Danielle Şarkısını Söylesin Ben de Dans Edeyim

Herhangi bir otobüsteyim bugün. Herhangi bir koltukta oturuyorum. Herhangi bir yoldan geçiyoruz. Kulaklıklarım her zaman olduğu gibi kulağımda, müziğim olmadan gitmiyorum. Bir kadın süzüyor beni ayıplayarak giydiğim şorttan ötürü. Ona kötü bir bakış atıyorum, kafasını çeviriyor, ilerlemeye devam ediyor. Danielle şarkısını söylüyor… En sevdiğim şarkısını.Bizim evin yokuşu kötüdür. İniyoruz yokuş aşağı. Yokuş aşağı indiğimizde ani bir frenle sarsılıyorum. Farketmeden ağzımdan küçük bir küfür kaçıyor belki. Kimse benimle ilgilenmiyor, bir yandan şükrediyor, bir yandan da şoförün neden böyle anlamsız bir fren yaptığını merak ediyorum. Bir kadın bağırışı duyuyorum. “Yazık!” Bir adamın arkasını dönüşünü görüyorum. “İnsanlık mı bu?” Bir çok kadının daha kaşları çatılıyor. “Yazık, yazık…” Bir kadının elinin ağzına gittiğini görüyorum, kaşları artık bizim evin yokuşuna benziyor aynı. Bu sefer kulaklığı çıkarıyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. Danielle’in müziğini dinlemek istesem de duyamıyorum. Kesiliyor. Ayrıca anlamak için de pek fazla uğraşmama gerek kalmıyor zaten, camdan bakınca anlıyorum neler olduğunu. Bir at arabası durmuş önümüzde. Atın yere yığılıp kaldığını görüyorum. Önce titremeye başlıyorum manzarayla. Zavallı atın öldüğünü sanıyorum. Sıcaktan ve fazla çalıştırılmaktan yığılıp kaldığı tahminlerini yürütebiliyorum sadece. Ama o Kalkmıyor. Sahipleri de kaldıramıyor. Herkesin içi gidiyor bu manzarada. Ben hala izliyorum. Kalbim küt küt atıyor. O güzel yaratığın üzgün gözlerine bakmaya dayanamıyor insan; en azından içinde biraz insanlık kırıntısı olanlar… Açıkça görüldüğü gibi sahibinde olmayan kırıntılar bunlar. Sahibi sinirleniyor, belki de haklı, belki de o çok uzun süredir yatıyor veüzerine otobüs geldi,...

Devamını Oku