Yazar: mehmeth

Herbert Spencer ve Spinoza Üzerine

Herbert Spencer ve Spinoza herşeyden evvel iki önemli felsefeci ve düşünürdür.Spencer Spencer, zamannda Darwin’in en önemli rakibi olmuştur. İki bilim adamı da herşeyden evvel birşeyler üretmek ve onları halka göstermektedirler. Aksi halde yaptıkları zaten bilim olmazdı. Birçok ilim dalıyla da yakından ilişkilidir. Toplumsal kitabı olan ‘toplumsal statik’ çok önemli yer taşımaktadır. 1862 yılında birçok felsefe eseri vermiştir. Kendisi Sosyoloji üzerine de 3 ciltlik eser yayınlamıştır. Ünü İngiltere, Almanya gibi ülkelere yayılmıştır. Evrim kuramına en çok katkıda bulunan kişilerden biridir. Spinoza Descartes’le birlikte en önemli rasyonalist, yani herşeyi akıl ve mantık paradigmasından görenlerden biridir. ‘Ethica’ isimli kitabında ahlak felsefesi üzerinde durmuştur. Eserlerinde Tanrı sevgisini açıklamıştır. Töz ile ilgilenmiş, varlık sorunu üzerinde durmuştur. Spinoza, felsefe ve metafiziği birbirinden ayırmıştır. Töz’ün insanla metafizik arasında bağlantı kurduğuna inanır. O çağın filozofları, çağın olaylarından etkilenmiş ve etkilemiştir. Spinoza bir panteistir; yani doğa, eserlerinde önemli yer...

Devamını Oku

Esrarengiz Sevgili

Güneş battı ufuktanSesin geldi bana uzaklardan Kalbim seni arıyor hicranlardaYetmiyormu beklettiğin şu geçen zamanlarda Gelmedin sen bana ey nazlı sevgiliNerdesin gönlümün nazlı çiçeği Saçıma aklar düştü ey sevgiliMevsimler geldi geçtiGeldi hazan yeli Gelmedin sen bana ey nazlı sevgiliNeredesin gönlümün nazlı çiçeği Rumuz:...

Devamını Oku

Divan-ı Kebir Üzerine

Mevlana Celaleddin tarafından yazılmıştır. Aşk şiirlerini anlatır. Nazım eserdir. Beyitleri ile yaklaşık elli bin beyit vardır bu eserde. Divan zaten  bir eseri toplamak demektir etimolojik köken olarak. Eskiden şairler eserlerini bir bütün olarak ele alıyorlardı. Mevlana eserlerinde gazellere çok önem vermiştir.Gazellerinde kullandığı farklı kalıpları vardır. En son beyitin’de kendi ismini kullanmıştır. Çağdaşı ve arkadaşı Şems Tebrizi’de gazellere önem vermiştir. Mesnevisin’de Allah’a kavuşmayı anlatmıştır. Eser Farsça yazılmıştır. O dönemin eserleri edebiyat tarihi olarak genelde Farsça yazılmıştır. Karahanlı devleti Türkçe’ye önem vermiştir. Selçuklular’da ise  Farsça’nın önemli olduğunu bilmekteyiz. Mevlana için önemli olan ilahi aşktır. Gecelerin uyumakla değil ibadetle geçmesini savunmuştur. Bazen sosyal konulara girmiştir. İstanbul Süleymaniye kütüphanesinde  eserinin kayıdı bulunur. Daha sonra bu eserler  yedi cilt halinde Türkçeye çevirilmiştir. Böylece eserin tüm dünya’da tanınması istenmiştir. Eserinden bir dörtlük şu şekildedir: Başımı koyduğum her yerde secde edilen odurDört köşe altı bucakta tapılan odur.Bağ-bahçe gül bülbül sema sevgiliBütün bunlar bahane asıl maksat...

