SUÇ VE CEZASI. Bütün idealist düşünceler dönüp dolaşıp sonunda Tanrıcılığa varmak zorundadırlar. Bu zorunlu sonuç, ondokuzuncu yüzyılın ilk yarısının oluşturduğu ünlü bir sanat yapıtında yansımaktadır.
Dostoyevski’yi (1821-1881) oluşturan yıllar, ondokuzuncu yüzyıl Rusya’sının Çar i’nci Nikola’nın baskısı altında ezildiği yıllardır. Toprak işçileri, bir çeşit tarım gereciymişçesine toprak beyleri arasında açık artırmayla satılmaktadır.(Örneğin Gogol’un ÖLÜ CANLAR adlı eseri bu konuda açıklayıcı bilgiler verebilir) Oysa küçük toprak beylerinin durumları da, inek gibi alıp sattıkları mujiklerden daha güvenli değildir; sabah akşam bölge komiserinden dayak yemektedirler. Devlet dairelerinde müdür, memurunu tokatlayarak çalıştırır. Kırbaçlamakla kırbaçlanmak en olağan günlük işlerdendir. Kazançlar yaşamaya yetmemektedir, açlık salgındır, aydınlar arasında yıkıcı düşünceler kaynaşmaktadır. Bakışlar gök ölçülerine çevrilmiştir, mujikler İsa’nın saltanatını sabırsızlıkla beklemektedirler: Bu kadar iğrenç bir şeye Tanrı razı olamaz.
Sonya’nın ağzıyla bu yargıya varan Dostoyevski, yaşadığı sürece onu kıvrandıracak olan ikiliği, Suç ve Ceza’nın dördüncü bölümünde, Raskolnikov’un ağzından ortaya atıyor: Ama gene de razı oluyor işte…. Birkaç yaprak sonra da, ünlü romanının dayandığı önemli sorulardan birini sormaktadır: Nasıl oluyor da bu kadar bayağılık, böyle kutsal bir duyguyla bağdaşabiliyor?. Dostoyevski, daha birçok yapıtlarında, bu sorunun uyandırdığı kuşkuları çözmeye çalışacaktır. Gök ölçüleri karşısında insan yapısı, çeşitli yönlerden ustaca didiklediği bu ikilik; hemen bütün yapıtlarının temelidir.
Dostoyevski doğduğu zaman Puşkin yirmi iki, Gogol on bir yaşındaydı: Her ikisi, de ona öncülük etmiştir. Tolstoy’la Turgenyev’se onunla birlikte yetişecek, onunla yarışacaklardır. Almanya’da Goethe, İngiltere’ de Byron, Fransa’da Chateaubriand, Stendhal, Balzac ünleri Rusya’ya erişmiş olarak yaşamaktadırlar. 1843’te Balzac Moskova’ya geldiği zaman Dostoyevski onun Eugenie Grandet’sini Rusçaya çeviriyordu Çağ, büyük düşünürlerle büyük sanatçıların çağıdır. Heine, Hugo, Merime, Poe, Musset, Dickens, Flaubert yetişmektedirler. Suç veCeza,’nın tasarlanmasından önce bir de Çehov doğacaktır. Dostoyevski ilk yapıtı olan İnsancıklar’ı yayımladığı 1846 yılında yirmi beş yaşındaydı. Yıl, en önemli yazarların birbirleriyle yarışarak kaynaştığı bir yıldır. Dostoyevski, Byron öldüğünde üç, Goethe öldüğünde on bir, Puşkin öldüğünde on altı, Stendhal öldüğünde yirmi bir, Chateaubriand öldüğünde yirmi yedi, Balzac öldüğünde yirmi dokuz, Gogol öldüğünde otuz bir yaşındaydı. Altmış yaşına kadar yaşayacak, edebiyat dünyasının en sağlam yapıtlarını kuracaktır.
