Yazı hayatına İstanbul dergisinde yayımlanan şiiriyle girdi.(Mart 1944).Daha sonra Yücel, Fikirler, Edebiyat dünyası, Kaynak, Nokta (bu dergiyi 1951 birkaç arkadaşıyla kurarak 8 sayı çıkardı.)Yenilik ve Yeditepe dergilerinde şiirlerini yayımladı. Cansever’in arayış ve Garipçilerin etkisindeki bu ilk döneminden sonraki şiirleri, İkinci Yeni temsilcileriyle birlikte daha çok şu dergilerde görüldü: Dost, Türk Dili, Yeni dergi ve Yeni A. Aynı dergilerde zaman zaman şiir üzerine yazıları da çıktı.
1950 den sonra Türk fikri ve sanat dünyasında özellikle Fransız romancı-düşünürlerinin etkisi ile gelişen bir Varoluşçuluk modası görülür. Bu modaya kapılarak ilgi çekici görünmek heves yanında araştırmacı bir yaklaşımla eserler veren şair ve yazarlarımızdan bazıları yolun açmaz olduğuna kanaat getirerek 1960 sonrasında gelişen Marksist düşünce çizgisine gelmişlerse de, Edip Cansever esas itibarı ile eserlerinde bu varoluşçu meseleler taşıyan muhtevadan vazgeçmemiştir.
Yalnızlık, ölüm, acı mihveri etrafında mutluluk-mutsuzluk, hayat-ölüm tezatlarını işleyen şairin eserlerinde kişiler mutlu değildirler. Bu yüzden kahramanlarının dünyası yaşanır bir dünya olmaktan çıkar. Bu mutsuzluğun esası varoluşçuluk’tan kaynaklanan hayat ve insan görüşüdür. Dolayısıyla Cansever, üzerine eğildiği insanın ferdi meselelerini olumlu bir sonuca ulaştıramaz. Daha çok varlıklı aydın kesim içinden seçilen kahramanların sıkıntıları ve yetersizlikleri onda bitmek tükenmek bilmeyen bir trajedi tutkusu doğurur.
İkinci yeni şiirinin kapalı ifadesi ile serbest nazım türünde yazdığı şiirler bazen bir kitabı dolduracak kadar uzun boyutlara ulaşmıştır (Tragedyalar, Çağrılmayan Yakup).Sonrası kalır (1970) ile bir ara 12 Mart dönemi toplumculuğuna dokunan şair, son eseri Ben Ruhi Bey Nasılım’da yeniden çıkmazların kararttığı trajedi dünyasına döner.[ii]
Şiir Tahlili
Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana “sen bir şairsin” dediğin zaman
Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.
Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle
E.CANSEVER
Şiirin Tahlili: Edip Cansever, şiirlerinde orjial olmayı, tuhaf görünmeyi ve insanları şaşırtmayı seven bir şairdir. Bu şiirinde de orijinal bir duyuş yakalamaya çalışmıştır.
“Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim”
Girişiyle bir orjinallik yakalamaya çalışır. Sevinicini hayali bir duyuşla tasvir etmeye çalışmıştır. Aynı dörtlüğün devamında ise şair, bu sevincini neye borçlu olduğunu açıklayarak, okuyanlarda bir şaşırma meydana gelmesine vesile olur. Bir insanın gözlerinin içinin gülmesi, genellikle o insanın sevildiğini duyması veya sevgiliden duyacağı güzel sözler neticesinde gerçekleşir. Oysa şair, sevgilisinden duyduğu “sen bir şairsin” sözü neticesinde seviniyor. Bu da ister istemez okuyucuyu şaşırtarak onların aklında “ne ilgisi var” sorusunu gündeme getiriyor.
Şiirin geri kalanında şair, sevgiliye olan aşkını dönem dönem dile getireceğinden bahsederek aşkının sürekli olduğuna değiniyor. Ancak şair sevgiliye olan aşkını hep şiirle dile getireceğini söylüyor. Bunu da ikinci dörtlüğün ilk üç mısrasında ve şiirin son bölümünden çıkarabiliriz
Deyim yerindeyse bu şiirde şair, şiirle aşkı bütünleştirerek, aşkın anlatılmasında şiiri bir araç olarak görmüş ve kullanmıştır. Ayrıca son bölümde şiiri sevdanın kendine özgü dili olarak gördüğünü belirtiyor.
Şiir, sevgiliye yazılan bir mektup niteliğindedir ve sevgiliyle hayali olarak bir sohbet havasındadır.
Şiiri kısaca şekil olarak ele alacak olursak; E.Cansever bağlı bulunduğu İkinci Yeniler akımının da özelliği olarak şiirlerinde kafiye, redif, mısra düzeni gibi kurallara bağlı kalmadan yazmıştır. Şiiri serbest bir şekilde yazmış, dili çok da kapalı, süslü ve karmaşık değildir. İkinci Yeni özelliği olarak genelde şiir kapalı bir ifade göstermelidir. Fakat Bu şiirde dil ve anlam için koyu bir kapalılıktan söz edilemez.
ESERLERİ:
ŞİİR:
İkindi Üstü (1947),Dirlik Düzenlik (1954),Yerçekimli Karanfil (1957),Umutsuzlar Parkı (1958),Petrol (1959),Nerde Antigone (1961),Tragedyalar (1964),Çağrılmayan Yakup (1966),Kirli Ağustos (1970),Sonrası Kalır (1974),Ben Ruhi Bey Nasılım (1976),Sevda ile Sevgi (1977),Şairin Seyif Defteri (1980),Yeniden (1981),Bezik Oynayan Kadınlar (1982),İlkyaz Şikâyetçileri (1984),Oteller Kenti (1985)
DÜZYAZI:
Gül Dönüyor Avucumda (Ölümünden sonra 1987)
Kaynak
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi sayı 2, Dergah yay., s. 19
Dipnotlar
[i] www.milliyet.com.tr
[ii] Türk Dili ve Edebiyat Dergisi
çağ dışı kalmış ideolojiler peşinde koşanlar ya zır cahil yada kandırılmış zavalılardır.Maocu imarksist laninci stalınci geçinen eşkiyalar teröristler devlete milete düşman haydutlardır.Mili ve manevi dğerlere saygısılık edenler kendini insan sanmasın,ortalığı yakıp yıkan apo ya ait kenefli paçavrayı taşıyan yaratıklar her iki dünyada da bedelini ödeyeceklerdir.DHKP,TKP,PK,KCK gibi haşere parazitlere lanet okumayan lanetliktir
RESMEN *** GİBİ OLMUŞ
Çok teşekürler bu benim ödevimdi 🙂
edip canseverin mendilimdeki kan seslerin şirini okul sonu okuyacağım ve şuan ezberledip çok harşka bi şir
Süper olmuş şıp diye buldum elinize sağlık