Devamını Oku

Endülüs Emevi Devleti

Endülüs Emevileri Devleti 765-1031 yılları arasında Endüste kurulan hanedanlıktır. 3. Abdurrahman’a kadar bu devlet Kurtuba Emirliği olarak anılmıştır. Kendisinin ölümüyle de bu devlet 250 yıl daha bir fiil yaşamıştır. Suriyede’ki islam tarihi bakımından önemli olan Emevi devletinin yıkılmasıyla bazı müslümanlar ispanyaya geçecektir. Abdurrahman onlarla yazışacak yardım isteyecektir. Suriyede bu devletin yerine Abbasi devleti kurulmuştur. Abbasiler Emevilerin poltikasını ise benimsememiştir, ırkçılık yapmamışlardır. Gırnatanın yanında ufak liman olan el Münekkebeye ayak basmıştır. Endülüs valisi Fihri ile yapılan savaşı kazanmıştır. Kurtubaya giden Abdurrahman ise emirliğini ilan edecektir. Taraftarları onun devlet kurmasına yardımcı oldular. Tarım ve Sanayi bu dönemde gelişmiştir. Abdurrahman’dan sonra yerine oğlu Hişam geçmiştir. Hişam kardeşlerinin isyanını bastırdı, tarım ve ticaretin gelişmesini sağladı. Yerine Emir Hakem geçti. Hakem zamanında isyanlar baş göstermiştir. Dört padişah sonra Abdüllah’ı tahta görmekteyiz. 931 de Sebte’yi feth etmiş ayrıca isyanları bastırmıştır. Daha sonra II. Hakem başa geçmiş ve babasının politikasını izlemiştir. Bura’da ayrıca önemli olan şehri yeniden imar ettirmesidir. Alimleri korumuştur. Bundan sonraki dönemlerde devleti kurtubalılar rahat bırakmayacak isyanlar yeniden başgösterecektir. Kasım Bin Hammud’dan sonra devlet iyice zayıflamıştır. Cevheriler bu devleti parçalayacaktır. Hristiyan devletler son olarak da Endülüs Emevi Devletiyle rekabet halinde bulunan Ben-i Ahmer Devletini yıkacaklardır. İspanyalılar ve Hristiyanlar bizzat Müslümanları tanımışlar bazen inkar etselerde çok şey öğrenmişlerdir. Bu dönemde Müslümanlar her bakımdan Avrupalılardan üstünlerdir. Avrupa karanlık çağını yaşamaktaydı. Bu düzen 16. yüzyıldan sonra değişecek keşifler ve bilim tarihindeki gelişmeler sonucu Avrupalılar Müslümanların önüne...

Devamını Oku

Tarihte Usul

Tarih bize geçmişten günümüze olayları anlatır ve ders almamızı, olaylara bakış açımızı genişletmeye yarayan çok geniş bir bilimdir. Bu önemli bilim Edebiyatta ya da Sosyolojide olduğu gibi kendine has yorumlar taih yazılı ya da sözlü kaynaklara dayanır. İyonyalılar Tarhim haber alma aracı olarak görürler. Tarih bütün bilimleri kapsar ve ilişkilidir bir tarihçinin tüm bilimlerden haberi olmalı neden sonuç şeklinde olayları açıklamak zorundadır. Yazarlar ilim adamları genelde tarihte usul konusuna değinmezler ya da değinmek istemezler. Bir bilimi araştırırken önce onun yöntemini öğrenip daha sonra Osmanlı ya da Dünya Tarihi araştırılmalıdır. Tarihçiler birçok kaynak kullanırlar bunlar şöyledir:Yazılı Kaynaklar Arşiv kayıtları ki bunlar o dönemdeki yazışmaları içermektedir.Yayınlanmış Belgeler.Kanunnameler Kararnamalerİncelenen döneme göre eserlerSon dönemde özellikle mektup, gazete, dergi gibi tarihi kaynaklar ki bunlarında ayrıca ele alınması gerekir. Sözlü Tarih Anlayışı Bu anlayış tüm sosyal ilimlerde mevcuttur. Mesela bizde önemli olan Edebiyat Tarihçisiyle, Tarihçi arasındaki farkdır. Edebiyat Tarihçisi eserlere öncelik verir, tarih ise genel olarak inceler konuları ayrıca ikisininde ortak noktası insandır. Bu iki bilimde insandan yola çıkar. Çünkü toplumdaki değişim dönüşümü ancak tam olarak bu şekilde anlayabiliriz. Sözlü tarih aynı destanlar gibi kuşaktan kuşağa aktarılırlar. Diğer Kaynaklar Bunlar günlük eşyalar, fotoğraf makineleri gibidir. Bunların değerleri sadece maddi değil ayrıca manevidir. Tarihçilerin bizzat araştırma için yararlandığı kaynaklardır. Tarih nasnel bazı olgulara dayanır. Kullanılacak belgelerin tarafsızlığı sunumu daima önem taşımaktadır. Tarih araştırmalar Sümerlerde Hitiler Friglerde eski mısırda görülmüştür. Bu kondua Antik Yunanda özellikle ünlü tarihçi...

