Dünyanın hızla değişimi karşısında bölgemiz fokur-fokur kaynıyor. Bu sisli ve puslu havada, “Fidan ve ekibi” derin dehlizlerden, kurulan komplolardan kaymadan, taviz vermeden Türkiye’nin önündeki sorunları çözmeye çalışıyorlar.
İşin içinde oyunları bozulanlar, oyuncağı elinden alınan bu işlerden nemalanan mihrakların parmağının olduğu da bir gerçektir. Müspet gidişattaki başarı, geçmişteki karanlıkların aydınlanmaya başlamasından rahatsız olan çevrelerin, bu durum karşısında “fidan’ın” ayağını kaydırmak için, yeni- yeni teoriler üretmeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.
PKK ya silah sağlayan tüccarların, bölgede azalan Amerikan taraftarlığının, İsrail’in hızla yalnızlığa itilmesinin nedenleri var bu yazılan çizilen karalamaların arkasında. Zira fidanın kaybetmesi onların kazanması demek dir.
Oysa daha önceki yıllarda ve yönetimlerde “Mit’in” başına gelen şahıslarla alakalı kimseler kalem oynatamıyor, fikir beyan edemiyordu. Şimdilerde ise, bir koro halinde sağın en güçlüsünden, solun en derinine kadar fer yansın ediyorlar. Hatta bu konuda! başka mevzularda anlaşamadıkları, Amerikan kamu oyunuyla bile aynı havayı soluyorlar.
Mit’in başındaki şahıs, Sünni, Alevi, Şia hatta şucu bucu olsa ne fark eder ki? Bunun acısını yıllardır çekmedik mi? yeter ki kafası, vicdanı demokrat, insan hak ve hürriyetleriyle dolu olsun. Türkiye’mizin kardeşliğini pekiştirecek, güçlendirecek ve sağlamlaştıracak, üzerimize kurulan tuzakları bozan, bir plan ve projesi olsun gerisi kolay.
Bugün hep beraber kardeşliğimizi perçinlemesi gereken bir çözüm-barış sürecinden geçiyoruz. Bu konuda çok şeyler yazılıp çizildi, ülkenin satıldığına, parçalandığına hatta Öcalan’ın serbest kalma anlaşmalarının yapıldığını söyleyen kaynaklar bile oldu.
Demokrasi paketi açılmadan da çok vahim şeyler ortaya atıldı. Hani nerde? Evet, bu paket yetersiz, sınırlı amma velâkin, halklar olarak hepimize lazım ve gerekli, geç kalınmış memnun edici kararlardır.
Bu süreçleri iğneyle kuyu kazma hassasiyeti içerisinde takip ederek bir dantel dokuma inceliği içerisinde,en zor ve tehlikeli zikzaklardan geçerek hükümete sunan, hatta ikna eden kurumlardan biriside “Mit” değil midir? Bu konuda en önemli riski ve rolü alanda “Fidan dır.”
Kangren olmuş yaralar iyileşecek, akan kanlar duracak, yüzler gülecekse? Şehit cenazeleri gelmeyecek, ülkemiz yeniden kardeşlik şarkıları söyleyip, maddi-manevi güçlenerek çıkacaksa, bunda da kimin veya kimlerin katkısı olursa olsun başa taç ederiz. Tarih sayfaları da inanıyorum ki en önemli not olarak düşeceklerdir. Burada bizlere düşen nefsi emaremize yenik düşmeden, kendi çıkarlarımızı geriye iterek, ülkemizin birlik ve beraberliği adına atılan her adım ve kararı alkışlamaktan geçer.
Burada asıl hedef kim? bu soruyu da kendimize sormak zorundayız. Hedef alınan Hakan Fidan’mı? Yoksa ona kol kanat geren Başbakan Erdoğan’mı?
ahmetalicanbaz@fikirhaber.com
artık üzerimize çöreklenen yıların agır kabus ve baskılarından kurtulma zamanı geldi geçiyor bile..geçmişin şanlı dönemine görkemli ve mutlu geleceğe ancak öze dönerek kavuşabiliriz.güzel bir yazı kaleminize sağlık.