Suç ve Ceza, böylesine bir çevrede, 1866 yılında yayımlandı. 1860’ta Rusya’da toprak reformu yapılmış, toprak köleliği kaldırılmıştı. Çar I. Nikola çoktan ölmüştü. Bütün bunlar açlıkla yoksulluğu azaltacak yerde, büsbütün hızlandırmıştı. Sosyal denge bozulmuştu bir kez, toplumdaki kargaşalık sürüp gidecekti. Turgenyev (1818-1883) Babalar ve Çocuklar’ında, Çernişevski (1828-1889) Ne Yapmalı’sında bu sosyal kargaşalığın nedenlerini araştırıyorlardı. Dostoyevski Suç ve Ceza’sıyla, Turgenyevie Çernişevski’nin karşısına göksel ölçüyü çıkardı. Suç ve Ceza, bu açıdan, Dostoyevski’nin kendisiyle yaptığı önemli bir tartışmaydı. Nitekim o yılların aydınları bu tartışmaya çok büyük bir önem verdiler, yapıt bir anda bütün Rusya’ya yayıldı.
Suç ve Ceza’nın ortaya attığı sorun şuydu: Bir yanda budala, önemsiz, hastalıklı, kimseye yararlı olmayan, tersine, herkese zararı dokunan, niçin yaşadığını kendisi de bilmeyen, yarın nasıl olsa kendiliğinden ölecek bir kocakarı var. Öte yanda da yardım görmediklerinden ötürü yok olup giden genç, körpe güçler… Kocakarının manastıra adadığı paralarla milyonlarca kötülük önlenebilecektir. Şu halde kocakarıyı öldür, parasını al, sonra da bu parayı bütün insanlığın yararına harca. Bir ölüme karşı binlerce dirilme. Bu bir hesap işidir. Hem sosyal dengede bu aptal, bu kötü yürekli kocakarının ne değeri olabilir? Bir bit, bir hamamböceği ondan daha değerlidir. Yaşamak için, yaşamaya değer olmalıdır. Başkalarını sev diyorlar, bundan çıkan sonuç her ikisinin de yarı yarıya çıplak kalmasıdır. Kaftanını ikiye bölüp yarısını komşuna verirsen hem sen çıplak kalırsın, hem de o giyinmemiş olur. İyisi mi, kendini sev, hem kaftanın sağlam kalır, hem de komşunun ikiye bölünmüş bir kaftandan daha fazlasını almasını sağlamış olursun. Bir toplumda özel işler ne kadar tıkırında giderse genel işler de o kadar düzenli olur. Kendini düşünmen genel ilerleyişi sağlar, buysa komşun için yarım bir kaftandan daha yararlıdır. Ölüme gidecek bir adamın kayanın üstünde, ancak iki ayağını koyabilecek kadar daracık bir yerde oturması gerekse, çevresinde uçurumlar, ummanlar olsa, sonsuz karanlıklar, sonsuz yalnızlık; bitmez tükenmez fırtınalar içinde, bir arşınlık o daracık yerde sonsuza değin ayakta durması, adamın o anda ölmesinden daha iyidir. Ne türlü olursa olsun, yaşamak gerek. Sorun, o yıllar Rusya’sının sorunudur. Dostoyevski, hukuk öğrencisi Raskolnikov’un kişiliğiyle sorunu ortaya attıktan sonra tartışmaya başlıyor: Olağan insanlarla olağanüstü insanları birbirinden ayırmalıdır. Olağan insanlar boyun eğerek yaşamak zorundadırlar, kanun dışına çıkmaya hakları yoktur. Olağanüstü insanlar bütün suçları işlemeye, bütün kanunları ayaklar altına almaya yetkilidirler, ülküleri uğruna bütün sınırları aşabilirler. Likürg, Solon, Napolyon yeni kanunlar koyarken eski kanunları haklı olarak çiğnemişlerdir. Yerleşmiş bir açıdan bakılınca bunların işledikleri de