum parktan veda ediyorum hepsine… Yıllar sonra gerçekleşen bu buluşmadan memnun kalmamışcasına… O da bi da beklerim dermişcesine bakıyor ardımdan… Bi daha gelmekmi bi daha gelmekk… ?
İlerliyoruz 🙂 Saha var tokinin sahası az ilerde… Sesler geliyor çocuk sesleri… Daha yeni ergenliğe giren çocuk sesleri olur ya ne kalın ne ince… Öle bi ses bu da yanık yanık sölüyor ”dere geliyor dere kumunu sere sere, urfalıyım ezelden gönlüm geçmez güzelden”… Sanki bi türkü star yarışmasına katılıyor yeni yetmeler… Yaklaşınca anlıyorum… Kendilerince bi oyun geliştirdiklerini..Baş harflere göre şarkı bulma yarışması 🙂 Böle gençler kaldı mı ya diyorum kendi kendime 🙂 Bu teknoloji(bilgisayar oyunları)nin olduğu çağda 🙂 Bravo size gençler bravo. Şarkılar ve performans güzel ona çok ayrı bi bravo :):)
Teşekür ederim özlem:)
ne kadar da güzel anlatmış çocukluğu,gençliği,yaşadıklarını herşey o kadar gerçek ki …..