Fenerbahçe’nin yerine Trabzonspor şampiyonlar ligine gitmişti  TFF’nin kararıyla birkaç yıl önce. CAS’ın UEFA’nın verdiği cezayı onamasıyla 2 yıl daha Avrupa sahnesinde yer alamayacak Fenerbahçe.

Sponsor Bağlantılar

Totale bakıldığında 3 yıl Avrupa’da olamamak ve bunun getirdiği prestij kaybı. Avrupa’da olmanın getirdiği maddi kazançtan da yararlanamamak… Buna rağmen Fenerbahçe’nin ayakta kalması ve Fenerbahçeli taraftarların sergilediği tutum şapka çıkartılacak bir olaydır.

Sivaspor maçına gelelim… Fenerbahçe Arsenal’e gol atamadan elenmenin getirdiği psikolojik yıkım ve CAS’tan gelen olumsuz haberi almış bir şekilde çıktı Sivaspor karşısına. Ersun Yanal’ın oynatmaya çalıştığı yüksek tempolu futbola ilk defa bu kadar yaklaştı. Bu tempoyu Samuel Holmen gibi bir oyuncunun sahada olması da ayrıca etkiledi. Samuel Holmen gibi diyorum çünkü İsveç milli takımında İbrahimoviç gibi bir futbolcuyla oynayan bir adam. Türkiye’de 3 sezonda attığı gollerle ve yaptığı asistlerle çizgisini belli bir seviyede tutan bir adam. Devamlı koşan, pres yapan, oyunun içinde kalmaya çalışan, yorulduğunda beni değiştirin işareti yapacak kadar profösyonel ve lisansı çıkmamış bir durumda bile çalışmasını sürdüren iş ahlakı yüksek bir adam Samuel Holmen… Buna rağmen küme düşen bir takımdan bonservis bedeli olmadan Fenerbahçe’ye gelmiş olması kendisine önyargıyla yaklaşılmasına sebep oldu. Sivaspor maçı da Emenike’nin geldiğinden beri en etkili olduğu maçtı. Ama bu maç aldatıcı olabilir zira Sivaspor haddini aşacak bir şekilde cesaretli ve açık oynadı Fenerbahçe’ye karşı Fenerbahçe’nin sahasında.

Selçuk Şahin yıllarca Fenerbahçe’nin kadrosunda yer aldı. Fenerbahçeliler bile bu takımda yerinin olmadığını düşündü. Yapılan bunca harcama ve takviyelere rağmen Selçuk Sivaspor maçının ilk 11’i içindeydi. Yedekleri ise Mehmet Topal, Alper Potuk, Salih Uçan ve ilk 18’de olmayan Baroni ve Emre… Şimdi Selçuk’u mu tebrik edelim yoksa o kadar para dökülen yedeklerini mi eleştirelim?

Ali KESER