suç değil midir? Olağanüstü insanlar bir bakıma tüm suçludurlar, kendilerinin ya da toplumlarının yararına kan dökmekten bile çekinmemişlerdir. Büyükler şöyle dursun, toplumları içinde biraz olsun sivrilenler bile, az ya da çok, öldürücü olmak zorundadırlar. Öldürücülük, olağanüstülüğün gereğidir. Olağan insanlar, ellerine geçirebilirlerse, olağanüstü insanları asıp keserler ama, bir süre sonra da heykellerini dikip onlara taparlar. Olağan insanlar uysal, gelenekçi, eğik boyunludurlar; görevleri kendileri gibi birtakım varlıkların çoğalmasına yaramaktır. Onlar, insanlığı koruyup çoğaltırlar, ötekilerse yürütüp bir amaca götürürler. Genç hukuk öğrencisi Raskolnikov, faizci kocakarıyı bu düşünceden yola çıkarak öldürmüştür. Evet, kan dökmüştür ama, herkesin döktüğü kanı, şu yeryüzünde bir çağlayan halinde dökülen, her zaman dökülen kanı…
Onu bir şampanya gibi akıtanlar sonradan Capitol’de taç giyip insanlığın övüncü oldular. Ben de insanlara iyilik etmek istiyordum. Yaptığım bu biricik anlamsızlığı bağışlatmak için insanlığa binlerce iyi iş yapacaktım. Yaptığım işe anlamsızlık bile denemez ya, düpedüz beceriksizlik denir. Çünkü bu düşünce, başarısızlığa uğradıktan sonra göründüğü gibi, hiç de budalaca değildi. Başarısızlığa uğrayan her şey budalaca görünür. Ben, şimdi budalaca görünen bu eylemle sadece kendime bağımsızlık sağlamak, yaşamak için ilk adımımı atmak, gerekli araçları edinmek istemiştim. Bundan sonra her şey ölçülemeyecek kadar yararlı bir yürüyüş olacaktı. Ama ben, ilk adımda tökezledim. Başarabilseydim benim de başıma taç giydireceklerdi. Raskolnikov niçin başaramamıştır? Çünkü olağanüstülük sanısına kapılan olağan bir
insandır. Olağanlar büyük acılar çekmeye dayanamazlar, gerçekten büyük insanlarsa büyük acılar çekmek zorundadırlar. Olağanlar aşmamaları gereken sınırların içine er geç çekilirler, kendi cezalarını kendi elleriyle verirler, sevgi’nin tutsağıdırlar.
Olağanüstüler sevgi’ye boyun eğmezler: Peki ama, buna layık olmadığım halde, bunlar beni ne diye bu kadar seviyorlar? Ah, hayatta yalnız olsaydım, kimse beni sevmeseydi, ben de kimseyi hiçbir zaman sevmeseydim, bütün bunların hiçbiri olmazdı.
Raskolnikov kendi erdemini denemek için öldürmüştü. Olağanüstüler, doğrudan doğruya yaparlar, denemezler. Erdem, düşünce değil, eylem’dir: O zaman anladım ki Sonya, iktidar, ancak eğilip onu almak cesaretini gösterenlere verilir. iş, cesaret etmekten ibaretti. Sorun, yalnız buydu. Ben, cesaret göstermek istedim, öldürdüm.
Sırt üstü karanlıkta yattığım sırada bütün bunları düşünmüştüm. Beni mahveden de işte bu oldu ya. İktidara geçmeye hakkım olup olmadığını kendi kendime sorup soruşturmaya başladıysam, demek ki iktidara geçmeye hakkım yokmuş. İnsan bir bit midir? İnsan, bunu soran için bir bit değildir, aklına böyle bir soru gelmeyen için bittir. Napolyon bu soruyu sormadan gider, kocakarıyı öldürürdü. Benim suçum bu soruyu sormaktır.
