Bu, tesadüflerin başrolünde oynadığı bilim kurgu bir filme benzemiyor mu? Hatta evrimci kaynaklarda çok makul bir olay gibi anlatılan bu iddianın filmden daha çok masala benzediği açıktır.
Darwinistlerin “indirgenebilirlik” iddiası bir yanılgıdır; çünkü canlılarda “indirgenemez komplekslik” adı verilen bir olgu vardır. Şöyle ki; canlıların sistem ve organlarının çoğu, çok sayıda bağımsız organelin bir arada çalışmasıyla işlev görür. Bu parçaların sadece biri olmadığında, sistem ya da organ hiçbir işe yaramaz.
Kulağımızdaki ufacık bir kemiğin, örneğin “örs”ün olmaması durumunda hiçbir şey işitemeyiz. Sesleri duyabilmemiz için örs kemiğinin yanı sıra çekiç ve üzengi kemikleri, ayrıca dış ve iç kulak zarı, salganyoz, salyangoz sıvısı, algılayıcı hücreler, bu hücrelerin titreşimi algılamalarına yarayan tüycükler, beyne giden sinirler ve beyindeki duyma merkezinin de noksansız olarak var olması gereklidir. Bu sistem “aşama aşama” gelişemez; çünkü bu parçaların oluşumu sırasında insan işitemez.
Gözlerimiz de yaklaşık 40 ayrı hassas parçadan oluşan çok kompleks bir sistemdir. Bu parçalardan yalnızca biri olan göz merceği olmasa cisimleri net göremeyiz. Çünkü görmemizi sağlayan, göz merceğimizin saniye saniye sürekli “otomatik odaklama” yapmasıdır.
Farklı yönlere baktığımızda göz merceğinin etrafındaki küçük kaslar devreye girer. Merceğin şişkinliğini değiştirir, ışığın doğru açıda kırılmasını ve baktığımız cismi net görmemizi sağlar. Fotoğrafçılar, çekim sırasında doğru odaklamayı yapabilmek için kimi zaman uzun uzun uğraşırlar. Ancak mercek, bunu her saniye gerçekleştirir. En son teknolojiyle üretilmiş kameralar dahi göz kadar hızlı ve kusursuz odaklama yapamaz.
Dahası merceğin dışında gözlerimizde kornea, konjonktiva, iris, göz bebeği, retina, göz kasları, göz yaşı bezleri gibi parçalar da bulunur. Bu parçaların her biri, görme işlevinin olmazsa olmazıdırlar.
Gözdeki bu kompleks yapı karşısında evrim teorisinin “indirgenebilirlik” iddiası tamamen anlamsızlaşır. Gözün, tesadüflerin bir ürünü olması mümkün değildir. Darwin de bu gerçek karşısında, “Gözleri düşünmek çoğu zaman beni teorimden soğuttu.” itirafında bulunur. [2]
“İlkel Göz”deki İndirgenemezlik“
Darwin, gözün kompleks yaratılışı karşısında -teorisinden soğuyacak kadar- ciddi bir zorluk yaşayınca farklı bir tezle sorunu çözmeye çalışır. Bu iddiaya göre bazı canlılar daha basit, bazıları ise daha kompleks göz yapılarına sahiptir. Ve kompleks olan gözler, basit olanlardan evrilmiştir. Bu iddia da gerçek dışıdır. Çünkü paleontoloji bunun tam aksini kanıtlar; canlıların yeryüzünde bu kompleks yapılarıyla ortaya çıktıkları gerçeğini. Örneğin bilinen ilk görme sistemi, trilobit gözüdür. Bu canlı 530 milyon yıl öncesine aittir ve gözünün petek yapısı ve çift mercek sistemi muhteşem bir “optik mucize”dir. Kompleks gözler ilkel gözlerden evrimleşmemiştir ve tesadüf sonucu aynı anda ve aynı canlıda meydana geldiğini söylemek ise insan aklına sığmaz.
19. yüzyılın ilkel bilimsel imkanlarıyla Darwin, canlıların sistem ve yapılarının indirgenebileceğini zannetmiş olabilir. Ancak bugünün bilimsel bulguları, pek çok sistem ve organın basite indirgenemeyeceğini kanıtlamıştır. Darwin, “eğer birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız olduğu gösterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır” demiştir… Evet, Darwin’in korktuğu başına gelmiştir; indirgenemez komplekslik evrim teorisini kesin olarak yıkmaktadır.
Fuat Türker
Kaynaklar:
[1] http://evrimteorisi.info/
[2] Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, Boston: Gambit, 1971, s. 101.