Devamını Oku

Türk Hukuk Tarihi Üzerine

Türk hukuk tarihi şüphesiz çok eskilere gitmektededir. Türk Hukuk tarihi üzerine makalemde detaylı olarak olmasada Türk hukukunda ilgili bazı tetkikleri anlatmak istedim. Şöyleki Türkler var olduklarından beri hukuk sitemleri üzerinde durmuşlar.  Hukuk sistemlerini benimsemişlerdir. Adalet eski Türklerde çok önemliydi. Kesinlikle Hammurabi Kanunları gibi sert cezalara rastlanmaz.Özellikle geçmişteki Türkler Kadın Erkek eşitliğine bakmaktalar ve buna büyük önem vermekteler. Öyleki Avrupa’da kadınlara 2. sınıf muamele yapılırken Türkler’de bu değerin olması ve hatta divanlara kurultaylara hakandanla beraber başkanlık yaptığı hükümdarın eşinin biliyoruz. Ayrıca Türklerde çok eşliliğin 1000’li yıllara kadar olmadığını biliyoruz. Buna en iyi örnek Eftalitler yani Ak Hunlar Devleti, Avrupa Hunları ya da Göktürk devletlerindeki araştırmalar verilebilir. Bu devletler sadece hukuk gibi alanlarda değil çoğu farklı alanda kendisini geliştirmiş. Mesela Edebiyat gibi ve dünyaya kendini tanıtmıştır. Türklerde şeriat hukuku osmanlıyla beraber kendisini sıkı şekilde belli etmİştir. Osmanlıda kadıların önemini bir önceki makalemde anlattım. Hem örfi hemde şeri hukuku görmekteyiz. Padişahın ağzından çıkan sözünde tabi hukuk olma özelliği Osmanlıda vardır. Çok kişiler böyle idam edilmiştir. Osmanlıda bu işin aşırıya kaçtığını söylemek doğru olacaktır. Hukuk elbette Türklerde düzeni toplum düzenini ifade ediyordu. Türkler aile hukukuna ayrı bir bağla bağlıdırlar ve eşitlik çok önemlidir. Türklerde yine Mirasla ilgilide önceleri kadının erkekle eşit miras aldığı daha sonra erkeğin ön plana geçtiği görülmektedir. Selçukluda hukuka önem vermiştir. Hukuk bir çeşit devleti koruma yolu olarak anlatılmıştır. Göçebe hayattan yerleşik yaşama geçen Türklerde o dönemde hukuk etkisini artırmıştır....

Devamını Oku

Kayıkçı Kul Mustafa ve Kul Nesimi

KAYIKÇI KUL MUSTAFA 17. yüzyıl halk şairlerimizdendir. Birçok yeri dolaşmıştır; Arabistan, Cezayir, Bağdat… Özellikle Osmanlı’da Abaza Hasan Paşa ayaklanmasını eserlerinde belirtmiştir. Mesela tarihçi Peçevi ‘de Kuyucu Murat Paşayı anlatmıştır. II. Osman’ın ayaklanma sonucu öldürülmesini anlatmıştır. Mesela kendisi Şah Abbas’ın Bağdat’ı ele geçirişini anlatmıştır. Olaylara daha çok tarihsel perspektiften bakmıştır. Şah Abbas ise Safevi  Devleti hükümdarıdır.Osmanlı Devletiyle Safevi devleti Dördüncü Murat ve sonrasında birçok savaş yapmıştır. Üstünlük dengesi zaman zaman bozulmuş Osmanlıya ya da İrana geçmiştir. Genç Osman destanı içlerinde çok önemli yer tutmaktadır. Şiirlerinde bazen okuyucuyu zorlayıcı cümleler görülmektedir. Genel olarak halk diliyle yalın eserler kazanmıştır. Türk Edebiyat Tarihine. Kendisinin ünü Anadoluyu aşmış Hindistan’a kadar yayılmıştır. Şüphesiz bunu eserlerinin değeri ile ölçebiliriz. Hem edebiyat hem de tarih yönü ağır basan eserler vermiştir. KUL NESİMİ Bektaşi şiirleri önemlidir. Türkçe, Arapça, Farsça bilmektedir. Şiirlerinde hece ve aruz ölçüsünü beraber kullanmıştır. Kul Nesimi’nin bu yazdığı eserler hem Azarbaycan’da hem de Anadolu’da...

Devamını Oku

Dertli ve Peçevi

DERTLİ ÜZERİNE 1846 yılın’da vefat etmiştir. Doğum tarihi bilinmemektedir. Asıl adı İbrahim Lütfidir. Bektaşiliğe yönelmiştir. Geçimini aşık olarak geçirmiştir .Söz  onun için önem taşımaktadır. Anadolu’da onun zamanların’da saz şairi kavramı çok önemlidir. Dertli kendisinden sonra bir çok çırak yetiştirmiştir. Divan edebiyatı bilgisi sayesinde geniş çevreler’de etkili olmuştur. Divanı taş baskıyla birçok kere basılmıştır. Kendisi’de diğer şairler gibi kalenderiler ve gazaller ,divanlar yazmıştır. Aruzla yazdığı şiirler’de birçok  kusur vardır. Ondan dolayı bu eserleri başarılı olarak nitelendirmek doğru olmaz. PEÇEVİ ÜZERİNE 1572′ de Macaristan’da doğmuştur. Lala Mehmet Paşa ile babasının işi dolayısıyla tanışmıştır. Kendisi tarihçi Peçevi’yi himayesi altına almıştır. Avusturya Osmanlı savaşlarına katılmıştır. Anadolu’da ve Rumeli de defterdarlık görevinde bulunmuştur. 1641 de tarihi eserler yazmış, birçok tarihsel  bilinmeyeni ortaya çıkarmıştır. Avrupa tarihçilerinden yararlanan bir tarihçi olması bize o dönemde’ki önemini gösterir. Modern Tarih anlayışı içerisinde kalmıştır. 17. yüzyıl’da Osmanlı tarihini araştıran bir yazarın mutlaka kendisinin kaynağını kullanması gerekir. Tarih’in modernleşmesi kısaca o dönemde...

Devamını Oku