Gök ölçüsü, olağan insanların birbirlerine karşı davranışlarını düzenler. Raskolnikov da olağan bir insan olduğuna göre: Kalk, hemen şimdi, şu dakikada, dört yol ağzına koş, yere kapan, ilkin kirlettiğin toprağı öp, sonra dört bir yana eğilerek bütün dünyayı selamla, herkesin önünde, yüksek sesle: Ben öldürdüm! diye bağır. O zaman, Tanrı sana yeniden hayat verecektir. Raskolnikov’un kendisine yüklediği biricik suç, sonuna kadar dayanmamaktır: Benim davranışım onlara niçin bu kadar çirkin görünüyor? Kanunun sınırları aşılmış, kan dökülmüştür. Öyleyse; insanlığa iyilik eden, iktidarı zorla alan birçok kimselerin de, daha ilk adımlarında, kafalarını kesmek gerekirdi. Ama bu adamlar sonuna kadar dayandılar, bunun için de haklı çıktılar. Bense dayanamadım, bunun için de bu adımı atmak hakkını kazanamadım.
Raskolnikov kendisini güçsüzlükle, korkaklıkla suçlandırmaktadır. Oysa Dostoyevski, Raskolnikov’un kendisinde, inanışında derin bir hata bulunduğunu söylüyor. Dostoyevski’ye göre Raskolnikov, bu hatayı sezmiştir ama, gereği gibi anlayamamıştır. Dostoyevski, büyük yapıtının sonlarına doğru Tanrıca davranıyor, yarattığı kişiyi yargılıyor:
Raskolnikov, kendisinde, inanışlarında derin bir hata olduğunu, belki daha o zaman, sulara eğilip baktığı sıralarda, sezmiş bulunduğunu bir türlü anlayamıyordu. Bu sezişin yarınki hayatına ait değişikliğin, ölümden sonra dirilişinin, hayata yeni bir bakışın habercisi olabileceğini de anlamıyordu.
Dostoyevski, Raskolnikov’u Sibirya’ya gönderip eline de, Turgenyev’ le Çernişevski’ye karşı çıkardığı, göksel bir erdemi tutuşturduktan sonra yapıtını şu sözlerle bitirmektedir:
Raskolnikov, bu yeni hayatın kendine bedava verilmediğini, onu çok pahalıya, gelecekte yapacağı büyük fedakarlıklarla satın almak gerektiğini henüz bilmiyordu. Ama burada yeni bir öykü; bir adamın derece derece yenileşmesinin, yavaş yavaş yeniden hayat buluşunun, bir dünyadan bir başka dünyaya geçişinin, şu ana kadar hiç bilmediği yeni bir gerçekle tanışmasının öyküsü başlıyor. Bu, yeni bir yapıtın konusu olabilir.
Google’da Ne Arıyorsunuz?
* suç ve ceza roman (7. sıra)
bu özet mi yoksa roman mı anlayamadım
gerçekten çok iyi bir kitap
ama kısaymış çok saolun
yaz yaz canım çıktı 😀
Ama ne uzumuş
lütfen kitaplar hakında kendinizi tanıtmayınız
beyinsizler anlamaz okuyan anlıyor zaten okumayan da arkasından atıyor ama tuturamıyor kitap çok güzel tabi anlayana
ben çok beğendim öyle hadi b
altımda yazan melisaya katılıyorum haklı kız arkandayım okumadan önce kimse atıp tutmasın üstelik DOSTOYEVSKİ nin bütün kitabları çok güzeldir ayşin sustumu cevabın gelmedi birdaha
Bu kitap hakında kötü yorum yapanlar siz bu kitapları anlamaya okumaya çalıştınız mı ki atıp tutuyorsunuz önce biraz mantıklı düşünün büyük konuşmayın biraz kitabıda anla***** okumaya çalışın belki kafanız basarsa anlıyabilirsiniz .Özeliklede bu lafım o AYŞİNE ve onun gibi düşünen herkaze AYŞİNsenden cevap bekliyorum
kitabın tamamını oku da gör kısa mı? değil mi ? tam eseri 736 sayfa oku oku canım çıktı
Cok guzelmiş
Supermis ya
onlar ödev veriyo ama ben hiç yapmıyorum bend e9.sınıf öğrencisiyim mesela
sen tamamını okuda gör ama neyse okuma sonunda da hiç bir ey yok çünkü
bende sana katılıyorum çünkü bu kitapta hiç bir şey yok zevkide yok ilgi çeken bir şeyde yok zaten
bu kitabo okudum ama hiç bir şey anlamadım sorun bende değil kitapta hiçbir şey yok sorun bu 😀
süper kitap
bu kitaba güzel diyen bu kitabı okumamış bizde yedik
zevksizler
En etkilendiğim kitaplardan biriydi.
özeti çok kısaymış
özeti gerçekten çok kısaymış
beni etkileyen kitaplardan biri
benim kitap bundan kısaya bune kitabı yazmışın
Ya abi ben bunun özetini istiyorum. 9.sınıfa gidiyorum, hoca ödev verdi yapamıyom ya of -,- Hocalar gebersin.
Aceba bu kitap ne anlatıyor:-)
bu kitap gerçekten cok güzel tasıye ederım okumalısınız
bu kitap güzel mi acaba******
gerçekten çok güzel
süper birşey herkes katılsın bulsun
BENCE KİTAP ORDAN ORAYA ATLIYO ÇOK GÜZEL AMA ANLATILMA ŞEKLİ KÖTÜ
bn bu kitabı okumuştum ve gerçekten harika bir kitap herkese tavsiye ederim ve gerçekten heyecandan titreye titreye okumuştum
çok güzel
ya cok uzun okusamda bitmez en az bir günümü alır yanibukadar am a cok güzel oldugu şimdiden beli
yh benim romanım bundan kısa lan
malmışınız lan şiz….!
süper çok teşekür ederim
ÇOK BEĞENDİM HİKAYEYİ
ÇOK BEĞENDİM HİKAYEYİ
ÇOK BEĞENDİM HİKAYEYİ
Güzel ama biraz içerikli anlatmışsınız.
Kitabın içeriğinden çok Dostoyevski den fazla bahsetmişsiniz birazda psikolohiye inmişsiniz yada biraz değil aşırı.
insanların aynaya bakıp kendilerini sorgulaması gerekir bu kitabı okuyunca gerçekten süper bi kitap herkeze tavsiye ederim bir okur olarak
okuyacak adamların olması ne güzel ama ben okurum da istemiyom ha yanlış anlamayın taktir getirdim ama kitapları sevmemben
Çok güzelmiş sağol kardeş :))
çok güzel tşk ederim
ben bu romanın orjinalini okusam ömrüm biter be…!
bu kitabı okudum ve gerçekten süper bir kitap yazara bukitabı yazdığı için çok çok teşekür ediyorum.bu kitap beni derinden etkiledi. bence bu kitabı herkesin okuması gerekiyor………..
alahınızı severseniz bu kadarda hazıra alışmayın yuh ya herşeyinde özetini okuyan bi milet yazık ya.
yarım yanmalak ingilizcenizle hava atmak ya da ödevi yapmak için okumayın bu kitabı tam bir klasik ve saygınız yoksa kitaplara defolun
begendm desem yalan
ulan siz harbi malsınız yemin edeiyorum ya 😀
bu kitabın yazarını bi arştırmayı deneyin isterseniz ?? 😀
Alahın cahileri 😀
çok saçma özet die birsey yoki burda sadece soru cewap halnde hıc bırsey anlatılmamıs
özet çok güzel ama benim bu kitabı tamamen okumam lazım çünkü hoca sınavda soracakmış niye soruyolarki bence çok saçma
bu özet çok uzun değil mi
Bu kitabi okuduğumda 9yasındaydm smdı bkyrumda hala okumyn cok insan var ztn bzm ulke cok okuyn br ulke dgl
performans ödevi olarak haca kitabın özetini ödev werdi ama ben okumayacağım buradan yazacağım
uleyn buraya yazan şahıslaın hepsi mal olmuş la
bunu cıkaran yoh olsun
çok güzel teşekürler
tamam kitap güzelde sınavda yapması zor işte ne varki sınavda sormasalar işte hocalar.. yapcak bişi yok..
Lan bu kitabı yazn dayım diyen kız mlamısın lan dayın yabancı mı DOSTOYEVSKİ 😀 güldüm yani saol 😀 çok kıskandım buarada 😀
ya güzelmiş ama özet bu kadar mı kardeşim :/
SürükLeyici bir roman..Akıcı bir diLi var.yani tek keLimeyLe harika..:)
I realy was more beautiful than this litap sandığmdanda Turkish spech and told the truth about the world I think is from the mükemelidir dostyuki kitp bidet. biliyoum this bok wil be useful for al the people already on the market sürülsünki why not helpful, I would thank al the people who contributed this kitpta … I wish you continued suces for the turkey to turkey, this bok insanlarınada …… bye to the new bi scene gürüşmek gül********************e
kitabı daha yani okicam bakalım merak etim.ama görgüsüzle gibi her kez yok dayım yok babamın arkadaşı bırakın lan bu ayakları dalga geçip duruyosunuz …..daoğru düzgün yorum yazın hava atıp durmayı..
:side: :X kitabı okudum gerçekten hayran kaldım süper bir kitap özetide çok kısaymış :whistle:
Kısaca psikolojik edebiyatın önde gelen eserlerinden bence okularda tolstoyun eserlerinde olduğu gibi dostoyevskinin eserlerinede yer verilmeli…Ayrıca özetlemeniz gerçekten harika bunun için teşekürler…..
ya ben böyle saçma bi kitap okumadım
çünkü kitabı okumadım ilk sayfalar sıkıcı olunca kitabı okumayı bıraktım 🙂 😀
Bu romanın yazarı benim dayım.Onunla çok iyi anlaşıyorum böyle bir yazar dayım olduğu için kendimle çok gurur duyuyorum
BU ARADA KISKANANLAR ÇATLASIN:D 😀 :))……
suç ve cezayı yazanı tanıyorum onun babasını tanıyorum ama babasını hiç sevmezdim babasını hep döverdim birgün komaya soktum zavalı dayanamadı öldü şimdi değerini anlatım babasını artk seviyorum kendisinide
bukita çok güzel bunun yazarı benim babamı tanıyor askerlik arkadaşı askerde babam hep onu korurdu keratada sevinirdi şimdi adam olmuş çıkmış karşımıza
bu kitabı 100 defa okusam sıkılmam herhalde istediğim herşey var içinde bence dostoyevski süper bir yazar ya hrika
güzel bi kitap ya resmen bayıldım desem inanır mısınız.
çok güzel bi kitap y…….okudukca okuma isteği duyuyorum…..
süper ötesi bi kitap ya tam bi dehşet ya……
gerçekten çok bunu yazamayabilirim ama emeğine sağlık
ben suç ve cezayı okudum…
dostyoveskiyi teprik ediyorum…bu kitabı yazarken psikolojik durumu açısından gerçekten çok iyi bir roman…
dünya klasikleri arasında da yer alması çok iyi bir durum…
ama kitabın ilk başları çok sıkıcı ortalarına doğru iyi gidiyor…
özet için teşekürler…benim okuduğum kitap 370 lerde birşeydi…
5_6 sayfa kadar özet çıktı…siz baya bir kısa yazmışsınız…çok teşekürler özet için..
ya bencede çolk güzel hata mükemel bir kitap ama biraz daha kısa olabilirdi ama çok güzel ve ne kadar okusamda yorulmam
walaha abi nie yalan söleyim yazan i yazmış ha bende o kdr roman okumama rağmen böyle özetleyemezdim seni kutlarım çok güzel roman özetlemişin:D
süper çok teşekür ederim
ya biraz daha kisa olabilirdi yani fena degil ödevlerime yardimci olabilir ama elimin çok yorulacagina emin olabilirim.
kitab?n ba?? bi kere cok s?k?c? bende anlamak için interneten özetini okudum ortalar? cok ak?c? tekrar deneyece?im okumay? …
ya gercekten cok i yazm?s?n?z anlat?klar?n?z ve anlatmak için yazd?klar?n?zdü?ünceler?n?z?n hepsi buyuk edebi deger tas?yor bu metni yazd?g?n?z için te?ekür ederim